~28~

50 4 1
                                    

Okuldaydık öğle arasında dışarıya çıkmıştık. Ben,Nazlı,Alara,İlayda ve Angelina bankta oturmuş bizimkileri izliyorduk. Onlarda kendi aralarında basket maçı yapıyorlardı. "Offf! Ne kadar da yakışıklı benim sevgilim." Kızların gülüşmeleriyle onlara döndüm. Noluyor lan neyi kaçırdım. "Ahahah! Ay gülmekten gözümden yaş geldi yeter yeter. Kanka yine dışından konuştun sen ya." Aha rezil oldum.Utançtan yerin dibine girmek üzereyim şu an. Kafamı ellerimin arasına aldım ve bi müddet bekledim. Kafamı kaldırdım ve dik bir şekilde oturdum. "Bi daha düşünmeyeceğim arkadaşım. Özellikle Burak hakkında. İçimde tutamıyomki." "Tamam kankacım." İzlemeye devam ettik. 20 dakikadır bizimkileri izliyorduk. Tabi biz değil bütün okul mübarek. Herkes izliyordu. Hele şu karşıdaki kızlar. Maçımı seyrediyorlar bizimkilerimi belli değil. Karşıdan bi kız bizimkilere doğru yaklaştı Burağın yanında durdu ve bi kağıt uzattı. "Hadi sene be kızım ne yapıyorsun burda?" "Çıksana sahadan." "İyi be öff! Ne cırladınız." Sıçtı lan kulağımın içine. Ordakileri düşünemiyorum bile. Burak kızın uzattığı kağıdı aldı ve cebine koydu. Kız arkasını dönünce Burak cebindeki kağıdı alıp yırttı.Kız mutlu olmuş bir şekilde arkadaşlarının yanına gitti. Az kıvırt az. Götü başı ayrı oynuyor. "Kızlar ben bu kıvırcığı yolarım." "Bende hiçte acımama hatta. Arkandayım." Bir hışımla ayağa kalktım. Benimle birlikte Angelina da kalktı birlikte kızların yanına doğru ilerledik. Kızların önlerine geçtik. "Hayırdır kızlar? Noluyor?" Ağğğ! Senin o ağzındaki sakızı var ya... Neyse sakinim. "Asıl sen hayırdır? Sevgilime not felan vermeler." "Senin sevgilin olduğunu nerden bilicez? Belki kolpa yapıyosun." "Ben kolpa yapmam güzelim. Bi daha asla seni ordaki çocukların yanında görmicem. Kapiş?" "Hayır canım kapmiyiş. İstediğim kişiye yazar istediğim kişiyle konuşurum bu seni hiç alakadar etmez." "Kıt beyinlimisin acaba? Diyorum ki o benim sevgilim yani sen ona gidipte not felan veremezsin." Kızın üstüne doğru yürürken birinin kolumdan tuttuğunu hissettim. Arkama doğru döndüğümde Burağı gördüm. "Napıyorsun?" "Napıyor gibi görünüyorum." Kız Burağa bakıp gülüyordu. Burak çenemden tutup yüzümü yüzüne doğru çevirdi. "Gözlerime bak. Görüyor musun? Ben sana bakıyorum. Sadece sana anladın mı güzelim?" Kafamı onaylar bi şekilde salladım. Kolunu omzuma doğru atmış okuldan içeriye giriyorduk. Sınıfa geçtik daha vardı aslında. Benim oturduğum sıraya Burak onu yanına da ben geçtim. Sırtını duvara doğru verdi. Bende göğsüne doğru yaslandım. Her zaman sevgilim olunca yapmak istediğim şeyi sonunda yapmıştım. "Kaç dakika var?" "20 dakika." "Çıkışta bize gelin. Hep birlikte ders çalışırız." "Benim işim var ben gelemem." "Ne işi?" "Doktora gitmem lazım,kontrol amaçlı." "Tamam bende seninle gelirim." "Ama babanlar çok kızarlar sana." "Bişey demezler. Hem ben senin yanındayım. Hiç bişey demezler." Telefonumu cebimden çıkarıp annemi aradım. Annemle kısa bi görüşme yaptıktan sonra izin verdi. "Seninle geliyorum. Bir de bizimkiler gelicek mi?" "Caner gelicekti yanımda durmak amaçlı ama gerek kalmadı söylerim gelmez." Tamam anlamında kafamı hafifçe salladım. İnşallah kötü bi sonuç çıkmaz.

~•~•~•~•~•~•~•~•
Okul bitmiş,herkes evlerine dağılmıştı. Ben ise Burakla beraber hastaneye gelmiştim. Çok sevmezdim hasteneleri ama sevgilim için her şeye katlanabilirdim. Hastene kapısından içeriye girdiğimizde hemen bi hemşire bizi karşıladı. "Burak bey hoşgeldiniz." "Hoşbulduk." "Burdan beyfendi." Şaşırmıştım. Sık müşterisi heralde. Tövbe tövbe ne diyorum ben Allahım sen koru Ya Rabbim. Bir odanın önünde durmuştuk. 'Prof.Dr.Ali Küçük' "Bu Barışın babasımı?" "Aynen sevgilim. Bu rahatsızlığımı anlayanda oydu zaten. Hadi gel içeriye geçelim." Burakla birlikte içeriye geçtik. İçerisi çok kasvetli bir ortam değildi,hatta hiç değildi. Bir duvarda hastaları olduğunu düşündüğüm kişilerle resimleri,bi duvarda ise mektuplar vardı. Hen de bir sürü. Birine yaklaşıp okumaya başladım. 'Merhaba doktor amca. Sen benim hayatımı kurtardın. Annem ve babamın yanında olmasını sağladın. Aslında bazıları sana kızmıyorum değil beni neden melek yapmadı diye. Ama sonra düşünüyorum. Eğer ben melek ve görünmez olursam annemleri nasıl güldürecektimki? O yüzden teşekkür ederim doktor amca :)' bu bu mektup küçücük bi çocuk tarafından yazılmıştı. Çok güzel,çok masum bir yazıydı. Gözümden akan bir damla yaşa engel olamadım ve gözümden akıp gitti. "Eee düşün kızım işte sen böyle okurken duygulanıyorsun peki ya ben ne yapıyorum?" Gülümseyerek doktora baktım. "Burası çok güzel,bunlar resimler mektuplar. Hepsi çok güzel." "Evet hemde oldukça fazla." Bu doktor bu kadar kişiyi iyileştirdiyse Burağıda iyileştirebilirdi. "Şey bir şey sormak istiyorumda." "Sor kızım." "Burağı iyileştirebileceksiniz değil mi?" Sorduğum soru karşısında doktor başını hafifçe öne doğru eğdi. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atarken bi anda doktor sessizliği bozdu. "Açıkçası sana yalan söylemek ve seni biraz dahi olsa mutlu etmek isterdim ama benim hipokrat yeminim var. Burağın rahatsızlığı 3. evrede. Ve yaşama olasılığı %15. Özür dilerim kızım elimizden gelen her şeyi yapmaya çalılıyoruz ve her şeyide yapıyoruz. Eğer 2.evrede felan farketseydik hastalığı geçirme olasılığı çok fazlaydı. Hemen rahatsızlığı sona ere bilirdi. Ama bu hastalık Burağın bedeninde hemen kendini göstermedi. Çünkü Burağın bağışıklık sistemi sonuna kadar direndi." Doktorun söylediği şeyler karşısında kalakalmıştım. Şaşkınlıktan elim ağzımı kapatmış öylece duruyordum. Bir anda ayağa kalıp dışarıya çıktım. Arkamdan Burağın bana seslendiğini duydum ama arkama bakmadım bile. Beni kolumdan yakalayıp kendine doğru çevirdi. Ve bana sarıldı. Kafamı göğsüne doğru yasladı. Artık kendimi tutamadım ve ağlamaya başladım. "Ne zaman söyleyecektin! Ben sana sormasaydım ne zaman anlatacaktın bunları! Ölünce mi haberim olacaktı he söyle,söyle." Sonlara doğru sesim iyice kısılmıştı. Artık ayakta bile zor duruyordum. Sevdiğim çocuğun ölmesi bu bu çok kötüydü. Şu anda onunda üzüldüğünü görebiliyordum. Hemen toparlanmaya çalıştım. Bir kaç dakika daha dışarıda kaldıktan sonra hastaneye geri girdik. Doktorla konuşup biraz daha araştırma yapmaları gerektiğini söyledim. Burak için çok korkuyordum. Hem de çok.

MAVİŞ (bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin