~16~

53 3 0
                                    

"HYUNG, KIRMIZI BENEKLİ BOXERİMİ GERİ VER!" Kulaklarımda yankılanmaya başlayan sesler ile gözlerimi yavaşça açarak etrafımda dolanan Yoongi ve Jungkook'a baktım.

"Hadi ya, neden verecekmişim? Tehdit etmek için iyi bir şey buldum kendime." Jungkook'un yatağa çıkıp Yoongi'nin üstüne atlaması ile ayağıma baskı uygulamıştı. Attığım büyük bir çığlık ile Tae ve Jimin odaya dalarak yüzünü ekşiten bana doğru geldiler. Galiba ayak bileğim kırıldı.

"Jungkook! Kırdın ayağımı davar!" Çoktan kızarmış ayak bileğim ile sık sık derin nefesler alarak gözlerimi sıkıca kapattım.

"Sen ne yaptın Jungkook?! Kızın ayağına baksana morardı bile." Yoongi ayak ucuma çökerek ayağımı incelediğinde gözlerindeki endişe nedense gülümsememe neden olmuştu. 

"Siktim seni pezevenk!" Yoongi, Jungkook'un boynuna yapışarak büyük bir öfkeyle baktığında Tae ikisini ayırarak bağırmaya başladı.

"Kendinize gelin be! Bu hareketleri ben bile sergilemiyorum. Kavga edeceğinize Yoongi hyung, Rümeysa'yı hastaneye götür!" Bunu söylemek gözlerimi yaşartsa da ilk defa çok mantıklı konuşmuştu Tae. 

"Eeee, tamam." Yoongi'nin ellerini belimde ve dizlerimin altında hissettiğimde şok ile kollarımı boynuna doladım. Düşmek ve ayağımı acıtmak en son isteyeceğim şeydi.

"Ne yapıyorsun?!" 

"Seni hastaneye götürüyorum. Kör müsün?" Gözlerimi devirerek bileğimin sızısına dayanmaya çalıştım. 

Yoongi'nin kucağında dışarıya çıktığımda tüm haber kanalları, milyonlarca ARMY evin önünde bekliyordu bizi. Şok ile Yoongi'nin kucağından atladığımda ayağıma giren sancıyla çığlık atmam bir oldu. 

****

Gözlerimi şok ile açtığımda gördüğüm rüya hatta kabusun neyin nesi olduğunu düşünmeye başladım. Sık nefeslerim ile nerede olduğumu idrak etmeye çalıştım. Burası neresiydi? Ben gece nerede uyumuştum. Üzerime giydirilmiş olan beyaz tişörte ve kısa mavi şorta bakarak şok ile çığlık attım.

"Ne oldu?!" Yoongi'nin endişe ile odaya girmesiyle yastığı kafasına fırlatarak kaşlarımı çattım.

"Nasıl bana dokunursun?! Nasıl kıyafetlerime dokunursun?! Seni pis sapık!" Elleri ile beni durdurduğunda gözlerindeki öfke içimi ürpertmişti.

"Sana dokunduğumu nereden çıkardın? Yan komşumuz yaşlı bir teyze, onu çağırdık o geldi değiştirdi." Derin bir nefes verdiğimde elleri bileklerimden inerek düştü.

"Beni yeteri kadar tanımıyor muşsun ha. Uykulu bir kızla birlikte olmayacağımı bilemeyecek kadar tanımıyor muşsun. Üstelik bu kıza karşı bir duygu beslemiyorsam onunla birlikte olmayacağımı bilemeyecek kadar tanımıyor muşsun..." Sözleri yüzüme bir tokat gibi çarptığında yutkunarak titreyen çenemi bastırdım. 

"Biliyor musun, duvarlarının ardında da sert biri yatıyormuş. Ve evet, duvarlarının ardında pamuk gibi birinin yattığını zannederek seni tanımadığımı anladım..."

Dolabın üstünde duran kıyafetlerimi alarak banyoya ilerledim. Kapıyı kiletleyerek aynadaki yansımama baktığımda göz bebeklerimin ardındaki kırılgan çocuğun ne kadar çok acı çektiğini görebiliyordum. Sağ gözümden dudaklarıma doğru yol alan bir damla yaşı silerek musluğu açtım. Kendimi daha fazla sıkamayarak ağlamaya başladım. Belki ilk defa böyle çaresizce ağlıyordum. 

Üzerimi değiştirerek çıktığımda içeride oturmuş beni bekleyen üyelere sahte gülücükler attığımda Jungkook'un boş boğazlığı tutmuştu.

"Bu gülüşü biliyorum, Yoongi hyungda böyle sahte gülücükler atıyordu. Bu gülücük sahte demi unnie?"

"Beni bu kadar iyi tanımana gerek yoktu Jungkook, bazı şeyler saklı kalsa daha iyi olur..." Telefonumu alarak evden çıktığımda soğuk hava yüzüme çarpıp sarhoş etkisi yaratmıştı. 

"Rümeysa!" Sağ tarafımda duyduğum yabancı ses ile dönerek baktığımda şok ile gözlerim açıldı.

Uzun zaman olmuştu...

Promise | MYG ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin