"Arkadaşlar bildiğiniz üzere 2020'ye az kaldı, şirketçe bir kutlama yapalım diyoruz, ne dersiniz?" Gözlerim ufaktan ufaktan Yoongi'yi keserken dün konuştuklarımız aklımı bulandırıyordu. Hoş o ki Bang PD'nin anlattığını bile duyamıyordum.
"Rümeysa?" Kendime geldiğimde bakışlar üzerimdeydi. Yanaklarıma hücum eden kan ile yutkunarak bakışlarımı yere indirdim.
"Sende artık şirketten sayılırsın, bizimle birlikte bu partiye katılır mısın? Zaten şirket dışından kimse olmaz." Bakışlarım tekrardan Yoongi'ye değdiğinde beni izliyordu.
"Olur, Yoongi oppalara katılmak bir şeref benim için." BTS üyelerinin bakışlarındaki karmaşık ifade tam anlamıyla yüzüme çarptığında gözlerimi devirerek pratik odasına ilerledim. Biraz dans etmek iyi gelebilirdi. Dans arkadaşım Yong'un pratik yaptığı bir kaç hareketi izleyerek ona katıldım.
"Biraz daha gayret Rümeysa, iyi iş çıkarıyorsun." Üyeler odaya girerek dans edişimizi izlediğinde kendimi dansa ve aklımda ki sorulara o kadar kaptırmıştım ki hepsinin bize olan garip bakışlarını fark etmemiştim bile.
Bacaklarımı arkadaşımın beline dolayarak bedenimi geriye atarak kendi eksenimizde üç yüz altmış derece döndükten sonra dikleşerek kafalarımızı yaklaştırdım. Ellerimi saçlarına daldırarak şarkıya uygun seksi davranışlar ile okşamaya başladım. Dansın nedense en çok bu kısımları rahatsız hissettiriyordu. Doğru ya kalbimde bir MİN YOONGİ faktörü vardı.
"Dinlenelim biraz, fazla yorma kendini. İyi gidiyoruz." Gülümseyerek elime aldığım suyu kafama dikerek duvar kenarına oturdum.
"Rümeysa?" Jin hyung yanıma oturarak garipser bakışlarla beni izledi.
"İyi misin?" Kafamla onayladığımda tatmin olmuşa benzemiyordu.
"Oppada nereden çıktı? Sen Yoongi'ye hiç oppa demezdi." Yüzüme alaycı bir sırıtış yerleştirerek gözlerimle Yoongi'yi süzdüm.
"Bende istemezdim."
"Neden diyorsun o zaman?" Ellerimle şakaklarımı ovdum.
"O öyle istedi. Oppa derken canımın ne kadar yandığını bir bilsen hyung... Ölmeyi tercih ederdim." Gözlerindeki üzgün bakışlar içime işlese de gülümsemekle yetinerek ayağa kalktım. Çalan telefonum ile sıçrayarak arayan kişiye baktım.
Arayan>Açilololo
"Efendim? Kapıda mısın? İçeri mi almıyorlar? Bekle geliyorum." Odadan çıkarak kapıya doğru ilerledim. Güvenlikçi ile kavga eden Açelya'ya gülerek kapıyı açtım.
"Bey efendi o benim arkadaşım girebilir." Güvenlikçi geri çekildiğinde Açelya ölümcül bakışları ile dil çıkararak içeriye girdi.
"Ne işin var burada?"
"Kuzenimi ziyarete gelemez miyim?" Gülümseyerek saçlarını karıştırdım. Pratik odasına girdiğimizde üyelerin bize olan bakışları ile ezilmektense ölmeyi tercih ederdim.
"Bu kaçık kızın ne işi var?!"
"Sensin kaçık! Hah, kıçımın kenarı!" Açelya'nın Yoongi'ye söylediği şeylere kahkaha ile karşılık verirken Yoongi'nin bakışları ile öldürüldüm.
"Siz hala sevgili olmadınız mı?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Promise | MYG ✓
Fanfiction|Texting| rumin : Bana söz verebilecek kadar seviyor musun beni? rumin : Yoksa söz veremeyecek kadar korkak mısın? rumin : Söylesene Yoongi, sana gerçekten oppa deyip aramızda olabilecek her şeyi koparmamı istiyor musun? ©Lelanora | 2019 Aralık