"Ne sevgilisi? Kiminle üstelik?" Açelya'nın bana olan 'ciddi olamazsın yapram!' bakışları ile tek kaşımı kaldırarak ellerimi göğsümde birleştirdim.
"Yoongi diyorum. Sevgili diyorum. Olmadınız mı diyorum?" Kaşlarım şiddetle yukarı kalktığında Jimin ortaya bir kahkaha savurmuştu.
"Saçmala kuzenim, insan oppasıyla nasıl çıksın? Yoongi benim sadece oppam." Yoongi ile gözlerimiz birleştiğinde yemin edebileceğim bir acı gördüm. Canı yanıyor olmalıydı. Yanmalıydı da.
"Buna sen inanıyor musun?" Gözlerimi devirerek Açelya'nın omzuna kolumu attım.
"Kuzenim ileri gitmiyor musun? (Türkçe)" Attığı kahkahaya anlam veremeyerek kaşlarımı çattım.
"Tabii kolaya kaçmak için Türkçe konuşursun."
"Sen bir gel benimle." Kahkahaları ile birlikte pratik odasından çıkarak terasa doğru ilerledik. Burası ne kadar içimi kemirse de bizi kimse ancak burada duyamazdı.
"B-ben, Yoongi'ye ne olduğumuzu sordum?"
"O ne dedi?"
"Beni sevdiğini söyledi..." Yutkundum, canımın bu kadar yanacağını tahmin etmiyordum.
"O zaman sorun ne kızım? Sevgilisiniz işte." Alaycı bir tebessüm belirdi dudaklarımda. Keşke bu kadar kolay olsaydı.
"Ondan söz vermesini istedim, ama o vermedi. Korktu. Bende ona oppa diyerek aramızda olabilecek her şeyi koparmaya çalışıyorum..." Gözlerinde beliren 'sana acıyorum' bakışları ile göz pınarlarımdan taşmakta olan bir damla firar oldu. Burnumu çekerek göz yaşını sildim.
"Ya, gel buraya sümük çeşmesi." Kollarını boynuma doladığında daha fazla kendimi tutamayarak içimde tuttuğum hıçkırıklarımı saldım. Bazen birilerinin yanında olması iyi olabiliyordu.
Ne de olsa yalnızlık insanlara mahsus değildir...
"Aşağı inelim mi? Burası soğuk da." Kafamla onaylayarak kapıya doğru ilerledik. Kendimi acınası bir halde görüyordum. Ki öyleydim de...
Aşağıya indiğimizde kapının önünde durarak derin bir nefes aldım. Onunla aynı ortamda durmak bile nefes almamı engelliyordu.
İçeriye girdiğimizde herkes gülüşerek yerlerde yatıyordu. O bile gülüyordu. Beni seviyorsa nasıl bu kadar gülebiliyordu? Felsefenin sınırlarını zorluyorduk resmen.
"Hoş geldiniz pazar günü olacak baloyu düşünüyorduk bizde." Jungkook'un heyecan ile konuştuğu şeye tebessüm ederek duvarın kenarına oturdum.
"Şahsen gelmeyi planlamıyorum..."
"Neden?!" Jin hyungun ani çıkışı ile sıçrayarak elimi kalbimin üstüne götürdüm.
"İlgimi çekmiyor..."
"HEY HİÇ BİRİNİZİN AKLINA GELMİYORUM FARKINDAYIM AMA 2 GÜN SONRA DOĞUM GÜNÜM VAR!" Tae'nin sert ve tok çıkan sesi ile herkes susmuş boş boş Tae'ye bakıyorduk. Hadi ama kim şu tipe kıyabilirdi, ciddiyetimi bozarak elimi salladım.
"Evim olsaydı bizde kutlamak isterdim Tae, üzgünüm..."
"Üzülme Rümeysa-shi..." Gülümseyerek saçlarımı karıştırdığında tek gözümü kapatarak kafamı kaldırdım.
"Yha, saçlarımın karıştırılması hoşuma gitmez." Gülümseyerek yerine oturduğunda elime telefonumu aldım. Gelen bildirimlere baktım.
+82 10-****-**** : Bana oppa demeyi kes Rümeysa, sabrımı sınıyorsun.
Bu numara da kimindi? Tabii ya, Yoongi...
Kaşlarımı çatarak karşımda gülmekten kızaran Yoongi'ye baktım.
Rümeysa : Neden oppa? Sen istemiştin sana oppa dememi.
Yoongi elini cebine sokarak telefonunu çıkardı. Kaşları çatılarak hızla mesaj yazdığında gözleri beni buldu. Biraz daha bu öfkeyle bakarsa kül olup yok olacaktım.
Yoongi: Sabrımı sınama!
Rümeysa : Oppa, beni korkutuyorsun.
Yoongi : Cidden! Kaşınıyorsun.
Rümeysa : Hayır oppa, şu an hiçbir yerim kaşınmıyor.
Yoongi : ŞAKA MI YAPIYORSUN?! CİDDEN BEYNİM ALMIYOR!
Rümeysa : Hangi konuda şaka yapıyorum oppa?
Yoongi : Oppa demeyi kes... Lütfen... Dayanamıyorum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Promise | MYG ✓
Fanfiction|Texting| rumin : Bana söz verebilecek kadar seviyor musun beni? rumin : Yoksa söz veremeyecek kadar korkak mısın? rumin : Söylesene Yoongi, sana gerçekten oppa deyip aramızda olabilecek her şeyi koparmamı istiyor musun? ©Lelanora | 2019 Aralık