Yeni bir kitap yayınladım Larry bakabilirsinz güzel olr lwlsşwşf
Ve bu kitap nie bu kadar yavaş bende bilmiyorum umarım seneye biter amin.
°
°
°
°Mavi kazak giyip yeşil kazağıma attığım bakışları düğününde gelinin kardeşini kesen damatın bakışları olarak algılayabilirsiniz. Yinede siyah kask daha önemli, hem mavi de güzel. Louis'nin gözlerinin rengi sonuçta.
Belkide artık sürekli mavi giymeliyim, ah bir de pembenin yakıştığını söylemişti değil mi? Ya siyah? Sevgidiği şeyleri bir yere yazmam lazım.
Ama şuan aynayla bakışmakla meşgulüm.Topuz yaptığım saçlarıma, üzerimdeki kazağa, koyu yeşil botlarıma ve bir türlü beğenemediğim siyah dar pantolonuma bakmakla yani.
Kesinlikle pantolonu sevmedim.
Ama artık çıkmam lazımdı ve bununla uğraşamazdım o yüzden hızlı bir hareketle Louis'nin atkısını boynuma dolayıp bina cüppemi üzerime geçirdim. Normalde binamın atkısı da vardı ama şuan Louis'nin atkısına fazlasıyla kafayı bozmuş haldeyim. Atkıyı takmamla sanki ona sarılıyormuşum gibi hissediyodrum ve o tanımlanamaz mistik kokusu ciğerlerimi patlatırken zevk alıyordum. Cidden kafayı fena bozdum.
Ergenlik hoşlantı duygusunu bile zirveye taşıyor olsa gerek. Bunun başka bir açıklaması olamaz çünkü. Her saniye aklımda ve kalbimde kapladığı yer artıyordu ve bu bir yerden sonra beni kötü bir hale sokacak gibi hissediyorum.
Ama yinede onunla dolup taşmaya yakın olmak hoşuma gidiyor, saçma bir zevk alıyordum. Televizyon izlemek, kitap okumak veya müzik dinlemek hepsi onunla dolmuştu. İzlediğim şeye bakıp "Louis olsa o da böyle derdi" ya da "Kesin bu filmi severdi." tarzı cümleler kuruyordum, şarkı dinlerken onu düşünüyor okuduğum kitabın karakterlerini hep biz yapıyordum bunlar vaziyetimin sadece bir kısmıydı kafayı yemek üzere olduğuma bahse girerim.
Yahu altı üstü yaptığım London Almondlar için Harold yazıp sırıtan yüz komuştu ben yolun ortasında direğe çarparak yere düşmüştüm. Bu kafayı yemek değilde ne?
Neyse.
Sadece telefonumu alıp çıkarken telaştan kolileri devirecektim az kalsın ama hayır sorun yok. Babam son eşyaları da kolilerin içine koyunca evin her yeri sandık ve koli dolmuştu, ayak bağı olmamaları imkansızdı zaten. Ama ayak kırmak zorunda değillerdi ayağımı neye çarptıysam kırıldı sanırım.
Küfür ede ede alt kata indiğimde mutfak camından babamın bahçede Golden ve Snowflake'in kulübesini bozduğunu gördüm. Bir bardak su içip arkamı dönmüştüm ki Golden havlayarak cama partilerini geçirdiği için onlara dönmek mecburiyetinde kaldım.
"Harold gitmeden önce bir veda ettiğin için çok teşekkür ederim oğlum."
Mutfağın cam kapısının açılmasıyla Golden içeri girip etrafımda dönmeye başlamıştı ve babam da elindeki alet çantasını masaya bırakıp bana tiripli bir bakış atmıştı. Tanrım babam neden bu kadar kıskanç!
"Haber vermiştim ama. "
Golden beni desteklemeyen bir havlamayla şahsımı daha da sinir edince kollarımı bağlayıp daimi destekçim Snowflake'a bakındım. Bahçede yatıyor ve yattığı yerden beni destekliyordu, ne üşengeç bir taraftar..
"Her neyse geç kalmıyorsun bunu konuşmuştuk zaten, bir de kavga yok bunu da söylemiştim, başka bir sorun var mı bilmiyorum olumsuz şeylerden ve sinamada yavşayan kızlardan uzak dur."
Pekala...ona kızlardan zaten fazlasıyla uzak olduğumu biran önce söylemem lazım.
Ama şuan değil tabii. Onu onaylayıp sırtıma bir tane geçirmesine oflayarak evden çıktım. Bahçe kapısına gidene kadar ise Louis geldiğine dair bir şeyler yazmıştı bile ve kapıya çıktığımda filmi tek abartan ben olmadığım için mutluydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rebel / Larry Stylinson
FanfictionErgenler acımasızdır. Aileler anlayışsız. Harry Styles annesiyle olan kavgası yüzünden babasının yanına Doncaster'e gönderilir. Ve babasının sandığının aksi olan yönlerini keşfederek çok daha farklı bir hayata başlar. Buna okul hayatı da dahildir...