Bir zaman nereye gittiğini bilmeden son sürat koştuktan, birçok sokak köşesini döndükten, birçok derecikten atladıktan, birçok sokak, çıkmaz sokak ve meydanı geçtikten, Hal'in aşınmış kaldırımlarının bütün dönemeçlerinde kaçış veya geçiş yolu aradıktan, yaşadığı panik içinde yasaların güzel Latincesiyle, tota via, cheminum et viaria diye ifade edilen şeyi keşfettikten sonra, şairimiz birdenbire zınk diye durdu; önce soluğu kesildiği için tabii; ama sonra kafasında aniden beliriveren bir ikilemin adeta yakasına yapışması yüzünden. "Bana öyle geliyor ki Üstat Pierre Gringoire, beyinsizin biri gibi koşuyorsunuz," dedi kendi kendine, parmağını alnına dayayarak. "O küçük haytalar sizden, sizin onlardan korktuğunuzdan daha az korkmuş değillerdi. Şunu da söyleyeyim, yine bana öyle geliyor ki siz kuzey yönüne doğru kaçarken onların güney yönünde uzaklaşan tahta pabuç takırtılarını işitmişsinizdir. İmdi iki şıktan biri: Ya sahiden kirişi kırmıştır keratalar, ki bu durumda korkudan unuttukları o döşek sabahtan beri peşinden koştuğunuz ve sayın Meryem Ana'nın, şerefine tantanalı ve debdebeli bir ibretlik oyun yazdığınız için ödüllendirmek üzere, mucizevi bir şekilde size gönderdiği şu hastane yatağıdır ya da çocuklar kaçmamışlardır, ki bu durumda döşeği tutuşturmuşlardır, o zaman keyfinizin yerine gelmesi, kurumak ve ısınmak için ihtiyaç duyduğunuz mükemmel ateşi bulursunuz. Her iki durumda da, ister harlı ateş olsun ister rahat yatak, o döşek Tanrı'nın size bir armağanıdır. Mauconseil Sokağı'nın köşesindeki Kutlu Meryem Anamız, Eustache Moubon'u belki sırf bunun için öldürmüştür; sizin böyle bir Fransız'dan kaçan Picardie'li gibi topuklarınız kıçınıza değerek önünüzde aradığınızı arkanızda bırakarak kaçmanız deliliktir; siz aptalın birisiniz!"
O zaman geri döndü ve burnu kokularda, kulağı kirişte yerini yönünü belirlemeye uğraşarak o cennetten çıkma döşeği bulmaya çalıştı. Ama boşuna. Her taraf iç içe geçmiş evler, çıkmaz sokaklar, kavşaklarla doluydu; her kavşakta kuşkuya ve tereddüde düşüyordu; bu karanlık sokak yumağında, Tournelles Konağı'nın labirentlerinde olabileceğinden daha fazla engellenmiş, daha fazla kısılıp kalmış durumdaydı. Nihayet sabrı tükendi ve tumturaklı bir biçimde bağırdı: "Kahrolsun kavşaklar! Şeytan bunları kendi çatalını örnek alarak yapmış!"
Bu haykırış içini biraz rahatlattı; o anda dar ve uzun bir ara sokağın ucunda fark ettiği kızılımsı bir tür yansıma ise moralini büsbütün düzeltti. "Tanrı'ya şükür!" dedi, "İşte orası! İşte bizim döşek yanıyor." Ve kendini gecenin karanlığına gömülen kayıkçıya benzeterek, "Salve!" diye ilave etti dindarca: "Salve, maris stella!"
Bu dua parçacığını Meryem Ana'ya mı yoksa döşeğe mi ithaf ediyordu? Bu konuda hiçbir fikrimiz yok. Yokuş ve kaldırımsız, üstelik eğimi ve çamuru gittikçe artan uzun ve dar sokakta birkaç adım atmıştı ki, oldukça garip bir durum fark etti. Sokak ıssız değildi; duvarlar boyunca ötede beride ne olduğu anlaşılmayan birtakım biçimsiz ve müphem kütleler sürünüyor, hepsi de sokağın ucundaki titrek ışığa yöneliyordu, geceleri bir ottan bir ota geçerek bir çoban ateşine doğru sürünen iri böcekler gibi tıpkı.
İnsanı, kesesinin yerini hissetmemek kadar maceraperest yapan başka bir şey yoktur; Gringoire da ilerlemeye devam etti ve çok geçmeden bu larvaların diğerlerinin ardından sürünen en tembeline yetişti. Yaklaşınca bunun, sadece iki bacağı kalmış yaralı bir örümcek gibi iki eli üzerinde hoplaya hoplaya giden zavallı bir kötürüm olduğunu gördü. Bu insan suratlı örümcek türünün yanından geçtiği sırada, ondan içler acısı bir ses yükseldi: "La buona mancia, signor! La buona mancia!"
"Cehennemin dibine git!" dedi Gringoire, "Eğer ne dediğini anlıyorsam ben de seninle birlikte gideyim!"
Ve yoluna devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Notre Dame'ın Kamburu
Romance"Quasimodo", Paskalya'dan sonraki ilk pazara verilen addır aslında. XX. yüzyıl Parisi'nde Notre-Dame Kilisesi'nin ön avlusundaki kerevete, kimsesiz bebekler bırakılırdı. Başrahip Frollo, böyle bir günde bulduğu sakat bebeği himayesine aldı ve ona Qu...