13

1.7K 135 93
                                    

Rose (Chaeyoung)

Kapıyı çalmadan içeri girmiştim. İkisi de şaşırmıştı. Yoora, arsız gibi bacaklarını sergileyerek masanın tam üzerine oturmuş vaziyetteydi. Yoongi'nin yanı başındaydı.

Bunu görünce kan beynime sıçramıştı. Hızla masaya yürüdüm ve onlar daha ne olduğunu anlayamadan Yoongi'nin elini tuttum ve yerinden kaldırdım.

Sonra önümde olan Yoora'ya, biraz daha yaklaştım ve elimi bacağına koydum. Onu bir ezik olarak görüyordum. Bacağına sesli bir şaplak atıp, okşadım. Canı yanmıştı ama kıpırdamıyordu.

"Yoongi, benim sevgilim. Lütfen, o aptal beyninle senaryolar kurup sevgilime sulanma. O, benim. Sense onun sadece çalışanısın. Bu yüzden yerini bil ve bir çalışanmışsın gibi davran. Okey?"

Sözlerim ona öyle bir koymuştu ki. Bunu hakketmişti. Yoongi'yi elinden çekerek, odadan çıkardım. Çalışanlar bizi görmüştü. Hiçbir şeye aldırmadan, Yoongi'yi oradan uzaklaştırmıştım.

Dışarı çıktığımızda, temiz hava iyi gelmişti. Zaferimi, temiz ve derin bir solukla kutladım. Yoongi, gülerek
"'Sevgilim' dedin. Hemde kaç kere. 'O benim' dedin. Yani beni kıskandın..." dedi ve tekrar mutlulukla gülmeye devam etti.

Bense sinirle ona bakarken, gülüşü kendini sıkıntıya bıraktı. İçimden 'lütfen bir yanlış anlaşılma olduğunu söylesin' diye geçiriyordum.

Sıkıntıyla nefes verip söze başladı.

"Fotoğraf, Yoora'nın birden çektiği bir şeydi. Hazır değildim bu yüzden yakaladı. Yoora, bana hafiften yanmış olabilir ama asıl sorun bu değil..."

Sözleriyle biraz olsun rahatlamıştım ama şu an da başka bir sorunun daha olduğunu söylüyordu. İşte bu yüzden yine sıkıntıya boğulmuştum.

Yutkundu ve derin nefes aldı.

"Bak Chae, senden bir şey gizlediğimi düşünüyorsun. Haklısın, bir şey var ama bunu sana anlatamam. Anlatırsam, gidersin. Bu yüzden, sabret... söz veriyorum sana bunu birgün açıklayacağım."


Benden önemli ve büyük bir şey gizliyor olmalıydı. Yoksa Yoongi, bu kadar sıkıntılı düşüncelere boğulmazdı. Anlayış göstermek istedim. Çünkü Yoongi gerçekten, bunu hakkediyordu. Onu öyle çok seviyordum ki. Bu yüzden üzerine gitmek istemedim.

"Peki Yoongi, gerçekleri açıklamanı bekleyeceğim."

Derin nefes aldım ve Yoongi'ye sarıldım. O da beni sarmalarken, "Seni çok seviyorum." dedi. Gülümsedim. "Bende seni çok seviyorum." diye karşılık verdim. Onunda gülümsediğini hissetmiştim.

Ayrıldığımızda huysuzca, "O fotoğrafın kaldırılmasını istiyorum. Ayrıca herkese benim sevgilim olduğunu söyle. Sahipsiz sanmasınlar..." dedim.

Kahkaha atarken, kolunu omzuma attı ve  şirkete doğru yürüdük. Girdiğimizde herkese, sevgili olduğumuzu söyledi ve mesai saatleri içinde dedikodu yapılmaması için çalışanları uyardı. Yoora, yine ağlayarak şirketten ayrıldığında ona hiçte üzülmemiştim...


🔗🔗🔗🔗🔗🔗🔗🔗🔗🔗🔗🔗

Boomslang, artık beni Yoongi kadar seviyordu. İyi anlaşıyorduk. Artık bakışlarından, bana ne demeye çalıştığını bile çözebiliyordum. Yoongi hala onu, bana öğretiyordu.

Bir hafta boyunca baya haşır neşir olabilmiştik. Yılan bile olsa, katil bile olsa, korkutucu bile olsa sevmiştim. Bu inanılmazdı...

Yine yılanla olan görüşmemiz bitmişti. Yatak odasına gidiyorduk. İkimizde yarı çıplaktık. Yoongi'nin üzerinde sadece pantolonu vardı, gerisi çıplak. Benimse üzerimde sadece Yoongi'nin t-shirt'ü vardı. Bacaklarım ve kalçam açıktaydı.


Ellerimle, sürekli t-shirt'ü çekiştirip kalçamı örtmeye çalışıyordum. Yatak odasına gelmiştik. Yoongi, hala kalçamı örtme çabalarımı farkedince gülümsedi. Utanmıştım...

Birden belimden, tutup beni kendine çekti. Başını boynuma gömerken, kalçamı örtmeye çalışan elimi tutup geri çekti ve kendi elini yerleştirdi.

Okşamaya başladığında titremiştim. Elini tutarak, "Yoongi..." dedim yalvarırcasına. Bir süre ses çıkarmadı.
Sonra tatlı mırıltısıyla,

"Engel olmasan olmaz mı? Sana ihtiyacım var. Biraz dişini sıkıp, izin versen? Hı?"


Neden 'hayır' diyemeyeceğim bir masumlukta yapıyor ki bunu. Bu aralar bana hep böyle davranıyor. Dokunmadan önce izin alıyor ve beni hiç korkutmuyor. Bu daha hoşuma gidiyor. Olması gereken bu çünkü. Canımı acıtmadan yapması çok daha iyi ama...utanıyorum işte bu benim suçum mu?


İki elimide ensesine götürüp, okşadım.

"Başka bir zaman yapsan olmaz mı? Çok utanıyorum Yoongi, lütfen."

"Olmaz Chae. Bunu, bugün istiyorum. Dayan..."


Kalçamı avuçladığında, inlemiştim. Sıkıyordu çünkü ve bu inlememe sebep oluyordu. Elini kalçamdan çekmeden, kafasını boynumdan çıkardı. Yalvaran gözlerime baktı ama yine de vazgeçmedi.

Bakışları dudaklarımı bulduğunda, ne yapacağını anlamıştım. Nazikçe yapışıp, üst dudağımı emmekle başladı. Uzunca dudaklarımı emdi ve bir süreliğine geri çekilip soluklandı.

Sonra tekrar yapışıp, bu sefer ağzımın içine dilini soktu. Dilimle oynamaya başladı ve beni iyice köşeye sıkıştırdı. Karşılık vermemek çok zordu. Sonunda yenik düşüp, ona ayak uydurmuştum.

Karşılık vermeye başlamamla, kalçamdaki eli daha çok hızlandı. Bacaklarıma da çıkarıyordu elini ve ben utançtan yanıyordum. Kızardığımı hissedebiliyordum.

Tekrar dudaklarımdan ayrıldı ve başını yine boynuma soktu. Bu sefer boynumu emmeye başladığında, çok gıdıklanıyordum. Sürekli kendimi yavaşça geriye atıyordum. İnatla başını çekmiyordu.

"Yoongi, ne olur yeter. Yapma..."

Durmuştu. Son olarak boynumu öptü ve kafasını çıkardı. Kalçamda ki eliniyse hala çekmemişti. Gözlerini kapatıp, alnını alnıma dayadı.

Nefesim yüzüne değiyordu ve o bununla mest oluyordu. Eli bacağımdayken, bir an için kadınlığıma gitti. Gözlerini açtı.

"Eninde sonunda, benim olucaksın. İstediğin kadar bundan kaç ama kurtulamazsın. Birgün en derininde olacağım..."



💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮

BOOMSLANG // YoonRoseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin