~36~

38 3 0
                                    

Buraktan;
Gözlerimi odadan içeriye giren gün ışığıyla açtım. Kafamda o lanet çuvalın olmaması biraz şaşırtıcıydı.

"Ahhhğğğğ! Benim yakışıklım uyanmış!!" Tanımadığım,tiz bir kız sesiyle başım çatlıyacakmış gibi oldu.

Karşıma geçmiş bana bakıyor,gülümsüyordu. Bende ona şaşkın yüzümle sadece bakıyordum.

"Baba baba!" "Kulağım acıdı lan bağırmayı kes!" Cidden kulağım çok acımıştı.

Öyle bi tiz sesi vardı ki. Az sonra odadan içeriye Sercan iti girdi. "Oooo! Beyfendiler uyanmışlar."

"Hadi kalk seni sevgilinle son kez buluşturmaya gidiyoruz." "Nil nerde!?" "Şşşş! Sakin aslan. Korkma sevgiline bişey yapmıyacağız. Azcık üzeceğiz." "Sakın aklından bile geçirme!! Senin o aklını sıçarım!"

"Ama sevgilim babanla  nasıl böyle konuşursun." "Ne dediyorsun lan?" "Off sevgilim naz yapma işte."

"Alın şunu şurdan arabaya götürün!"
Koşarak yanıma gelen iki korumadan biri kafama o lanet çuvalı geçirirken diğeri sandalyeden kaldırıyordu.

Koşar adımlarla bi arabaya bindirildim. İçerisi full sigara kokuyordu. Astım hastası olduğum için öksürmeye başladım.

"Baba dursan sevgilim ölücek!" Ay ben öliyimde sen sus ya!

Araba ani bi fren yapmasıyla öne doğru gittim. Biri kolumdan tutup beni dışarıya sürüklemişti. Kafamdaki çuvalı çıkarıp yüzüme baktı.

Öksürmekten nefes alamaz hale gelmiştim. "İl-ila-ilacım. Öhö öhö öhö!" Yanımda olan şerefsiz Sercan koşarak arabaya gitti ve ilacımı getirdi.

İlacımı aldıktan sonra daha iyi nefes almaya başladım. Etrafımıza bakındığımda ormanlık bi alan gördüm. Sonra bi göl. Gölün üzerindeki tabeladan Nille birlikte olduğumuz yer olduğunu hatırladım.

Sanki yemiden tıkanmış gibi yapmaya başladım. "Nefes alamıyorum beni hastaneye götürmen lazım." "Ağğ! Ölürsen öl be! Hem kendin ölmüş olursun ben seni öldürmemiş olurum."

"Babaaa! Ne diyorsun sen! O benim sevgilim onu hemen hastaneye götürüyoruz. Yoksa beni unut babişko." Şu kızın konuşması ilk defa işe yaramıştı.

Hızlıca arabaya geçip beni hastaneye götürdüler. Babam çok tanınan iyi bir doktor olduğu için hastaneyi seçmiştim.

Hasteneye girdiğimiz anda bir polis beni görmüş hemen eline yan tarafında duran telsizi almış bir şeyler söylüyordu. Bana bakıp kafasını salladı.

Babam bütün hastanelere haber vermiş olmalı. Polis sanki hiç bir şey yokmuş gibi yanımızdan geçti. Sercanın arkasına doğru geçti.

Kollarından tutup arkada birleştirdi el çabukluğuyla kelepçeyi taktı. Bu sırada yanıma 2 polis daha geldi. Kadın olan poliste aynı şekilde Sercanın kızına yaptı.

Nilden;
Sercanın dediği yerde bekliyorduk. Normal bi buluşmaymış gibi göstermek için bizi kafeye çağırmıştı.

Tam 1 saattir buradaydık. Kenan amca olduğu yerde duramıyordu. Canan teyzeyse ağlamaktan yorulmuş bir şekilde boş boş etrafa bakıyordu.

İçeride iyice daralmıştım. Dışarıya çıktım. Üzerimdeki gerginliği hüzünü uykusuzluğu her şeyi atmak için sahile doğru ilerledim.

Sahile geçip kumların üzerine oturdum. Yorulmuştum. Hem beden olarak hem de ruhsal olarak. Nerdesin Burak?

Buraktan;

Hastaneden çıkmış Sercanın bizimkilere söylediği yere gidiyordum. Polisler ne kadar ısrar edip götürmek isteselerde ben kendim gitmek istedim.

Sahilden yürüyordum. Sanki orada bişey vardı ve beni kendine çekiyordu.

Yürüdüm kumsalın tam ortasında bir kız gördüm. Bacaklarını kendine doğru çekmiş kafasını dizlerinin üzerine koymuş öylece duruyordu.

Yaklaştıkça ağlama sesini duydum. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Elimi kızın omzuna doğru koydum ve 'ne oldu?' dedim.

Kız kafasını kaldırınca onun Nil olduğunu gördüm. İçim bir anda kötü oldu. Onun ağladığını görmek beni bitiriyordu.

"Burak!!" "Nil!!" Sıkı sıkı sarıldık birbirimize. Sarılırken bir anda yere düştük ama bırakmadık birbirimizi. Ne Nil beni bıraktı ne ben Nili.

MAVİŞ (bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin