18. Bölüm

2.8K 219 16
                                    


Keyifli okumalar. 🙏🙏🙏

Zaman en son sizin için ne zaman durmuştu, aslında zamanın durduğu falan yoktu. Bizim durup kaldığımız yerde, zaman etkisini yitiriyor sadece. Bir şok etkisiyle, o andan bir adım öteye gidememe.
Kenan o hastahane koridorunda, ona sarılmış bir Aslı ve arkasında hiddetle yaklaşmakta olan Hakan. İşte Kenan'da tamda bu andan bir adım öteye gidemiyordu.
Aslı üzüntüsünden Kenan'a sarıldığını da, Hakan'ın ona seslendiğini de çok sonradan farketmişti.
Bu durum nasıl açıklanır bilen yoktu.
Yinede konuşmak, bir çok şeyi açıklığa kavuşturduğu gibi örtmeyede yardımcıydı, ve öfke çoğu zaman korkularımızın silahıydı.

- Aslı!..
- Ne işin var senin burda. Çek ellerini karımın üstünden.

Hakan'ın hesap soran sesi, önce Kenan'ı kendine getirmişti.
Zaten konuşabilecek durumda olan tek kişi Kenan'dı. Aslı kendine gelebilmek için ikisinede bakmadan çoktan lavabonun yolunu tutmuştu bile.
- Burada ne işin var Kenan. Seni karımın ve çocuklarımın yakınında görmek istemiyorum.

Baş başa kalan iki insanın kozlarını paylaşacağı son yer bile değildi, hastane koridorları. Kenan'da öyle yaptı.

- Önce oğlunun nasıl olduğunu soracağına. Senin derdin yine ben miyim.?
- Bana kelime oyunu yapma. Ne demek istediğimi çok iyi anladın.
- Sen annemi aradığında, yanımdaydın, buraya birlikte geldik. Yeğenimi amcası olarak merak etmem doğal değil mi.?
Dişlerinin arasından konuşan Hakan. Bir gerçeği daha, acımadan tokat gibi yüzüne vurmuştu.
- Onlar senin yeğenin falan değil.

- Hakan. Geldin mi? oğlum.

Zehra annesinin sesiyle ikisininde yüzü o tarafa dönmüştü. Hakan onu bırakıp annesinin yanına varmıştı bile.
- Anne Yusuf nasıl. İyi mi?
- İyi oğlum, içerde uyuyor. Aslı nerde?
Yanlarına gelen hemşireyle sorular yanıtsız kalmıştı.
- Yusuf Kıraç'ın yakınları sizlermisiniz?
- Evet, ben babasıyım.
- Doktor bey sizinle görüşmek istiyor, odasında bekliyor.
- Tamam gidelim. Anne sen Yusuf'u yalnız bırakma. Ben konuşup geleyim. Geldiğimde de seni burda görmek istemiyorum Kenan.

Hakan gittikten sonra Kenan Zehra ablasının peşinden odaya girmişti. Yusuf'a baktığında hala derin uykudaydı. Kenan'ın elleri karıncalanıyordu, dokunmak istiyordu küçük bedene. Saçlarından ellerinden öpmek istiyordu, ona bakınca yüreğindeki bu derin acının nedenini bulamıyordu. Aslı'nın odaya girmesiyle kendine geldi. Aynı anda Zehra ablasıda konuşmaya başladı.
- Kenan oğlum sen artık git istersen. Hakan gelirse tatsızlık çıkmasın. Bir şey olursa ben sana haber veririm. Üzmeyelim birbirimizi buralarda.

- Tamam abla, gidiyorum. Üzme sen kendini. Uyanınca bana haber ver yeter.

Kapıya doğru ilerlediğinde Aslı'ya bakıp başıyla dışarı gelmesini işaret etmişti. Odadan çıktığında Aslı'nın anladığını ve arkasından geldiğini biliyordu. Ne konuşacağımı anlamış gibi savunmaya geçmişti hemen.

- Ben az önceki durum için üzgünüm, üzüntüden ne yaptığımı, ne söylediğimin pek farkında değildim. Bir daha tekrarlanmayacak emin olabilirsin.
- Bu hikayeyi bana değil, kocan olacak adama anlat. Yusuf için benim burda olmam neden önemli, bana sen söylemeyeceksin bu belli oldu. Benden sakladığınız bir şey var ve ben bunu bulacam. İnan bana Aslı o gün geldiğinde, bunun içinde olan herkesi doğduğuna pişman edecem.

Kenan Aslı'yı orda bırakıp arkasına bakmadan hastahaneden çıkmıştı. Aslı'nın gözlerinde, ona söylediklerinin doğru olduğunu anlamıştı. Hiç bir sırrın sonsuza kadar saklı kalmadığını biliyordu, er yada geç ortaya çıkması kaçınılmazdı. Sadece geç olmaması tek istediğiydi.
.....

YIKIM  ( TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin