21 {Gitme}

1.5K 110 29
                                        

Rose (Chaeyoung)

"Ailenin ölümüyle hiçbir ilgim yok, saçmalıyorsun Chaeyoung!" diye tısladı. Bileklerimi sıkmaya başlamıştı ama geri adım atmayacaktım.

Konuşmaya başladığımda, ağladığımı yeni farketmiştim. "Yoksa sen mi-" devamını getiremeden ağzımı kapattı. Hâlâ terlerken, "Hayır hayır hayır!" dedi.

Neden inanmak içimden gelmiyordu. Dumura uğramıştım. Sertçe çırpındım ve onu ittim. İlk defa onun karşısında, kendimi çok güçlü hissediyordum.

"Bana gerçekleri söyle Yoongi! Hemen!" diye emrettim. Anne ve babamın yokluğu bana güç veriyordu. Acıdan güç alıyordum.

Babam öyle derdi; Acı, beni inşa ettin. Beni sen yarattın...

Şimdi Yoongi korkuyordu. Bense öfkeden titriyordum. Resmen onunla rollerimizi değiş tokuş etmiş gibiydik.

Kendini toparladı. Saçlarını karıştırdı ve eski sinirli hâlini aldı. Gözlerimi delercesine bakarken, "Anne ve babana elimi bile sürmedim. Onları ben öldürmedim. Bana inanmak zorundasın Chaeyoung. Gerçekten, ben yapmadım..." dedi.

Sarı saçlarımı geriye attım ve "Otopsi istiyorum." dedim. Onun sözünü beklemeden devam ettim. "Ama sen karışmayacaksın. Parasını kendi maaşımla ödeyeceğim ve otopsi için Adli Tıp Merkezini'de ben bulacağım. Anladın mı Yoongi? Sen karışmayacaksın! Ayrıca bir süre de uzak kalsak iyi olur..." dedim.

İlk önce şaşırdı ama sonra çok öfkelendi. "Nasıl uzak? Otopsi?" dedikten sonra saçlarını çekti ve devam etti. "Bir, benden uzakta kalamazsın. Buna asla izin vermem. İki, otopsi için paran yetmez ki-otopsiyi polis kararıyla yaptırabilirsin- bu da ailenin mezardan çıkarılacakları anlamına gelir. Gerçekten Chaeyoung, o itin sözlerini neden ciddiye alıyorsun!"

Gülümsedim ve "Senden izin istemedim. Ailem, konusunda kimseye güvenmiyorum. Ayrıca senin küçümsediğin şey benim anne ve babam. Sözlerine dikkat et!" sonra gülümsememin yerini kızgın bir yüz ifadesi almıştı. Devam ettim;

"Polis'e gideceğim ve o otopsi yapılacak! Sende bir süre benden uzak kalıcaksın. Son sözüm bu ve bitti Yoongi. Otopsiden sonra belki sana tekrar güvenmeye başlarım ama bu süre zarfından yanıma yaklaşma."

Sözlerim onu iyice sinirlendiriyordu ama artık sinirlenmesi beni korkutmuyordu. Çünkü söz konusu benim yok olan çocukluğum ve aile saadetim. Ailemle olan mutluluğum sadece 17 yaşıma kadar sürmüştü...

"Gi-de-mez-sin! Bitti." dediğinde gülümsemiştim. Kararlı bir şekilde, "Giderim." dedim ve onu beklemeden kapıdan çıktım. Hızla kan gölüne dönmüş odama girdim ve çantamı alarak dışarıya uçtum.

Hâlâ kendi odasındaydı. Bana engel olamayacağını biliyordu. Chanyeol, Sehun ve Lisa arkamdan asansöre kadar gelmişlerdi. Chanyeol, "Nereye?" diye sordu.

"İşim var." diyerek başımdan savdım ama Lisa, "Her şeyi biliyoruz." dediğinde durmuştum. Lisa sıkıntıyla nefes verip etrafına baktı ve beni asansöre soktu. Chanyeol ve Sehun'da asansöre bindi. İçerde sadece biz vardık.

Asansörü durdular ve Lisa, "Her şeyi duyduk. Biz de geliyoruz." dediğinde hâlâ ağzım açıktı. Sehun, "Boşuna Bay Min'in odasına dinleme cihazı takmadım." dediğinde sinirle ona vurdum.

Daha önce o odada Yoongi'yle neler konuşmuştum ben. Nasıl yapar böyle bir şeyi?! Sinirle, "Bu özel bir konuydu. Nasıl dinlersiniz! Hem Yoongi öğrenirse, kovulursunuz. Siz delirdiniz mi?" diye çıkıştım.

Lisa şirinlik yaparak, "Seni yalnız bırakmak istemiyoruz..." dediğinde ofladım. Chanyeol, "Sen bize güvenmiyor musun? Seni sevdiğimiz için yanında durmak istiyoruz. Kovulma pahasına..." dediğinde gözlerim dolmuştu.

Güldüm ve "Salaksınız." diyerek sarıldım. Herbirine teker teker sarılırken, teşekkür etmiştim. Sehun, "Neyse..." diyip durdurduğu asansörü tekrar çalıştırdı.

Chanyeol, "Benim abim polis amiri, şanslıyız..." dediğinde ağzım kulaklarımdaydı. Bu o kadar iyiydi ki. Buruk bir gülümsemeyle, "Gerçekten mi?" diye sorduğumda mutlulukla başını salladı.

Lisa'nın da gözleri doluydu. Sehun bana, benim için üzülür gibi bakıyordu. Chanyeol'da bana bakarak buruk gülümsemeler sunuyordu. Benim için üzülüyorlardı...

Asansörden çıktığımızda, zemin kattaydık. Lisa, "Peki nerde kalacaksın?" diye sorduğunda umutsuzca başımı 'bilmiyorum' anlamında salladım.

Lisa tam "Bende-" diyecekken Sehun sözünü kesti, "Bay Min onu senden kolayca alabilir. Öyle bir yer olmalı ki, Bay Min bile seni ordan alamamalı..." dediğinde hepimiz ona hak vermiştik.

Umutsuzca, "Öyle bir yer yok." dediğimde Bay Kim'i görmüştüm. Kolunu Chanyeol'un omzuna attığında, ikisi de memnun görünüyordu. Galiba tanışıklardı ve iyi anlaşıyorlardı.

Bay Kim, "Yoongi geldiğinde seni ona vermeyecek tek kişi benim." dediğinde sinirle durdum. Ben durunca onlarda durdu. Öfkeyle, "Durumu bilmeyen kim kaldı?" diye sordum.

Lisa, "Merak etme, Kai'de bizden. Buradakilerden başka kimse bilmiyor. Hem Kai'nin kolu uzun, bize çok yardımı dokunur..." dediğinde tekrar duraksadım.

Üzgünce, "Olmaz, en iyisi tek başıma halletmek. Hepiniz sağolun ama bunu tek yapsam, daha iyi olacak..." dedim ve onlar dururken, ben adımlarımı sürdürdüm.

Birden Sehun, kolunu omuzuma attı ve "Salak olma, biz senin dostunuz. Biz varken yalnız bir şey yapman yasak. Tek başına çikolata bile yiyemezsin Chaeyoung. O çikolatayı bizimde yememiz gerekir. Yani uzatmadan totalde düşünürsek, biz olmadan asla bir şey halledemezsin." dedi.

O kadar tatlıydı ki, gülümsemeden edememiştim. Bay Kim'de, "Artık bu grupta ben de olduğuma göre, birlikte hallediyoruz." dediğinde ona döndüm.

İmayla, "Yoongi'nin dostusun. Sana güvenmiyorum." dedim. Aslında ima bile değildi. Açıkça belirtmiştim. Kim Jongin güldü. Hâlâ gülümserken, "Doğru, hâlâ Yoongi'nin dostuyum. Zaten onun dostu olduğum için sana yardım edeceğim." dedi.

Başımı iki yana sallayarak, "Hiçbir şey anlamadım." dedim. Gülümsemesinin yerini normal bir yüz ifadesi aldı. Derin bir nefes verdi ve "Yoongi'nin o sürüngenden kurtulması gerek. O sinsi sürüngen yüzünden sürekli başı belaya giriyor..." dedi.

Yılandan bahsettiğini anlıyordum. Bay Kim'le konuşucak çok şey vardı ama şimdilik kısa kesmeliydik çünkü arkadaşlarımın henüz Boomslang'tan haberi yoktu. Ona anlıyormuşçasına bakışlar atarken, diğerleri anlamadığı için aynı anda "Sürüngen?" diye sordular. Ben 'boşverin' anlamında elimi salladıktan sonra Bay Kim bana bakarak, "Bana Kai diyebilirsin." dediğinde gülümseyerek onu onayladım.


💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮💮

BOOMSLANG // YoonRoseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin