19

1.8K 321 96
                                    

İKİ HAFTA ÖNCE

Taehyung, birkaç gün evvel Jeongguk'un kapıya bırakılan, reklam amaçlı ucuz dergilerdeki kıyafetlere dudak büzerek baktığını gördükten sonra, çocuk hakkında düşündüklerine "Acaba en son ne zaman bir kıyafet mağazasına girdi" mevzusu da eklenmişti. Peşinden "Acaba en son ne zaman çok kalabalık bir yere gitti" düşüncesinin gelmesi de gecikmedi.

"Jeongguk," dedi. Birkaç günün sabırsızlığı siyah saçlının isminde, bir balonun elde sıkıştırılınca patlamasının netliğindeydi. "Dışarı çıkalım mı?"

Jeongguk belinden yukarısını camdan aşağı sallandırıp, yağan karı damağına denk getirmeye çalışmakla meşguldü. Yerinde doğruldu, kuyruk sokumundan başlayıp ensesindeki omuruna kadar keskinlikten ırak bir ağrı girdi. Aynı vakitte beli de ona eşlik ediyordu. Soğuktan donmuş yüzü, yanına geldiği Taehyung'un avuçlarında ısındı. Neresi olduğunu sormadı. Esmer parmaklar yanaklarından kulaklarına, uzadığından artık dokunabildiği saçlarına ve ensesiyle boynuna davrandı. Jeongguk omuz silkti.

Taehyung'un Jeongguk'u montundan çoraplarına değin sıkıca giydirmesinin, maskelerin ve keplerin takılmasının akabinde arabaya binmelerine kadar gerçekleşen, yaklaşık bir saatlerini alan bu eylemden sonra, açık alanda bulunan, yalnızca mağazaların kapalı olduğu bir alışveriş merkezine girdiler. Gördükleri ilk mağazaya adımlamalarıyla hafif üşüyen yüzleri ısındı, kulaklarına kısık bir müzik çalındı. Beyaz mermer ve çok ışıklı aydınlatmalarıyla yalnızca kıyafetlerin farklı renkte olduğu büyük bir mağazadaydılar. Jeongguk, elini Taehyung'un cebindeki elinden ayırıp esmerin kontrolünde kıyafetlere diğer insanları taklit ederek bakmaya başladı. Sahiden yanındaki genç, askıları ayıra ayıra nasıl inceliyorsa, önündeki yaşlı kadın, kırmızı ve kenarlarından ipler sarkan gözlüklerini düzeltip öne doğru eğilerek kazağın dokusuna nasıl bakıyorsa onu aynen taklit etti.

Gözlerinde gözlükler varmış gibi onları düzeltti, sonra elini tamamen açıp askılıktaki kıyafetlere dokundu. Sonrasında eli kırmızı bir kazağa gidip okşadı. Kolunu kazağın içine dıştan soktu, ense kısmında bulunan ve markanın adının yazdığı siyah kısma iki parmağını geçirdi, askılıktan ayırarak yarısı sarkan kazağı Taehyung'a salladı. Kendisine şefkatle ve ufak bir tebessümle anne edasıyla bakan esmerin uzun süredir böyle durduğunu anladı. Yüzündeki kalın maske inmişti.

"Beğendin mi?"

Tanıştıkları ilk ânı anımsadı, irkildi. O gün de Taehyung'un kırmızı, aynı buna benzer bir kazak giydiğini anımsadığında sorusunu başını onaylarcasına sallayarak yanıtladı. Fiyatı normalden ucuz olan, yüksek ihtimâlle on on beş giyimden sonra ipleri sökülecek kazağı o sevdiği için koluna astı. Jeongguk kıyafetleri incelemeye aynı hızıyla devam ederken Taehyung arka cebindeki telefon titredi.

Hoseok: Neredesin?

Taehyung bir anlığına paniklediğinde, Hoseok bu süreyi uzatmak istedi.

Hoseok: Jeongguk kapıyı açmıyor.

Taehyung: Uyuyordur.

Neden geldin?

Hoseok: Sen neredesin?

Taehyung:

yazıyor...

çevrimiçi.

yazıyor...

Önemli değil. Evine dön.

Taehyung cep telefonunu kapatıp yeniden yerine bıraktığında, etrafına bakındı. Tanıdık giyinimli çocuğu önünü de arkasını da dönmesine rağmen göremeyince göz bebekleri büyüdü, küçüldü; arka cebinde ısrarla titremeye devam eden telefonu, göğsü taklit etti. Nabzını boynunda hissediyordu; kalbi bir ağa alınmış da yerinden ayrılması adına çekiştiriliyormuş gibiydi. "Jeongguk..." diye fısıldadı. Paniğin tehlikenin oynadığı perdede yerini kapmasıyla aynı adı yüksek sesle bir kez daha telaffuz etti.

narcotiqueHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin