ON BİRİNCİ KİTAP | III: La creatura bella bianco vestita229 (Dante)

505 24 1
                                    

Quasimodo odanın boş olduğunu, çingene kızının artık orada olmadığını, kendisi onu savunmaya çalışırken kızın kaçırılmış olduğunu görünce, iki eliyle saçlarına yapıştı, şaşkınlık ve acıdan bir süre yerinde tepindi. Sonra, çingenesini aramak üzere, her duvar köşesinde garip çığlıklar atarak, kızıl saçlarını tutam tutam yere saçarak, kilisenin içinde dört dönmeye başladı. Bu, tam da kralın okçularının, muzaffer olarak, aynı şekilde çingeneyi aramak üzere, Notre-Dame'a girdikleri andı. Zavallı sağır Quasimodo, kötü niyetlerinden habersiz, onlara yardım etti; çingene kızının düşmanlarının hırsız takımı olduğunu sanıyordu. Münzevi Tristan'ı akla gelen bütün gizli saklı yerlere bizzat götürdü, ona gizli kapıları, mihrabın gizli bölmelerini, ayin eşyalarının konduğu arka odaları açtı. Zavallı kız hâlâ kilisede olsaydı, onu kendi eliyle teslim edecekti.

Hiçbir şey bulamamaktan gelen bezginlik kolayca yılmayan Tristan'ı bile yıldırınca, Quasimodo tek başına aramaya devam etti. Kiliseyi bir boydan bir boya, yukarıdan aşağıya, çıkarak, inerek, koşarak, seslenerek, bağırarak, kokuların izini sürerek, araştırarak, kafasını bütün deliklere sokarak, bütün tonozların altına meşale tutarak, umutsuz, deli gibi, yirmi kez, yüz kez dolaştı. Dişisini kaybetmiş bir erkek hayvan ondan daha çılgın olamaz, daha şiddetli kükreyemezdi.

Nihayet kızın orada olmadığından, kendisinden çalındığından, nihayet yapacaklarını yaptıklarından emin olunca, kızı kurtardığı gün o kadar büyük bir zafer sevinciyle tırmanmış olduğu kule merdivenini ağır ağır çıktı. Başı yerde, sessiz, gözyaşı dökmeden, neredeyse nefes bile almadan, aynı yerlerden geçti. Kilise yeniden ıssızlaşmış, eski sessizliğine gömülmüştü. Okçular büyücünün izini Cité'de sürmek üzere oradan ayrılmışlardı. Az önce kuşatma altında ve o denli gürültülü olan bu koskoca Notre-Dame'da yalnız başına kalan Quasimodo, çingene kızının kendi koruması altında haftalarca uyuduğu hücrenin yolunu tuttu.

Hücreye yaklaşırken onu belki yine orada bulacağını düşünüyordu. Yan sahınların damına bakan galerinin köşesini dönüp küçük penceresi ve kapısıyla, bir dalın altındaki kuş yuvası gibi büyük bir payanda kemerinin altına sığınmış odacığı görünce, zavallı adamın kuvveti kesildi ve düşmemek için bir direğe dayandı. Kızın belki de oraya döndüğünü, bir iyilik meleğinin onu oraya geri getirmiş olabileceğini, bu odacığın kızın orada olmaması düşünülemeyecek kadar sakin, güvenli ve şirin olduğunu düşündü; bu yanılsamasını bozmamak için bir adım daha atmaya cesaret edemiyordu.

"Evet," diyordu kendi kendine, "belki uyuyor, belki de dua ediyor. Rahatsız etmeyelim."

Nihayet cesaretini topladı, ayak uçlarına basa basa yürüdü, baktı ve içeri girdi. Boş! Hücre hâlâ boştu. Zavallı sağır, ağır adımlarla odayı dolaştı, kız zemin döşemesiyle döşek arasına saklanmış olabilirmiş gibi kereveti kaldırıp altına baktı, sonra başını iki yana salladı ve alık alık öylece kalakaldı. Aniden çılgın bir öfkeyle meşalesini yere atıp ayağıyla çiğnedi ve hiçbir şey söylemeden, bir kez bile içini çekmeden, var gücüyle koşup kafasını duvara vurdu ve bayılıp yere düştü.

Kendine geldiği zaman yatağa atıldı, döşeğin üstünde yuvarlandı, kızın uyumuş olduğu hâlâ ılık yeri çılgın gibi öptü, son nefesini verecekmiş gibi orada birkaç dakika kıpırdamadan durdu, sonra kan ter içinde, soluk soluğa, aklını kaybetmiş vaziyette kalktı ve çanlarının tokmağının korkunç düzenli ritmi ve kafasını kırmaya kararlı bir adamın azmiyle, kafasını duvarlara vurmaya başladı. Sonunda bir kez daha, bitkin, yere yığıldı; dizlerinin üstünde hücreden dışarı süründü ve şaşkın bir tavırla kapının tam karşısına çömeldi.

Gözünü boş hücreye dikerek boş bir beşik ile dolu bir tabut arasına oturmuş bir anadan daha kederli ve daha düşünceli vaziyette, hiçbir hareket yapmaksızın, bir saatten fazla öylece kaldı. Ağzından tek bir söz çıkmıyordu; yalnız, uzun aralarla, bir hıçkırık tüm vücudunu sarsıyordu; ama gözyaşsız bir hıçkırıktı bu, göğü gürletmeyen yaz şimşekleri gibi...

Notre Dame'ın KamburuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin