Sığamıyordum oturduğum koltuğa. Sitresten üst üste attığım bacağımı salladıkca git gide artıyordu öfkem. Karşımda Aras, masanın öbür tarafında polis memuru oturduğum yerden sorduğu sorulara cevap veriyordum. Bilgisayar kılavyesinden hızlıca yazarak yönetilen sorularla cevaplarımı alıp ifademi bitirmişti sanırım. Yazıcıdan çıkan kağıdı alan adam, "şurayı imzalayın lütfen ifadeniz işleme alınacaktır" dedi. Önüme sürdüğü kağıtla gösterdiği yere imzamı attım. Memur imzaladığım ifademle birlikte yerinden kalkıp başka bir kapıya girdi. Yanımızdan uzaklaştığında gözden kaybolarak sabırsızlıkla geri dönmesini bekliyordum. Burda böyle beklemek sıkıyordu beni. Bitsede gitseydim evime. Gözleri salladığım bacağımdam yavaşca yüzüme doğru çıktı. Stres yapınca terlemişti saç diplerim. Elimle gelişi güzel topladığım saçımı masanın üzerinde duran kalemlikten kalem alarak dağınık topuz şeklinde topladım.
Gözlerimin içine içine bakıyordu. "Nevar dedim!"
"Hiçç" saçlarını neden topladın dedi sakinmiydi değilmiydi bilemedim.
Omuzlarımı kaldırdım huysuzca. Saç dinlerim terlemiş, bende topladım dedim. Yelpazelemiştim defalarca yüzümü, afakanlar basmıştı yine. Vitrin mankeni miydim ben de inceleyip duruyordu? Bakışları buğün normalden oldukca farklıydı. Okuyamamıştım yüz ifadesini."Giymek mecburiyetinde miydin? dedi, gözleri gece kıyafetinde sabitlenmiş kömür karası gözleriyle."
Yaslandığım koltuktan sırtımı ayırıp öne doğru kaydım. "Ne demeye çalışıyorsun sen? açıkca söylesene." Nesi varmış kıyafetimin? dedim sert çıkıştığım cevabımla. Siz erkekler nasıl görüyorsunuz kadınları? Dur sen zahmet etme ben sana söyleyim.
Kadın dediğin kocasının sözünden çıkmamalı, bir dediğini iki etmemeli, asla haber vermeden bir yere gitmemeli, giderse adam kadını dövme konusunda hak sahibi olur çünkü. Bir bir saymaya başladım parmaklarımı bükerek. "Kadın evlenince eviyle ilgilenmeli, çamaşırı, bulaşığı, ütüsü, yemeği, çocuk varsa çocuğa bakmalı . Koçası eve gelincede onunla ilgilenmeli önüne bir tabak yemek koymalı. Koçası dilerse bilki bir iltimal güzel gece geçirmelerini isteyebilir, ha yoksada o kadın asla güzel şık kıyafetler giyemez, dışarı çıkamaz, eylenemez, istediği gibi arkadaşlarıyla buluşamaz değil mi? Neden? Çünkü kadınlar erkeklere göre güçsüzler ve bu sebeple erkekler güçsüz kadınları ezmeye bayılıyorlar." Kadınlar hür iradeleriyle gezmesi eylenmesi hakkında hak sahibi olamazlar mı? Kadın düşkünü insan demeye bin şahit isteyen yaratıklar yüzünden kadınlar kızlar evden çıkamayacak mı?Tek yapabildikleri emir altına girip köle gibi her denileni yapabildikleri. Bunların suçlusu biz kadınlar mı oluyoruz? Tek taraflı düşünme aynanın öbür yüzünü de düşün biraz."Hanfendi burası karakol, unuttuysanız hatırlatmak zorundayım. Sesinizi düşürürseniz sizin adınıza iyi olur aksi taktirde sizlerinde hakkınızda topluma rahatsızlık verdiğiniz için içeri almak zorunda kalacağım."
Memurun uyarısının ardından özür dileyip mahcubiyetimi dile getirdim. Kusura bakmayın memeur bey, kendimi tutamadım bir daha olmayacak.
Yüzüne bakmadan telefon görüşmesi yapacağım, birazdan gelirim dedim.
Çantamdan çıkardığım telefonumla uzaklaştım yanından, sakin bir yere geçtiğimde Özgür'ün numarasını tuşladım. Çalıyordu lakin açmıyordu, ya sessizdeydi telefonu yada en son koyduğu yerde unutmuştu. Bazenleri sessize aldığını söylerdi hayvanlarla ilğilenirken huzursuz oluyorlar diye çok kez söylemişti. Çağrımı görünce dönerdi nasıl olsa. Yanıma baktığımda sebili gördüm. Sebilden su doldurdum plastik bardağa. Suyumu içerken telefonum titredi. Özgür arıyordu, çağrımı görmüştü demekki.Prenses beni aramışsın dedi boğuk çıkan sesiyle. Uykusundan uyandırmıştım sanırım. Ben mi uyandırdım seni dedim.
"Aslında araman iyi olmuş benimde uyanmam gerekti. Nasıl denk getirdiysen tam zamanında aradın. Bende İstanbul dışına gidiyorum sabah, birazdan çantamı hazırlayacağım kaç gün kalacağım belli değil. Bir at varmış çiflikte, ordan çağırdılar sorun çıkartıyormuş bakmaya gideceğim. Senin "Asi" gibi kimseyi yaklaştırmıyormuş. Onca veteriner gelmiş yinede kimse yaklaşamamış. Birde ben göreyim bakalım şu atı!"
![](https://img.wattpad.com/cover/206785645-288-k770615.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Asi Prenses Alfa'nın İntikamı. ~Kara Sevda Serisi. 4
AzioneKendini her zaman birilerine adamayı bilen genç bir kız. İnadı onun zırhıydı, küçük yaşta ona öğretilen çoğu şeyi kabullenmiş, sorumkulukları olarak görmüştü. Bir yara izi onu nerelere sürükledi bilmeden, kendinden habersiz. Aşka inanmayan kız asla...