Yazardan~
Noel'in ardından sorunsuz üç ay geçmişti. Her şey olabildiğine normal ve akışında ilerliyordu. Bu akışta Yoongi ve Chaeyoung nişanlanmıştı ve mutlu bir şekilde bunun tadını çıkarıyorlardı.
Yoongi, artık evlilik teklifinin zamanının geldiğini iyi biliyordu. Bu teklifi en güzel şekilde yapacaktı.
Yoongi ve Chaeyoung, Yoongi'nin isteği üzerine bir hafta boyunca şirkete gitmeyeceklerdi. Yoongi geçtiğimiz hafta rakip şirketi olan Byun Galeries'i iflasın eşeğine sürüklemişti ve şu an da Baekhyun'un şirketi hâlâ batmaya devam ediyordu.
Aynı hafta içerisinde Yoora, kıskançlığından dolayı Chaeyoung'un bileğini kırmıştı. Bu yüzden Yoongi, Yoora'yı şirketten kovdu ve bütün piyasa Yoongi'den korktuğu için Yoora'ya iş vermedi. Böylece Yoora'da ciddi manada fakirleşti.
Chaeyoung'un bileği alçıdaydı. Sürekli 'Sorun yok, bileğim iyi' diyerek Yoongi'yi ikna etmeye çalışıyordu. Yoora onun bileğini kırmış bile olsa fakirleşmesi ve işini kaybetmiş olması onu üzüyordu.
Ama Yoongi, tüm bu olanların farkındaydı ve Chaeyoung'u dinlemiyordu. Sonunda Yoongi ciddi anlamda Chaeyoung'u uyarınca, kız artık korkudan konuyu bir daha açmıyordu.
Bu bir hafta süresince Yoongi, Chae'yi kendine ait olan ve şehir dışında satın aldığı lüks bir villaya getirmişti. Genç adamın planı, Chaeyoung'a burda evlilik teklifi yapmaktı.
*
Rose (Chaeyoung)
Balkondan etrafı izliyordum. Gökyüzünde fazlaca yıldız vardı ve onların güzelliği beni sürekli gülümsetiyordu.
Burdan, masmavi görünen havuza diktim gözlerimi. Çok güzeldi ve içinde yüzmek istiyordum ama Yoongi'ye bunu söyleyemezdim. Çünkü, yani sonuç olarak havuza mayoyla giriyoruz ve Yoongi...
Aisshh düşüncesi bile yanaklarımı yakıyordu.
Beklemediğim bir anda arkadan belime, bir çift el sarılınca korkmuştum. Yoongi, çenesini omzuma koyarak gülümsedi.
"Havuza mı girmek istiyorsun?"
Sorusuyla şaşırmıştım. Nerden anlamıştı?
"Nerden biliyorsun?"
Şaşkınlıkla sorduğum soruma, yine gülümseyerek cevap verdi.
"Bu havuza giremezsin, hava soğuk. Evin içinde ki havuz ısıtmalı, oraya götüreyim mi?"
Teklifi acayip cazipti ama bunu yapamazdım. Mayoluyken, Yoongi'nin ne kadar tahrik olacağını biliyordum. Bu yüzden rol yapmaya çalışarak;
"Yoo girmek istemiyorum, böyle iyi. Hem daha yeni yemek yedik." dedim ama Yoongi her şeyi anlıyordu. Gerçekten bu kadar zeki bir adam olmak zorunda değildi...
Hınzırca güldü ve "Mayolu hâlini merak ediyorum." dedi. Ben daha bir şey diyemeden çoktan elimi tutmuş beni içeri çekmişti.
Çenesiyle dolabın en altta ki çekmecesini göstererek, "Siyah olanı giy, bekliyorum. Geç kalırsan, odaya dalarım ve hiç iyi şeyler olmaz." dedi. Sonra pis bir kahkaha atıp odadan çıktı.
Benim hâlâ ağzım açıktı. Off ne yapacağım şimdi ben?!
Tehdidi yüzünden hemen çekmeceye ilerledim ve birkaç dakika içinde mayoyu giydim. Sonra utandığım için birde hırka gibi bir şey bulup giyindim.
Hırka bedenimi kapatıyordu ama birazdan açılacaktı ve...
Aslında Yoongi'yi çok arzuluyordum ama ondan çok çekiniyordum. Bu elimde olmadan gerçekleşiyordu.
Utanarak kafamı kapıdan çıkardım. Salonu süzüyordum. Yoongi tam karşımda duvara yaslanmış, telefonuyla ilgileniyordu ki-beni görünce ilgi odağını değiştirdi-
Yanaklarımın kıpkırmızı olduğuna yemin edebilirdim. Onun güzel gülümsemesiyle biraz daha rahatlıyordum.
Yaslandığı duvardan, sırtını kaldırdı ve elimi tutup beni tamamen odadan çıkardı. Yanağımı öptükten sonra nazikçe beni aşağıya götürmeye başladı.
Utanarak, "Yüzme bilmiyorum." diye mırıldandım. Anlayışla gülümseyip bana baktı. Kısa süreliğine yanağımı okşayıp, "Biliyorum, öğreteceğim." dedi.
Sevinmiştim ama yine de mayo sonuçta. Yoongi ne kadar kendini tutabilir ki...
Korkarak biraz daha ona sokuldum ve fısıltıyla, "Sen çok... şey olursun. Yani sen öğretmesen mi? Yani şey olursan diye... yapmasak mı?" dedim. Fısıltılı ama çırpınış çığlıkları gibiydi sözlerim.
Güldü ve "Şey olmamdan niye korkuyorsun? Ben zaten her gün ŞEY oluyorum." dedi. Şeyden kastım tahrik olmaktı ve o bunu anlamıştı.
Elini biraz daha sıkarken, "Seni 'şey' etmek, hiç mantıklı değil Yoongi. Gel vazgeçelim sevgilim, ha?" dedim. Çok fazla utanıyordum.
Ben yalvarana kadar çoktan havuza gelmiştik. Yoongi'nin üzerinde siyah şort ve beyaz t-shirt vardı. Bacaklarında ki kaslar 'ben burdayım' der gibiydi.
Ellerinde ki damarlar kollarından sırtına kadar uzanıyordu. Birazdan t-shirtünü çıkaracaktı ve bende o kasları ağzım açık izleyecektim.
Ama henüz çıkarmamışken onu kendime çevirdim ve son bir yalvarış serzenişiyle, "Yoongi bak, ben seni biliyorum. Çok 'şey' olucaksın. Yapmayalım." dedim.
Nefes verdi ve iki eliyle de yanaklarımı tutup, yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Çok yakındık.
Şimdiden tahrik olmuş gözlerini dudaklarımdan ayırmadan;
"Bırak biraz tahrik olalım Chae. Bunu hakediyoruz. Neden sürekli kaçıyorsun? Seni hissetmeme izin ver..." dedi.Ben onun göz kapaklarını incelerken, o benim dudaklarımı izliyordu. Derin bir nefes verdim. Aslında haklıydı. Sürekli kaçıyor olmam onu yormuş olmalıydı.
Bileklerini tuttuğum ellerimi yavaşça onun beline indirdim. O da yavaşça dudaklarını benimkilere kapattı.
Kesinlikle çok romantik bir öpücüktü. Dizilerde ki o yavaş ama şehvetli olan öpücükler gibiydi ve ben kendimi bulutlarda hissediyordum.
💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮
Hadi buna siz karar verin.
Mutsuz son yapacağım demiştim ama üzülenler olmuş.
Sizce;
Mutlu mu olsun, mutsuz mu?
💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮
![](https://img.wattpad.com/cover/204475382-288-k627623.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOOMSLANG // YoonRose
FanfictionEĞER BİR BOOMSLANG YILANI TARAFINDAN ISIRILIRSANIZ, VÜCUDUNUZUN BÜTÜN DELİKLERİNDEN KAN FIŞKIRIR. (Gerçek bir bilgidir) ~ Chaeyoung, anne ve babasını trafik kazasında kaybettiğini sanıyordur. Ailesini kaybedince ortada kalan Chaeyoung'a amcası sahip...