~27~

37 3 0
                                    

Klipte birlikte oynayacağım dansçı arkadaş ile tanışmış hatta yeni koreografi için dans fikirleri bulmaya başlamıştık bile. BTS üyelerinin dans odasında bulduğumuz dans figürlerini üyelere gösterirken samimi bölümlerde Yoongi'nin titreyen çene kemikleri ve yapmacık öksürükleri kahkaha atma isteği uyandırıyordu. 

"Tamam, yeter, ayrılın." Jungkook'un aramıza girerek beni çekiştirmesi ile neye uğradığımı şaşırmıştım. Yoongi ile grup falan mı olmuşlardı, çünkü bu hareketler hiç Jungkook'a göre değil.

"Biraz dinlen sen, o arada ben biraz daha çalışacağım." Dansçı arkadaşımızı onaylayarak gönderdiğimde elime bir şişe su geçirerek yarısına kadar içtim. Susuzluktan ölebilirdim.

"Benim hava alanına gitmem gerek iki saat sonra kuzenim Seul'e iniş yapacak." Üzerimi değiştirmek ve duş almak amacıyla odadan çıkarak giyinme odalarına doğru ilerledim.

"You've been runnin' 'round, runnin' 'round, runnin' 'round. Throwın' that dırt all on my name..." 

İçimden mırıldandığım şarkılar eşliğinde kısa bir duş aldım. Evet bu soğukta zatürre olma riskim vardı. Üzerim geçirdiğim kırmızı kazağım ve siyah kotum ile çantamı alarak üyelerin yanına gittim.

"Ben gidiyorum, görüşürüz." 

"Ben götürürüm seni..." Yoongi yerinden kalkarak kapıya doğru ilerlediğinde üyelerin ona olan anlamsız bakışlarına bende eklendim. 

"Ne? Ben nereden bileyim?" Hızlı adımlarla şirketten çıkarak Yoongi'nin arabasına doğru ilerledim. Çoktan binmiş hatta arabayı bile çalıştırmıştı.

"Götürmene ge-" 

"Ben götüreceğim dediysem, ben götüreceğim. Şimdi sus ve kemerini tak." Sert ve tok sesine anlam veremesem de sesimi çıkarmadan kemerimi taktım. 

Direksiyonu sıktığı parmakları eklemlerini belli ettiğinde yutkunarak gözlerimi kaçırdım. Bir insan baştan sona kadar nasıl bu kadar mükemmel olabilirdi? Boşuna Yoongi'ye mükemmelliğin vücut bulmuş hali demiyorlardı...

"Eee, yeni klip için çalışmalara başladınız mı?" Gözleri iki saniyeliğine beni bulup tekrar yola döndüğünde bakışlarındaki soğukluk içimi ürpertmişti.

"Başladık." Kaşlarımı çatarak yüzünü incelemeye başladım. Kesinlikle bir sorun vardı. Normalde pek fazla titremeyen çenesi, yüz kaslarıyla birlikte 'ben buradayım' dercesine hareket ediyordu. 

"Yüzümü incelemeye devam edersen çürüyecek." 

"Hoşuma gidiyor..." Gözlerini yoldan çevirerek bana baktığında gene o soğuk bakışlarıyla ürpermiştim.

"Benim gitmiyor, önüne dön." Kaşlarım bir yay gibi gerilirken önüme dönerek yolu izlemeye başladım.

Aradan geçen yarım saatin ardından hava alanına giriş yapmış ve biraz sonra inecek olan uçağı beklemeye başlamıştık. Yoongi Yüzüne taktığı maske ve şapka ile gene mükemmelliğini saklayamıyordu. 

Elinde valizi ile bize doğru yaklaşan şebek kuzenime bakarak ayağa kalktım. Benden iki yaş küçük olmasına rağmen nedense hep onu ilk okul çocuğu gibi görmüşümdür. Kollarını boynuma doladığında kısa bir sarılmanın ardından sahte göz yaşlarını silerek saçlarını geriye attı.

"Kuzen, bensiz buralarda aç susuz kaldın değil mi?!" Göz devirerek kafasına vurdum.

"Ya ya, bir deri bir kemik kaldım. Bak kaburgalarım sayılıyor."  Gülümseyerek valizini aldığımda Yoongi elimden alarak taşımaya başladı.

"Hiiii, çekiğin teki valizimi çalıyor! Ula it oğlu it, bırak valizimi. Sütyenlerim sana yaramaz!" Kuzenimin saçını çekerken Yoongi'nin bize olan 'bunlar mal mı lan?' bakışlarına göz devirdim.

"Canım kuzenim, o benim arkadaşım. Beni o buraya getirdi, valizini kaçırmıyor, bizi gideceğimiz yere de o götürecek." Gözlerini şok ile açarak en az benim kadar bildiği Korece'si ile Yoongi'den özür diledi. Bu kız hiç büyümeyecek.

Arabaya bindiğimizde Açelya arkaya oturarak dışarıyı izlemeye başlamıştı.

"Maskem ile şapkayı çıkarır mısın?" Yoongi'nin yüzüne ellerimi uzatarak nazik bir biçimde maskesini çıkardım. Saçlarından çektiğim şapkası ile elleri saçına giderek saç tellerini düzeltti.

"What the! Bu BTS grubunun ana rapper'ı Yoongi değil mi lan?!" Açelya'nın anırır gibi çıkan sesine karşıt Yoongi elini kulağına götürerek 'ah'ladı. 

"Mal mısın? Ne bağırıyorsun?" 

"Bu cidden Yoongi!" Elleri ile saçına dokunmaya başladığında Yoongi kafasını çekerek uzaklaştı.

"EVET BEN MİN YOONGİ VE O ELİNİ ÇEK!" Elini çekerek arkasına yaslandığında ona olan hayran hayran bakışları sinirlerimi bozduğu için telefonumu alarak mesaj attım.

Kime> Açilololo

Rümeysa : O bakışlarını sevdiğim çocuğun üzerinden çekmezsen ölüm fermanını imzalamış olacaksın!

Açelya telefonuna gelen bildirim ile çantasına uzanarak mesaja baktı. Attığı saçma sapan iğrenç kahkaha ile aynadan ona iğneleyici bakışlarımı yolladım.

Kimden> Açilololo

Açelya : Sevgilin bile olmayan birini bu kadar sahiplenme. 

Söyledikleri bir an aklımı karıştırmıştı. Sahiden biz neydik? Ne olmuştuk şimdi?

Promise | MYG ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin