Yoongi'nin ciddi bir şekilde konuşmasının üzerinden kısa bir süre geçmişti ve bu kısa süre içinde ev birden bire sessizleşmişti. Jimin'in kuzeni ile arasının iyi olmadığını salonda bulunan hepsi biliyordu ve açıkçası misafir olan ikili Yoongi'nin fazlaca haklı olduğunu düşünüyordu. Jin, Yoongi'nin ikisinin arasında kalmış olduğunun farkındaydı. Kendi problemlerini ikisi de Yoongi üzerinden çözmeye çalışıyordu ve bu da ortada kalan Yoongi'yi ürkütüyordu. Namjoon da pek farklı fikirde sayılmazdı. Daha önce de Jin ile bu konuyu defalarca konuşmuşlardı çünkü bir noktadan sonra gerçekten can sıkıcı bir hal almıştı.
"Tamam haklısın seni korkutmak falan da istememiştim fakat onun ile anlaşamam Yoongi sende beni anla. O hep böyleydi ve böyle kalmaya devam edecek bu yüzden mümkün olduğunca birbirimizden uzak kalmamız daha iyi."
Yoongi kısaca başını sallamak ile yetindikten sonra boş kahve bardaklarını alarak mutfağa gitmişti.
"Çok sıkmışsınız çocuğu en sonunda patladı işte."
Namjoon en sonunda kendi sessizliğini bozarak konuştuğunda Jimin iç çekerek diğer ikisine dönmüştü.
"Kusura bakmayın ya sahiden bir anda ne oldu anlamadım."
Jin sorun olmadığını söylemeye çalışır gibi başını iki yana sallarken "dert değil, sonuçta başkaları ile daha kötü kavgalarını görmüştük ama gidip bi Yoongi'ye baksan iyi olur" dediğinde Jimin başını sallayarak ayağa kalkmış ve arkadaşlarını baş başa bırakarak mutfağa girmiş ve arkası dönük bir şekilde su ile uğraşan Yoongi'nin yanına yaklaşıp arkasında durduğu gibi kollarını iki yanına uzatarak parmakları ile Yoongi'nin yanaklarını silmişti. Tahmin ettiği gibi ağlıyordu.
Yanaklarındaki göz yaşlarını silen ellerini Yoongi'nin omuzlarına indirerek onu kendine döndürdüğü gibi biraz yana çekti ve ellerini bu sefer beline indirip zayıf bedenini kaldırarak tezgahın boş kısmına oturttu. Avuç içlerini de Yoongi'nin iki bacağının yanından tezgaha yasladıktan sonra kısa bir süre için kızaran burnunu çekerek, tezgahta oturduğu için yüksekten kendisine bakan Yoongi'ye baktı.
"Özür dilerim."
İlk konuşan Jimin olduğunda Yoongi bir kez daha burnunu çekmiş ve başını biraz daha eğmişti.
"Özür dilemeni istemiyorum. Ben sadece daha fazla bu konu yüzünden kavga olmasını istemiyorum."
Sonlara doğru sesi titrediği için daha fazla konuşmak yerine susmuştu bu yüzden Jimin ellerini onun bacaklarına koyarak biraz daha yaklaşmış ve ortamdaki gergin atmosferi bozmak için gülerek konuşmuştu.
"Neden sadece sen mi kavga çıkartabilirsin?"
Jimin bu cümleyi kurduktan sonra aptal olduğunu düşünmüştü çünkü Yoongi bu sefer de ona bağırmaya başlayabilirdi fakat Yoongi bunu yapmak yerine gülümsemişti.
"Öyle tabi, hem ben gerekli şeyler için kavga başlatıyorum ama siz saçmalık yapıp duruyorsunuz."
"Evet, biz saçmalık yapıp duruyoruz haklısın."
Gülümseyerek söylediğinde Yoongi de başını sallamış ve yüzünü tekrar asarak kollarını birbirine bağlamıştı.
"Bir daha kavga ederseniz veya o sana laf attığında ona cevap verirsen seni yemeklerim ile zehirlerim."
"Peki ya yemezsem. Sonuçta eğer onlardan yemezsem zehirlenmem değil mi?"
Yoongi şişirdiği yanaklarındaki havayı boşaltırken gözlerini devirdi.
"Senin burada bunu bir daha yapmayacağını söylemen gerekiyordu, çok oyun bozan birisin."
Jimin gülümsemeye devam ederken "tamam, söz veriyorum bir daha asla onun ile kavga falan etmeyeceğim hatta laf dalaşına da girmeyeceğim" diyerek söz vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MARRIAGE | yoonmin
Fanfiction"daha önce yıldızları saymayı denemiştim" yoongi başını yana çevirip diğerine baktı "kaç taneler" jimin gülerek eşinin saçlarını okşadı "en az gözlerindekiler kadar fazla" Yazım yanlışları ve mantık hataları için özür dilerim, düzeltebilmek için k...