Keyifli okumalar...
"Aşk gelmiş kapıma
bilemedim...
Tohumları yüreğimin
bahçelerine serpilmiş,
Büyüyüp kalbimi kaplayana
kadar göremedim...
Bekle yüreğimin sahibi elbet senin sırlarını öğrenip, seni bu cezadan kurtaraçağım.
İşte o zaman senin elini asla bırakmayacağım..."
Her sabah olduğu gibi bugünde gitmek istemediğim ama mecburi gittiğim okul vardı. Tasarım dersindeki hocadan nefret ediyordum. Ne tuaf giyim tarzı vardı kadının. İşallah bir an önce tayini felan çıkarda giderdi okuldan.Yatağımda genleştikten sonra benimle beraber tüylü dostlarımda uyanmıştı. Ellerimi dizime iki kere vurduğumda ikiside ikiletmeden dizlerime kafalarını koydular. Küçüklükten beridir bizimle birlikte oldukları için eğitimlerinde fazla zorlanmadılar, şuan yaptığım her hareketin ne anlama geldiğini bildikleri için anında yapıyorlar. İkisininde kafasını okşayıp öptükten sonra ayaklarımı yere indirip yataktan kalktım.
Elimi yüzümü yıkayıp anca kendime gelebilmiştim. Yüzümü soğuk suyla yıkamadığım sürece gözlerimi kısarken, esneyen ağzını kapatabilmek anca böyle mümkün oluyordu. Su iyikide hayatımızda vardı. Olmasaydı kim bilir ne yapardık? Dişlerimi fırçalayıp rutin işlerimi de hallettiğimde giyinebilirdim artık. Kıyafetlerimin arasında ellerimi gezdirerek bugünün kombinini uygulamaktı. Ne giyeceğime karar verdiğimde siyah yarım 'göbeğimi açıkta bırakan tişört'ümün altına siyah bol diyebileceğim zencirli kargo pantolonumu da giyerek' kombinim şahsen tamamdı. Makyaja gerek duymadığım için sadece dudaklarıma parlatıcı sürmüştüm. Saçlarımı tarayarak kendi halinde bıraktım. Siyah botlarımıda, giydim mi konbinim tamamdı. Sırt çantamı tek omzuma atarak salona, bizimkilerin yanına gelmiştim.
"Günaydın kurt ailesi."
"Sanada Günaydın prensesim."
"Günaydın güzel kızım, otur bizimle kahvaltı yap!" Diyen anneme göz kırptım
"Günaydın mavişim, otur hadi annen haklı. Birşeyler ye ki zihnin açık kalsın!" Babam, annem derken Fatoşta kahvaltı yapmam konusuna katılıyordu.
Sandalyeme oturmadan ağzıma yeşil zeytinden attım. Fatoşun her sabah yaptığı 'yumurtalı ekmekten de' elime alarak salondan kapıya doğru adımladım.
"Akşam görüşürüz güzel ailem, sizleri seviyorum. Demiştim ki..."
"Dur mavişim bekle hele!" Arkamdan telaşla Fatoşun seslenmesiyle olduğum yerde durdum. "Al şunuda mideni yatıştırır, okulda bir şeyler ye de tansiyonun veya şekerin düşmesin eni mavişim!"
Elime zorla tutuşturduğu diyer yumurtalı ekmeğimi aldığımda "ellerin dert görmesin Fatoşum. Allah senide ailemi de başımdan eksik etmesin" diyince iki elini de yüzüne sürüp " amin dediğini duydum. Sanırım arada dua da etmişti, dudaklarının kilitlediğini görmüştüm. Dudaklarımı bücüş öne çıkardığımda öpücüğümü gönderdim."Olur Fatoşum, sen beni merak etme." Elime tutuşturduğu ikinci yumurtalı ekmeğimi hızlıca yiyerek motoruma doğru gidiyordum. Kurt kulaklı kaskımı takmayı seviyordum. Sağ olsun Özgürün arkadaşı kaskımdaki kurt kulakları gibi yada kot çeketimin arkasındaki kurt resimleri tasarımlarını yapıyordu, motora binmiş kızın resmini tasarlaması beni çok mutlu etmişti, aynı bana benziyordu. Özgürün arkadaşı olmasa kesinlikle güvenmezdim kendisine. Bundan sonra hayatıma giren insanlara güvenebileceğimi sanmıyordum. Caner sayesinde kimseye güvenmemem gerektiğini gayet iyi anlamıştım.
Kaskımı kafama geçirip motorumu çalıştırdığım gibi gaza yüklenmiştim. İstanbulun kalabalık trafiğinde motorla gitmek en mantıklısıydı. Arabaların arasından rahatlıkla geçip okula hızlı bir şekilde gelmiştim. Kaskımı çıkartıp motorumun oturak yerini kaldırıp içine koydum. Güzelim kaskımın kaybolmasını asla istemezdim.
![](https://img.wattpad.com/cover/206785645-288-k770615.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asi Prenses Alfa'nın İntikamı. ~Kara Sevda Serisi. 4
ActionKendini her zaman birilerine adamayı bilen genç bir kız. İnadı onun zırhıydı, küçük yaşta ona öğretilen çoğu şeyi kabullenmiş, sorumkulukları olarak görmüştü. Bir yara izi onu nerelere sürükledi bilmeden, kendinden habersiz. Aşka inanmayan kız asla...