Portakal Çiçeğim🍊

1.7K 104 20
                                    

"Mecburdum"
3.Bölüm
Bir hafta geçmişti. Yıldız Kuzey'i görmemek için sabahın köründe evden çıkıyor, Kuzey'in evde olmadığını bildiği saatlerde eve geliyordu.
Sefer Kuzey'i süründürmek için ona iş teklif etmiş, Kuzeyde çaresizce bu teklifi kabul etmişti. Kabul ettikten bi kaç saat sonra da pişman olmuştu zaten ama başka çaresi yoktu. Bi kaç kere babasının yanına gitti, diz çöktü, af diledi, Şeref Mollaoğlu'nun ne öfkesi ne de inadı bitiyordu. Kuzey'i zerre sevmiyormuş gibi görünse de kızları hemen bağrına basmıştı. Emine'ye göre bu iyiye işaretti.
"Elbet seni de affedicek oğlum merak etme"
Demişti en son, tabi Kuzey'in aklında bu sıra sadece Yıldız vardı. Her gün daha da erken kalkıyordu, ama Yıldıza bi türlü yetişememişti, o da madem gündüz görmüyorum ben de gece görürüm diyip çatısına tırmanıyordu her gece, en sonunda canına tak etti.
Saat 06:00
Uyumamıştı bu gece camın kenarında usul usul bekliyordu Yıldızı
"Bu sefer benden kaçamıcaksın kırmızı kafa" dediği anda kapı açıldı. Yıldız çıkmıştı, yandan yandan Kuzey'in evine baktı bi süre sonra arabasına binip uzaklaştı. Hava yeni aydınlanıyordu.
"Nereye gidiyo ki bu saatte?"
"Of Yıldız of!"
Kuzey Yıldızın uzaklaştığını görünce hemen çıktı evden, arabasına bindi. Yıldızı takip etmeye başladı.
"Bakalım nereye gidiyorsun? Yada kime?"
Yarım saatlik yolculuğun sonunda Yıldız sahile gelmişti. Yıllar önce gövdesinde vakit geçirdikleri ağacın yanına gelmişti. Ağacı kesmişlerdi. Yıldız ağacın gövdesinden arta kalan kütüğe yaslandı eline bi kitap aldı, kitabın kalan son bi kaç sayfasını okumaya başladı.
"Şeker portakalı?"
Gözünden bi damla yaş süzülmüştü Kuzeyin eskiyi hatırladı. Yıllar önce bu ağacın altında Zeze'yi kıskandığını hatırladı, acı acı gülümsedi.
"Bi haftadır buraya geliyosun demek...benden kaçmaya çalışıyorsun, ama kaçarken anılara tosluyorsun be şeker portakalı"
Yıldızın kitabı bitene kadar Kuzey sessiz sessiz izledi. Yıldız kitabı bitirdi, kapağına bi öpücük kondurdu sonra da ağacın üstüne bıraktı. Sessizce yaklaştı Kuzey
"Ağaca n'oldu?"
Arkasından gelen sesle irkilmişti Yıldız, döndü, baştan aşağı Kuzey'i süzdü. Sonra cevap verdi
"Solmuştu, kestiler"
Yıldızın sesi içindeki yangına rağmen çok soğuk çıkmıştı. Kuzeyin burada olmaması gerekiyordu hiç değilse buraya gelmemeliydi.
Kuzey başta bir şey diyemedi. Bi kaç kez ağzını açtı bişey diyecek gibi oldu sonra sustu, en sonunda zar zor kelimeler döküldü dudaklarının arasından. Yıldızın aksine onun sesi yerin yedi kat dibin geliyormuş gibi çaresizdi.
"Özür dilerim"
çantasından çıkardığı,kalemi,telefonu ve kulaklığı geri koydu. Kalktı üstündeki tozu toprağı silkeledi. Bi kaç adım attı, durdu, Kafasını Kuzeye çevirdi.
"Solduktan sonra bi kıymeti yok ama.."
Önüne dönüp yürümeye başlamıştı ta ki boynunda bi nefes hissedene kadar, Kuzey arkasından gelip sarılmıştı. Kafasını sevdiği kadının omzuna gömdü. Portakal çiçeğiyle yasemin kokusunu içine çekti.Sağ eliyle Yıldızın kalbini tutuyo, sol eliyle Yıldızın yanağını tutup yüzünü ona doğru çeviriyordu. Kulağına eğilip fısıldadı.
"Özür dilerim"
"Dedim ya bi önemi kalmadı artık bak kesildi. Artık ne o ağaç var ne de portakal kokusu"
İkisi de gözlerinden akan yaşlara mani olamadı. Kuzey baş parmağıyla Yıldızın yanağındaki yaşları sildi. Omzuna küçük bi öpücük kondurdu. Dudakları buzdanmış gibi Yıldızın içi titredi o minicik buse yüzünden
"Ben yine ona çicekler açtırırım"
"O bi daha senin toprağında açmaz Kuzey, iyi gelmiyorsun ona"
Yıldız Kuzeyin kollarından kurtuldu.
"Belki başka bi zaman başka bi toprakta can bulur. Ama sende kök salmaz artık"
"Yapamaz ki o başkasında, yaşayamaz...sevemez"
"Belki de artık sadece sevilmek istiyordur."
Yıldız Kuzey'in cevabını beklemeden apar topar arabasına gitti. Kuzey peşinden gidemeyecek kadar yorgundu. Ağacın dibine oturdu. Yıldızın kütüğün üstüne bıraktığı kitaba baktı. Onun kitabıydı yıllar önce Yıldızın ondan alıp okuduğu kitaptı. Sararmış sayfalarını inceledi bi süre, çoğu yerinde göz yaşı vardı. Yıldızın göz yaşları, her damlayı tek tek öptü çizdiği satırları parmağıyla okşadı. Sanki Yıldızın kokusu varmış gibi kokladı kitabı dakikalarca
"Affettiricem sana kendimi şeker portakalım, bi yolunu bulucam"
Onu hala sevip sevmediğini anlamak için elini kalbinin üstüne koymuştu, Yıldızın kalbi aynı atıyordu. Yıllar önce nasıl yerinden dışarı fırlayacak gibi atıyorsa hala aynı atıyordu. Kendi kendine gülmeye başladı.
"Hala seviyorsun be Yıldızım, hala Kuzey'i gösteriyo pusulan"
Mandıra
Yıldız bi hışımla arabadan indi. Şükrüyle Esmanın yanına geldi.
"Abla iyimisin?"
"DEĞİLİM ESMA İYİ FİLAN DEĞİLİM"
"O Guzey mi canını sıktı ablam" diye sordu Şükrü, hiç sevmiyordu ne Kuzeyi ne de kızlarını, düşman piyadesi olarak görüyordu hepsini
"Boşverin ee naptınız siz nasıl gidiyo işler?"
"İyi gidiyo bi kaç bidonluk peynir kaldı akşama bitiririm"
"tamam getir bidonları beraber basalım içine"
"Abla ben yapardım"
"Getir ula zaten canım burnumda az hıncımı alam"
Mandıranın önüne bi araba yaklaştı gelen Güneydi. İnip yanlarına geldi, Şükrünün aksine Esma da Güneyi sevmiyordu.
"Ooo mandıra güzeli, yine kim kızdırdı seni"
"Gü..Güney?"
Yıldız bi an parmağına baktı. Yüzüğü çıkarmış eve koymuştu. Ne diyecekti şimdi, Kuzey görmesin diye çıkardım sonra da hiç aklıma gelmedi mi? E bu niye bu kadar rahattı Kuzey'in geldiğini bilmiyor muydu yoksa?
"Niye bu kadar şaşırdın Yıldız? Alt tarafı bi kaç günlüğüne Giresundaydım"
"S..sen Giresunda mıydın?"
Doğru ya bi haftadır onu da görmemişti. Kuzey bende akıl mı bıraktı Diye geçirdi içinden, Güney ne kadar çaktırmamaya çalışsa da bozulmuştu. Gözleri Yıldızın parmağına kaydı, yüzük yoktu. Belki de kararını vermiş çıkarmıştı yüzüğü, sormak istedi. Esma ve Şükrüden uzaklaşmaları gerekiyordu ama
"Yıldız bi şey konuşabilirmiyiz?.....özel"
"Ta tabi konuşalım"
İkili arabaların kenarına gelmişti.
"Kararını verdin mi?"
"Ha hayır daha vermedim. Bi kaç gün daha-"
"Beklemekle alakası yok yüzüğü göremeyince dedim belki...ya yani kabul etmedin mi diye merak ettim"
"Haa..şey ya sa sabah bulaşık yıkarken çıkarmıştım...unutmuşum"
Heh tam oldu Yıldız bi yalanın eksikti zaten
"Tamam o zaman ben bi limana gideyim"
"Tamam....Güney?"
"Efendim canım"
Söyleyip söylememek arasında kararsız kalmıştı. Yüzüğü ondan dolayı takmadığını anlardı. Biraz düşündü sonra söylememe kararı aldı.
"Kolay gelsin" dedi. Ona çok gereksiz gelmişti ama Güney'in hoşuna gittiği sırıtışından belliydi.
"Saol yarın uğrarım yaylaya"
Ula yoksa ben buna umut mu verdim şimdi dedi içinden bi ses He Yıldız adamın yüzüğü sende sen hala acaba umut mu verdim diyosun
"O da doğru"
Güneyin gitmesiyle beraber Kuzey gelmişti.
"Ne doğru? Sen bu sıralar sürekli kendinle konuşuyon Yıldız... pek hayra alamet değil benden söylemesi"
"Saane ula sen niye istemediğim ot gibi burnumun dibinde bitiyon sürekli.. takip mi ediyon beni?"
"Eveet"
Dedi neşeyle çok iyi bir şey yapıyormuş gibi
Yıldız bu cevabı beklemiyordu.
"Hem..hem senin işin gücün yokmu?"
"Var duymadın mı Sefer beni işe aldı dayanamadı biliyosun çok sever beni"
Dedi kendinden emin bir şekilde
"Ha ha ha abim seni işe aldıysa anca süründürmek için almıştır canım kendine pay çıkarma?"
Kuzey koskoca cümle de sadece canım kelimesine takılmıştı.
"Ca canım mı?"
Yıldız başta fark etmemişti. Sonra sinirle
"Canın çıksın emi" diyip arkasını döndü. Mandıraya doğru yürümeye başladı.
"Çok üzülürsün ama" diye bağırdı peşinden Kuzey
"Kaç bakalım nereye kadar kaçıcaksın dağ keçisi"
Kuzey ev
Kuzey eve geldiğinde kızlar çoktan gelmişti. Gözlerini kısıp kızlara baktı
"Siz okula gitmedinizmi?"
"Gittik baba" dedi Gökçe masum masum bakarak
"E nasıl bu kadar erken geldiniz?"
"Kendilerine özel şöför tutmuşlar babacım"
"NEE!??"
"Of abla ya"
"Babacım şimdi şöyle oldu bizim okulda hatta bizim sınıfta bi minibüsçü var"
"Eee kızım?"
"Ya işte babacım yardım amaçlı ikimizi çıkarıyo yaylaya ne var ki bunda"
"Kızım bakın bura küçük yer İstanbul gibi değil laf çıkar söz çıkar"
Gökçe elini boşver dercesine sallandı.
"Amann baba ne olabilir ki?"
"Parmağına bi yüzük takarlar olacağı o"
"Hıh bizde senin gibi atar kaçarız"
"GÖKÇE!!"
"Aman ne var abla doğru değil mi tamam konuşmayalım dedik te ben içimde tutamıcam baba sen nasıl bi kızın hayalleriyle oynarsın?"
"Olaylar öyle göründüğü gibi değil" dedi Kuzey bıkkın bi sesle
"Nasıl o zaman? Milletten öğrenmeyelim baba senden öğrenelim"
"Tamam oturun anlatayım o zaman" dedi Kuzey Gökçenin dediği doğruydu köyde herkes farklı konuşuyordu. En azından babalarından duymaları lazımdı.
"Benim babamla Yıldızın babası çocukluk arkadaşı kardeş gibiler yani hala öyle mi bilmiyorum ama 20 yıl önce öylelerdi. Yıldız doğduğunda adını babam koymuş"
"Heeğğ Kuzeeyy Yıldız Kuzeyin Yıldızı" dedi Mine
"Bingo"
"Dur bi Mine e sonra noldu baba?"
"Anlatıyorum Gökçe sakin ol. Aynen Minenin dediği gibi benim adım Kuzey diye onun adı Yıldız oldu. O doğduğunda babalarımız birbirlerine söz vermişler bizi evlendirmek için, ben 18 yaşıma gelince babam beni karşısına aldı konuştu. Yıldızla evlenmem gerektiğini sözünün yerde kalmamasını filan işte"
"Sen karşı gelmedin mi?" Diye sordu Feride
"Başta olmaz dedim. Yıldız 14 yaşındaydı zaten küçücüktü sonra..."
Kızlar aynı anda
"Sonra?" Diye sordular.
"Sonra babam bana bişey söyledi. Benim o zamanlar pek farkında olmadığım ama doğru bişey"
Feride aklına gelen şeyi söyledi. Aşıktı babası Yıldıza şimdi olduğu gibi 20 yıl önce de aşıktı.
"Yıldıza aşık olduğun?"
"...."
"Ne neyse biz Yıldızla nişanlandık o da çok mutluydu ben de mutluydum kafam karışıktı ama mutluydum. Yine de mimarlık okumak istiyordum. O yüzden İstanbula okumaya geldim"
"Sonra anneme aşık oldun ve biz dünyaya geldik" dedi Gökçe tamam Kuzey Yıldızı hikayesini merak ediyordu ama annesinin yerini kimse alamazdı.
"Gökçe ben annene hiç bi zaman aşık olmadım kızım..tamam sevdim üç çocuğum oldu ama aşık olmadım"
"O zaman niye bıraktın Yıldızı?"
"Öyle gerekiyordu Feride"
Hepsinin aklına tek bi ihtimal geliyordu. Ama bu babalarını haklı çıkarıcak bi ihtimal değildi.
"Baba? Şeyyy yani mecbur kaldım derken annem bana mı hamileydi ondan mı evlendiniz?"
"Yo hayır kızım orası bana kalsın bu kadarını bilemeniz yeter şimdilik.."
Koltuktan kalktı masaya oturdu.
"Bu arada bizim Yıldızla aramızda bişey geçmedi kızlar dediğim gibi küçük yer olunca çok laf söz çıkıyor onlara aldırış etmeyin"
"Onu anladık zaten dad. Şimdi ki dedikodu da annemin işleri halledip yanımıza dönmesi zaten herkes onu konuşuyo"
Gökçe bunu Kuzey su içerken söylediği için, su Kuzeyin boğazına kaçmıştı. Öksürmeye başladı
"NE?!!"
"İşte annem dönücekmiş onlara göre bizde hiç sizin ayrıldığınızı söylemedik bütün köy annemin gelmesini bekliyo"
Kuzeyin gözleri Yıldızın evine kaydı. Feride bu durumdan rahatsız olmuştu. Güneyin Yıldıza evlenme teklifi ettiğini öğrenmesi lazımdı artık ama nasıl söyleyecek bilmiyordu.
Ertesi Gün
Kuzey limanda işlerini bitirip eve doğru gidiyordu.
"Ah ulan şu kadın bana baksaydı ne olurdu?"
Dedi önden ona doğru yürüyen üçlü gruptan biri zil zurna sarhoşlardı
"Oğlum onun manitası gelmiş artık ne sana bakar ne bana"
Dedi diğeri Kuzey sinirle soludu kimden bahsediyolardı bilmiyordu ama bi kadın hakkında böyle konuşmaları kanına dokundu.
Adamlardan biri Kuzeyi gördü.
"Oo baksana manitası da burdaymış soralım bakalım nasıl tavlamış hatunu belki bizde de işe yarar"
Kuzey söylenenlere kulak kabarttı. Bunlar Yıldızdan bahsediyolardı.
"NE DİYOSUN LAN SEN" diyip kafayı gömdü az önce konuşanın suratına, yanındaki gelip ona vurmaya çalışırken eğildi, adam sendelerken karnına bi yumruk atmıştı.
Diğerine de bi yumruk savurmuştu, ama üçü birden üzerine çullanınca pek karşılık veremedi daha sonra, yerde kanlar içinde kalınca etrafındakiler çoktan topuklamışlardı. Kalkmaya çalıştı biraz ama kalkamadı. Gözlerini kısıp etrafa bakarken bi arabanın farlarını görmüştü. Arabadan biri inip yanına geldi. Bi kadındı hatta Yıldızdı bu, Yıldızı görünce güldü Kuzey
"Yıldız?" Ama bu gülümseme dudağındaki patlağın daha da kanamasına yol açtı.
"KUZEY??"
"NOLDU SANA Kİ KİM YAPTI?"
"Ihh iyi iyiyim ben bi kaç serseriyle atıştık yok bişey"
"Bi kaç?"
"Yıldız şuan konuşacak durumda değilim fark ettiysen"
"Ta tamam tamam tutun bana eve götüreyim seni"
Yıldız sendeleyerek Kuzeyi arabasına taşıdı.
"Kızlar korkar Yıldız eve götürme"
"Tamam benim eve geçeriz üstünü başını temizledikten sonra eve gidersin"
Kuzey arabayı kullanan kadına hayran hayran baktı.
"Saol"
Yıldızın evine gelmişlerdi kızlara görünmeden hemen eve girdiler, Kuzey kendini sedirin üstüne bıraktı. Yıldız ilk yardım çantasını alıp yanına oturmuştu. Kuzeyin suratını görünce acı içinde yüzünü buruşturdu.
"Off Kuzey çok kötü gözüküyor"
Kaşı patlamıştı, burnundan kanlar akıyordu, dudağının kenarıda patlamıştı. Pansuman yapmaya başladı. Kaşındaki kanı temizledikten sonra küçük bi bant yapıştırmıştı. Burnundaki kan nihayet durunca pamukları çıkardı Kuzey Yıldız dudağını tentürdiyotla silerken canı acımıştı.
"Ah"
"Acıdımı?" Diyip üflemeye başladı Yıldız farkında olmadan yaklaşmıştı da Kuzey acısını unutuverdi bi anda gözlerini Yıldızın dudaklarına dikti.
Öpsem şimdi seni ne yapıcağını ne diyeceğini düşünmeden yapışsam dudaklarına
Yıldızın bi eli havada kalmıştı. Hala üflüyordu sonra gözleri Kuzeyin gözlerine kaydı. Dudaklarına bakıyordu.
Öpsen şimdi beni naparım karşılık verirmiyim sana aklımı susturup yada kalbimi susturup itermiyim seni?
Kuzey izin ister gibi Yıldızın gözlerine baktı
Bakmasan öyle kara kara
Yıldız boğazını temizleyip toparladı kendini
"Geçti mi?"
Kuzeyde geri çekilmişti.
"Şarkıda da dediği gibi dokundun yaralarıma çicekler açtı"
Yıldız dudağına da bi bant yapıştırdı. İlk yardım çantasını kaldırdı.
"Be ben gideyim artık" Yıldız yüzüne bakmadan cevapladı.
"Tamam git"
Kuzey durdu Yıldıza döndü
"Bu arada hala portakal kokuyor buralar"
Ertesi sabah
Yıldız Kuzeyin onu takip etmesinin ardından eski düzenine geri döndü ne yaparsa yapsın karşılaşıyorlardı zaten, tabi şuan aklında başka bir şey vardı. Dün gece camının önünde bi karartı görmüştü ve bi ses gelmişti bişey düşürmüştü o karartı çatısına gece rüya sansa da sabah pencerenin açık olduğunu görünce korktu. Pencereden çatıya çıktı, ipucunu bulmak için,
O sıra da Kuzey çıkmıştı evden Yıldıza karısının gelmeyeceğini en kısa zamanda da ondan boşanacağını söyleyecekti. Belki bişeyleri düzeltir umuduyla, ama Yıldızı çatıda görünce uçup gitti aklındakiler
"Heeey dağ keçisi ne işin var damda senin?"
Yıldız yerinden sıçradı, normalde olsa sorun değildi ama damda yeterince korkuyordu zaten yerinden sıçrayınca daha da korktu.
"OFF KUZEY NE BÖĞRÜYON"
"Ne bilim damdasın ya garip geldi hani"
Küüttt rüzgardan bi kapılıp bi açılan cam kapanmıştı.
"YA SÜREKLİ HE ŞEYİ MAHVETMEK ZORUNDAMISIN SEN?"
"Naptım gene ya?"
"Rüzgardan cam kapandı nasıl inicen şimdi ben?"
"E gireyim içeri açarım camı?"
"Giremezsin ki kapı kilitli" dedi Yıldız içinden kendine saydırırken
"Çok merak ediyorum Yıldız ne işin var orda?"
"Guş govalıyom"
"İyi govala gidiyom ben"
Dedi arkasını döndü Yıldıza
"Ku Kuzey?"
"Yı Yıldız?" Diyip gülmeye başlamıştı.
"Kırayım kapıyı istersen"
"HAYIR!!"
"İyi atla tutarım ben seni"
"Ya tutamazsan?"
"Atla dedim Yıldız güvenmiyor musun bana?"
Yıldız şaşkın şaşkın Kuzeye baktı. Elini çenesine koyup düşünüyormuş gibi yaptı
"Dur bi düşüneyim"
"HAYIRR!!"
"İyi kal orda o zaman.."
Evine döndü biraz yürüyüp durdu. Sonra geri döndü.
"Yıldız saçmalama atla hadi söz tutucam"
"Off off denize düşen yılana sarılır diye boşa dememişler"
Kuzey elini kulağına koyup Yıldıza bağırdı
"DUYAMADIM Bİ ŞEY Mİ DEDİN DAMDAKİ"
"YOK DEMEDİK Bİ ŞEY"
"Atlıyom bak"
"TAMAM ULA ATLA BİR İKİ-"
Kuzeyin Üç demesini beklemeden atlamıştı Yıldız Kuzeyle beraber yer düşmüşlerdi. Dudakları birbirine yapıştı ikisi de gözlerini kapattı. Yıldız hemen geri çekti kendini, kalkmaya çalışırken Kuzey belinden tutup kendine çekti diğer eliyle de yanağını tutuyordu. Küçük bi öpücük kondurdu dudağına, geri çekildi.
"Yıldız sana söylemem gereken bir şey var—"
Kuzeyin cümlesi araba sesiyle kesildi. Güney gelmişti. Yıldızı Kuzeyin üstünde görünce seslendi.
"Yıldız??"
Güneyi gören Yıldız bi hışımla Kuzeyin üstünden kalktı. Kuzey ne olduğunu anlamamıştı, Yıldız niye bu kadar tedirgin oldu ki alt tarafı Güney geldi diye düşündü.
O da yerden kalktı.
"Gü Güney sen ne ne zaman geldin?"
Güney kaşlarını çattı b Kuzeye bi Yıldıza bakıyordu.
"Şimdi"
"Kardeşim.. Uzun zaman oldu" dedi Kuzey her şeyden habersiz Güneye sarılırken
"Ne zaman geldin?"
"Bi hafta oldu" dedi Kuzey Güney çok soğuk göründü gözüne İstanbula gittiğinde herkes ona cephe almıştı tabi ama Güney onun geri geldiğini biliyordu. O gün affetmişti kardeşini
"Feride söyledi bizim geldiğimiz gün sahilde birine evlenme teklifi etmişsin kim bu şanslı kadın?"
Güneyin gözleri Yıldızın üzerindeydi. Parmağında yine yüzük yoktu. Yıldız demek istedi ama diyemedi.
"Niye dondun kaldın la kabul etmedimi yoksa?" Dedi Kuzey mahcup bi şekilde
"He? Yo Yokk yok ondan değil be benim biraz işim var sonra konuşsak olurmu?"
"Olur olur tabi"
Güney arabasına binip uzaklaştı.
"Sence de biraz garip değilmiydi?" Diyerek Yıldıza döndü.
"Bi bilmem yoo garip değildi. Be ben Şükrüden yedek anahtarı alayım"
Yıldız mandıraya doğru giderken Kuzey kolundan tuttu.
"Yıldız?"
Nolur anlamış olma Kuzey nolur
"E efendim?"
"Bi daha üç demeden atlama"
"Ne? Ha ta tamam atlamam"
"Bi de bekle ayağına bi terlik vereyim çoraplarla mı gidiceksin? Kızlarla aynıdır numaran zaten"
"Saol" dedi acı acı gülümserken
Kuzeyde tebessüm etti, terlikleri getirdi. Aklında Yıldızı öptüğü an vardı, bir şey diyemedi. Bişeyler dönüyordu ama anlayamamıştı. Yıldız giderken o da eve geçti.
"Feride?"
Feride seslere uyanmış, her şeyi görmüştü. camda oturmuş babasını bekliyordu. Söyleyecekti artık
"Ba baba?"
"Ne zamandır ordasın sen?" Dedi Kuzey Yıldızı öptüğünü görmüş müydü acaba
"Güney abiyi görünce çıktım" dedi Feride babasını utandırmak istememişti.
"He iyi"
"Konuşamadınızmı?"
"Yok kayboldu hemen, müstakbel karısıyladır belki"
"Değil"
Şaşırmıştı Kuzey
"Ne demek değil? Hem sen tanıyor musun ki?"
"Sanırım tanıyorum baba hatta sende tanıyorsun"
"Allah Allah kimmiş?"
"....."
Feride söyleyip söylememek arasında kararsız kaldı ama artık babasının bilmesi gerekiyordu.
"Yıldız..."
3. Bölüm sonu
Parmaklarım koptu size upuzun bir bölüm bıraktım. Yorum ve oylarınızı bekliyorummm. Kuzeyin geçmişi yavaş yavaş aralanıyorrr

GÜZEŞTE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin