13

2.3K 356 173
                                    

Hiddetle odaya giriyor. Aynı evde durmamıza rağmen bir buçuk saattir farklı odalarda oturuyoruz. Bacaklarımı karnıma çekip başımı duvara yaslamış yatakta otururken yerimde kıpırdanıyorum. Tahta dolabın kapaklarını hızla aralıyor. İçinden çıkardığı siyah, ince tişörtü önce önünden, akabinde arkasından ikiye ayırıyor, karşıma oturuyor.

"Gözlerimi bağla." deyip kopardığı parçayı bana uzatıyor. Kaşlarımı çatmış onu izlerken bakışlarımı elimdekine kaydırıyorum, beni bekliyor. Sonrasında nefes verip uzanarak gözlerini arkadan bağlıyor, yerime geri geçiyorum. Parmakları bir süre gözleri üzerindeki kumaşta geziniyor, biraz çekiştirip beni az da olsa görebileceği bir konumda kumaşı ayarlamasının ardından benimkileri de bağlıyor, nefeslerim hızlanıyor. Birkaç saniye bekliyorum, sonrasında bir elimi tersinden kavrayıp avcumu kumaşta gezindiriyor, kapattığını anlatmaya çalışıyor. Sonrasında iki elimi de tutup yüz hizasında kaldırıyor. Avuç içlerimiz ve parmaklarımız birbirine yaslıyken dudakları aralanıyor.

"Yirmi altı yaşındayım." diyor, onun sol elinin, benim sağ elimin serçe parmağını indiriyor. "İlk öpücük ne kadar önemli bilmiyorum ancak ilk seni öptüm. Hoseok daha önce birkaç kez öpme girişiminde bulunsa bile, ilk kez şimdi öpebildi." Yüzük parmaklarımızı indiriyor. "Polis değil amirim, bazı geceler geç gelmemin sebebi oyken, bazen seni görmeye yüzüm olmuyor." Orta parmaklarımızı indiriyor. "Üniversitede bile ev arkadaşım yoktu, ailem dışında ilk kez biriyle yaşıyorum." İşaret parmaklarımız da iniyor. Birkaç saniye beklememizin ardından nefes verip fısıldıyor, "Seni seviyorum." Ve ellerimiz birleşiyor. Diğer ellerimizin hâlâ birbirine yaslı oluşu ile benden istediği şeyi, bir süre sonra anlıyorum.

"İlk uyuşturucumu kendi irademle almadım." Baş parmaklarımızı iç içe geçiriyorum. "Art arda iki kez tıp kazanmama rağmen gitmedim." İşaret parmaklarımızı indiriyorum, titriyor. "Defalarca kez birilerini öptüm. Yine de hiç sevgilim olmadı." Orta parmaklarımız da iniyor. "Babam bir gemi kaptanı, altı ayda bir gelmesi gerekirken hiç gelmiyor. Yine de sürekli mektuplaşıyoruz." Yüzük parmaklarımız diğerlerini takip ediyor. "Annem adı kirlenmesin diye her şeyi yapar. Fotoğraflarımı nasıl bastırdı bilmiyorum." İki elimizin de parmakları iç içeyken bir süre bekliyoruz. Ona ayak uyduruyor oluşum, bu ânı bekliyormuşum gibi lanse ediliyor. Belki de bekliyorum. Yeniden sessizlik, odaya sinsice daldığında Bay Taehyung ellerimizi yavaşça ayırıp vücudumda bir şeyi yoklar gibi geziniyor. Yüzüme doğru çıkan parmaklarının üzerine parmaklarımı kapatıp yüzüme, sürükleyerek çıkartıyorum. Avuç içleri yanaklarıma oturup baş parmakları gözaltlarımı, kumaşın üstünden bulduğunda beni nefesini dudaklarımda hissedecek kadar yakınına çekiyor, çekinmeden birleştiriyor. Beklenmiş anların sabırsızı gibiyim, tutkulu bir öpücük veriyorum ona. Başımı yana eğip dudaklarımı aralıyor, dilini ve dişlerini kullanmasına, bana izin verdiği gibi izin veriyorum. Ellerimi sırtına bırakıyorum, bana sarılıyor ancak öpmeyi kesmiyor. Tek eli omzumdayken diğeri ensemden siyah kumaşa gidiyor, onu durduruyorum ve dudaklarımızı ayırıyorum. Tekrar öpmeyi istese dahi buna yüzü yokmuş gibi soluklanıp hafifçe başını geriye çekiyor.

"Çıkarmayın. Çıkarmayın ve kör sevişmeler yaşayalım." diyorum, kastım seks değil. Yalnız öpmek istiyorum, daha önce bu kadar hoşlanmamıştım bu eylemden. Bir an bekliyor, sonrasında yeniden dudaklarımızı birleştiriyor. Bağdaş yaptığı bacaklarının ortasına yerleşip ayak bileklerimi belinin iki yanına koyuyor, parmaklarımı saçlarına daldırıyorum. Kestiğinden beri o benimkilere dokunamıyor. Yalnızca öpüyoruz birbirimizi. Dudaklarımız ayrıldığında dudakları tenimden ayrılmıyor, dudak bitimime sürükleniyor. Akabinde boynumu buluyor, aynı noktayı defalarca kez öpüyor, koklayıp burnunu ıslaklıkta gezindiriyor. Boyun girintimi öpüyor, yeniden koklayarak. Çenesini tutup dudaklarımızı buluşturuyorum onu tenimden ayırarak. Isırıyor, kavrıyor ve cürrerkârlığını ortaya atıyor sonradan uzaktan seyirci kalıp pişman olacağı şekilde. Pişman olmayacak gibi öpüyorum onu, bilinçsiz olduğunu zannettirmeye çalışarak öpüyor beni.
Aziz Sebastian hakkındaki teorilerimi, Guy Fawkes'i ve onun patlamalarını -sahiden patlamalarını, ayak bileklerimi, ayak bileklerini, hatta duşta ne yaptığını bile düşünemiyorum. Bunları düşünemediğimi bile dudaklarım acımaya başladıktan sonra hâlâ ışığa -pencereden giren sokak lambasının sarılığına kör bir şekilde omzunda yatarken düşünüyorum. Ellerimiz yeniden birleşiyor.

narcotiqueHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin