~38~

35 3 0
                                        

Ellerimde hissettiğim ağırlık ile gözlerimi açarak nerede olduğumu benimsemeye çalıştım. Tavandan çıkan ışık gözlerimi kamaştırsa da bir süre sonra alışarak rahatça etrafıma bakabildim. Elin sahibine baktığımda Yoongi'nin sarı saçlarını gördüm. Kafasını elimin üstüne koymuş uyuyordu.

Elimi hareket ettirmem ile kafasını kaldırarak yorgun bakışları ile yüzümü süzdü.

"Rümeysa? İyi misin? Başın hala ağrıyor mu?" Elleri saçlarımı okşadığına gözlerimi kapatarak yutkundum. Onu özlemiştim. Üstelik başına bir şey geldiğini düşünmüştüm.

"Ben iyiyim. Sen, neredeydin? Neden mesajlarıma veya aramalarıma dönmedin?" Gözlerini gözlerimden çekerek odada gezdirerek yutkundu.

"B-bir işim vardı. Önemli bir şey değil." Yalan söylediği o kadar belliydi ki. İçimde hissettiğim küçük bir acı ile tebessüm ederek elimi yanağına çıkardım. Gözleri rahatlamışa benzeyen bir ifadeyle bana baktığında bir sorun olduğunu daha iyi anladım. Belli etmeyecektim, bunu kendim bulmalıydım.

"Peki." Gülümseyerek elime kondurduğu öpücük ile yerinden kalktı. İçeriye giren bir hemşire serumu çıkartarak giyinmem için kıyafetlerimi masanın üzerine koyup çıktı. Üzerimdeki önlüğü çıkartarak kendi kıyafetlerimi giydiğimde kazağımın tüyleri ile hafiften kıkırdayarak odadan çıktım. Üyeler telaşla bana bakarken Yoongi gene telefonuyla uğraşıyordu. Titreyen göz kapaklarımı tutarak Açelya'ya sarıldım. 

Hastaneden çıktığımızda arabada en arka köşeye oturarak camdan dışarıyı izledim. Yanımın boş olmasına rağmen Yoongi öne geçerek oturmuştu. Göz pınarımdan akan bir yaşı silerek burnumu çektim. Ağlayıp kendimi güçsüz gösteremezdim.

Açelya ile şirketin bize ayarlamış olduğu yeni evimize girerek odalarımıza dağıldık. Telefonumu elime alarak whatsapp'a girdim. Bir mesaj bile yoktu. Oradan çıkarak galeriye girdim. Geçtiğimiz haftalarda birlikte çektiğimiz bir fotoğrafa bakarak tebessüm ettim. Ne değişmişti de benden bir şeyler gizliyordu? 

Sinirle telefonumu yatağa atarak banyoya ilerledim. Yüzüme çarptığım su ile kendime gelerek yatağıma uzandım. 

Yorgundum...

Bildirim sesi odada yankılandığında yerimden kalkarak gelen mesaja baktım.

+82 10-****-**** : Selam~

Bu kim? Numaramı nasıl buldu?

Rümeysa : Kimsiniz?

+82 10-****-**** : Ben Kwang. Hani Yoongi'nin arkadaşı vardı ya, şu yakışıklı olan ;)

İçime düşen rahatlık hissi ile gülümseyerek cevap verdim. 

Rümeysa : Ahahahha, hatırladım.

Kwang : Nasılsın?

Rümeysa : İyi, sen?

Kwang : İyi diyelim iyi olsun. 

Rümeysa : Bir sorun mu var?

Kwang : Aslında...

Kwang : Sorun Yoongi, Rümeysa.

Rümeysa : Ne olmuş Yoongi'ye?

Kwang : Şu aralar çok sert ve soğuk davranıyor. Bir şeyler gizliyormuş gibi...

Nasıl yani? Ona da mı öyle davranıyordu Yoongi? Gerçekten bir şeyler gizliyor ve sanki bu benim canımı yakacak...

Rümeysa : Ne gibi bir şey?

Rümeysa : Eğer bir şey biliyorsan lütfen söyle Kwang...

Kwang : Rümeysa...

Kwang : Ben bilmiyorum ama Yoongi'nin bir şeyler sakladığı çok belli...

Rümeysa : Bunları bana söylediğin için teşekkür ederim. Daha sonra ben sana tekrardan yazacağım. İyi akşamlar.

Kwang : İyi akşamlar...

***

Mesajları kapatarak hemen Yoongi'yi aradım. Telesekreterin sesini duymak ne kadar sinirlerimi bozsa da sakince mesaj atmak için mesajlara girdim.

Rümeysa : Telefonuna neden ulaşılamıyor?

Rümeysa : Yoongi sorun ne?

Rümeysa : Sana ulaşamıyorum...

Promise | MYG ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin