Ortam bayağı tuhaftı. İkisi de yatağın iki ayrı köşesinde sırtlarını birbirlerine dönmüş bir şekilde uzanıyorlardı. Yoongi banyonun kapısı ile bakışırken Jimin silmek için ikisinin de uğraşmadığı pasta kremasının duvarda sakince aşağıya doğru kayıp ıslak bir iz oluşturduğu yer ile bakışıyordu. İkisi de üzerlerindeki pastayı temizleyip kısa bir duş aldıktan sonra temiz pijamalar giymiş ve tek kelime etmeden yataklarının birbirinden uzak en uç köşelerine yatmışlardı.
Jimin sıkıntılı bir nefes verip gözlerini duvardan çekti ve dönerek sırtını yatağa yasladığı gibi bakışlarını tavana yönlendirdi. Onun hareketi ile Yoongi başını çevirip kısaca ona baktıktan sonra tekrar başını yastığa koydu. Daha önce hiç bu kadar utandığını hatırlamıyordu.
Jimin bu sefer tam olarak Yoongi'ye dönmüş ve önce örtünün kapatmadığı sırtına sonra da saçlarına çıkartmıştı bakışlarını. Ardından elini ona doğru uzattı fakat dokunmadan geri çekip kolunu örtünün üzerine bıraktı. Ne söylemesi gerektiğini kesinlikle bilmiyordu. Uyuyamıyordu da. Çünkü gözlerini kapattığında bazı şeyler aklına geliyor ve kafasını taş zeminlere vurma isteği uyandırıyordu içinde. Bir insan kesinlikle daha fazla utanamazdı.
En sonunda elini uzatarak Yoongi'nin omuzunu hafifçe dürttü.
"Hiç konuşmayacak mıyız?"
Yoongi yatakta hareket ederek yanında uzanan bedene doğru döndü.
"Neden konuşmayalım ki."
"İyi o zaman."
Yoongi tekrar sırtını ona döndüğünde Jimin birkaç dakika boyunca öylece durmuştu. Az önce en garip konuşmalarını yapmışlar gibi hissediyordu. Bu hiç hoş değildi çünkü aralarında tuhaf bir enerji vardı ve bu huzursuz ediciydi. Öte yandan Jimin neden uyuyamıyor olduğunu da çok iyi biliyordu. Bu öpücük ile biraz alakası olsa dahi asıl sebep değildi.
Dakikalarca kendisini cesaretlendirip ardından elini uzattığında vazgeçip elini hızla geriye çektikten sonra biraz olsun beklemeye karar verdi. Kim bilir belki bu sefer uyuyabilirdi. Gözleri acıyacak kadar uykusu gelmişti fakat bir türlü gözlerini kapattığında bile uyuyamıyordu.
Yastığının altındaki telefonuna uzanıp saatte baktı. Gece yarısını çoktan birkaç saat geçmişti.
Bu sefer düşünmeden, ani bir karar ile yatağın ortasına kadar yaklaşıp biraz daha ileriye uzandı ve kollarını Yoongi'nin beline sararak onu da yatağın ortasına doğru çekti.
Yoongi beline sarılan kolların bedenini çekip sırtını kolların sahibinin göğsüne yaslaması ile başını kaldırıp geriye dönmeye çalıştı.
"Ne yapıyorsun?"
"Beni alıştıran sensin Yoongi, alıştırmasaydın."
"Ben seni hiçbir şeye alıştırmadım-"
Jimin bir eli ile onun ağzını kapatıp susmasını sağladıktan sonra elini çekip kollarını tekrar Yoongi'ye doğru sardı.
"Alıştırıyorsun Yoongi, her şeyi değiştiriyorsun."
***
Yoongi ertesi sabah artık alışkanlık haline gelmiş bir şekilde pencereden odalarına sızan güneş ışıkları ile uyanmıştı. Bu sefer bundan o kadar şikayetçi değildi çünkü yatağın diğer tarafında yattığı ve sırtını pencereye döndüğü için oradan gelen ışık gözlerine girmiyordu. Hem zaten hava o kadar da güneşli değildi, güneş bulutların arasından küçük bir şekilde sızıyordu.
Dün gece uykuya dalmadan tam önce Jimin'e normal bir şekilde, yani önceden olduğu gibi davranacağına kendi kendine söz verdi. Utandığı için tüm eğlencelerden mahrum kalmak istemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARRIAGE | yoonmin
Fanfiction"daha önce yıldızları saymayı denemiştim" yoongi başını yana çevirip diğerine baktı "kaç taneler" jimin gülerek eşinin saçlarını okşadı "en az gözlerindekiler kadar fazla" Yazım yanlışları ve mantık hataları için özür dilerim, düzeltebilmek için k...