Çilekli Sütlerinizi aldınz inşKelime özellikle mantık hataları falan olursa da biliyorsunuz dimi napçanızı 🙈🙉🙊
°
°
°
°"Harry!"
Zayn'e uyup sekiz saat boyunca bir yük vagonunda sallana sallana yolculuk etmiş şehri uzakta gördüğüm an ise aklıma ilk Niall'ın yanına gitmek gelmişti. Bu beklendikti, onun sarı kafasına yakın olduğum sürece ilk olarak başka bir yere gidemezdim. Bu yüzden Zayn'den beni ona götürmesini istedim.
Ve evet şimdi karşısındaydım.
"Niall?"
Kapının önündeydik, Niall yine tüm yazı aynı atlet ve sarı şortla geçirmiş olmalı ki üzerinde onlar vardı. Yüzündeki şok ifadesi görülmeye değerdi. Bense onun en son gördüğü ben değildim. Omzum düşmüştü ve saçlarımı kesmiştim üstelik kolum kırıktı.
Pek konuşmadık, Niall mavi gözlerini hızla kırpıştırdıktan sonra yüzündeki şaşkınlık kocaman bir gülümsemeye dönüştü. Ve omzumdan sıkıca tutup beni içeri çektiğinde onun bana dokunmasıyla yüzümdeki maske de bu anı bekler gibi düştü. Kaslarımdaki tutukluk yok olmuştu. Hiç yadırgamadım. İçten içe bunu bekler gibiydim.
Fazlasıyla gereksiz bir yükten kurtulmuşçasına birden dikleştim. Gülümsedim, hatta kahkaha attım. İkimiz de kapı eşiğinde zıplaya zıplaya sarılıyorduk şimdi. Sesimiz evde ve bahçede duyuluyor, etraftaki bir iki bahçıvan bize aval aval bakıyordu.
"Geleceğini biliyordum!"
Güldüm. İlacı bırakalı belli bir süre oluyordu ama kurtulmam bu kadar kolay olamazdı değil mi? Bunun Niall'ın sonsuz enerji saçan gözleriyle bir ilgisi olmalı.
Resmen elektrik çarpmışa dönmüştüm ama sanki hiçbir şey olmamış gibi gülüyorum. Saçma bir şekilde yüzümde bunu uzun zamandır yapmadığıma dair bir işaret de yoktu. Zaman yolcuğu yapmış gibiydim.
Sırtına sert olamayacak şekilde bir iki tane vurdum, üzerime yüklediği için kendisinin ayakları yarı havadaydı.
"Beni özledin mi?"
Üzerime eğilmeyi kesip yüz yüze gelceğimiz kadar aramıza mesafe koyarken kafasını evet anlamında hızlı hızlı salladı. Gözlerini kocaman açmıştı ve mutlu olduğunu tüm bedeniyle ortaya koyuyordu.
"Sensiz hayat çok zordu Harold."
Bana kızar sanmıştım. Hatta aramız bozulur diye düşünmüştüm ama o sadece bana zaman vermiş geri döneceğim anı beklemişti.
Sarılmayı ilginç bir şekilde düşmeden kesip ele ele tutuşarak içeri girdik. Kapıyı arkadan ayağıyla kapatmasıyla evden kaçtığımı daha net hissettim. Huh bu beni germek yerine heyecanlandırıyor. Kendimi köküne kadar asi hissediyorum.
"Babanla aran düzeldi yani ha?"
Gözlerimi kaçırdım bedenimde tarifsiz bir karıncalanma vardı sürekli hareket etmek istiyordum ama açlıktan ölüyor olduğum için mutfağa girmemizi asla sorgulamadım.
On kişilik büyük masaya oturduk, sarışın dolapta ne kadar tatlı varsa masaya diziyordu ve gözlerimin arkasında beynimde bir şeyler patlıyordu.
"Yemek hazır olana kadar seni tutarlar ha?"
Sırıtarak gözlerime baktı ama ben ağzım bir karış açık elindeki kutuya ve içindeki Petit four'e bakıyordum.
Onları görmeyeli ne kadar oluyor?
"Evde her daim varlar, dedim ya geleceğini biliyordum diye."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rebel / Larry Stylinson
FanficErgenler acımasızdır. Aileler anlayışsız. Harry Styles annesiyle olan kavgası yüzünden babasının yanına Doncaster'e gönderilir. Ve babasının sandığının aksi olan yönlerini keşfederek çok daha farklı bir hayata başlar. Buna okul hayatı da dahildir...