“Neden içmiyorsun, yoksa en son içtiğinde başına gelenlere olan korkun hâlâ geçmedi mi?”
Masada ki yersiz gerginliği Kutan’ın doğum gününü kutlamaya gelen çocuk bozdu. Daha büyük bir gerginliğe neden olduğunu cümle tamamlandığında fark etmiştim. Ne saçma bir varsayımdı bu böyle, nasıl sığ bir kafa yapısındaydı?
Sesindeki alay beni bile rahatsız etmişti. Sanırım hedefi de Fico idi, yanlış kapıya çarpmıştı.
Tüm dikkatimi onlara doğru verdim, Fico elini yavaşça içkilerin yığıldığı masaya doğru uzatıp yarısına kadar dolu bir kadehi alıp, dikledi. Saniyeler sonrada bardağın dibini görmüştü. Sonra o açık mavi-gri gözlerini sinsilikle kısıp onu eleştiren çocuğa baktı.“Kötü şeylerden uzak durmak için illa başıma gelen haltlardan ders çıkarmam gerekmez. İnsan, iradesiyle bir noktada doğru yada yanlışı ayırt edebilir.”
Gülümsedim. Aralarından hiç kimse ve hiçbir şeyi özlemediğimi düşünüyordum ama yanılmış olabileceğimi fark ettim.
Fico’nun ‘hayat derslerini’ özlemiştim. Tüm bunlara odaklanmış dururken Kutan’ın da bana doğru eğildiğini sezmiştim.
“Sıkılmıyor musun değil mi?”
Başımı kaldırıp açık yeşile vuran ela gözlerine baktım. Çok değişmişti.. Gerçi kaç sene geçmişti aradan, dört yıl? Belki bir sene aşağı ya da yukarı. Yüz hatları yerine oturmuştu.
Savaş ile çocukken olan kavganın eseri, burun kırığının yamukluğu yoktu artık.
‘Düzelttirmişti’ belli ki.
Kaşları daha belirginleşmiş ve sert bir görünüm kazanmıştı.
Kalın, soft pembe dudağının kenarı yeni bir kavganın izini taşıyordu, hafif kan bulaşmıştı yarasına ve bu onda güzel bir detay gibi duruyordu, sakalları hafif hafif çıkmaya başlamış ve sert, biçimli yüzüne daha fazla yaş katıyor gibiydi, kaşlarının sürekli çatık durmasının nedenini merak etmiştim.
Yapılı biri olmuştu artık, çelimsizliği geride bırakmasının nedenini de merak etmiştim.Ben dalmış, bunları düşünürken onu izlediğimi fark etmişti, hafiften dudağında ki yarayı ısırıp kanatmıştı bu sebeple.
Elimde olmadan sağ elimin, başparmağını hafifçe dudağına bastırıp, sildim.
Parmağımın ucu hafice ıslanmıştı, ama tahmin edilebilir olduğu için tepki vermedim.
Dudakları hafifçe aralanmış, gözlerinde parlayan bir ışık belirmiş, yüzü hafifçe bana doğru eğilmişti. Ne yaptığımı o an fark edip, elimi hemen geri çekmiştim.
Ama bu ürkekliğim onun hoşuna gitmişti. Ben geri çekilmesini beklerken o biraz daha yaklaşıyordu.
Ayağa kalkmayı planlarken kurtarıcım yanımda bitmiş ve neşeli kahkahası ile üzerime yığılmakta olan Kutan’ı son anda engellemişti. Başımı kaldırıp yüzüne baktım.Bir kızdı. İnce, küçük, hafiften çekik olan gözleri, gülünce daha da kısılıyor ve bu durum yüzüne ayrı bir hava katıyordu. Uzun, toplu bir buruna ve ince, biçimli dudaklara sahipti, sert keskin yüz hatları ve omzuna değen açık turuncu kızıla vuran saçları vardı. Açık kahve gözleri gülümseyince parlıyor ve bu ona samimi bir hava katıyordu. Narin bir vücudu vardı ve elbisesi üzerinde ahenkle süzülüyordu. İstemsizce, hem bir teşekkür hem de samimiyetine karşı bir nezaketle cevaptı gülüşüm.
“Gülfem.” İnce, kemikli ve uzun parmaklarını bana doğru uzattı.
“Gümüş.” Aynı kibarlıkla karşılık vererek sıcak elini sarmaladım.
“Mükemmel zamanlama.” Diyerek sitem etti Kutan. Gülfem’in ani çıkışından hiç memnun değildi ve bunu saklamaya gerek duymamıştı bense Gülfem’e minnettardım.
“Doğum gününü kutlamak için en uygun anı bekliyordum.” Dedikten sonra bana göz kırptı. Ne yani Kutan’dan mı hoşlanıyordu?
Hayır. Gözleri onu görürken renklenmiyordu. Tepkisiz kalıp, ona borçlanmanın da etkisi ile ruh halim hafiften bozulmuştu.
Ayağa kalkıp tuvaletlerin olduğu yere doğru ilerlerken bir sürü sarhoşu aşmam gerekmişti. Kapılara yaklaştığımda keskin bir koku burnumun ucunu sızlatmıştı. Ve küçük bir dejavu yaşayıp tekrar kendimi leş kokulu yere çok yakınken duvara yaslı bir halde bulmuştum ve karşımda ki Aria’dan başkası değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANŞİNEL
Teen FictionKarayip Yerlilerinin " Gölgesinde uyuyanın bir daha uyanmayacağına inandığı" tatlı Meyve Ağacı. Ama bir kusuru var.. Zehirli.. Dokunmanın, koklamanın, yaklaşmanın hatta ona çarpan su damlasına değmenin dahi günah sayıldığı ama etrafında olmanın büy...