Gösterinin birlikle canlandırmamız gereken kısmı son bulmuştu sanırım artık herkes tek başına dans edecekti. Başımı gururla kaldırdım, son kez gözlerimi onun üzerinde gezdirip önüme dönmeye karar verdim. Öyleyse eğer öyleydi. Uyacaktım aldığı karara..
Garsonun kadehime doldurduğu açık sarı-altın rengi şarabın camın içine hapsoluşunu izlerken dikkatimi kaybetmeyi hedefliyordum, irademi korumaya çalışsam da aklım hala camın ardında kalandaydı.“Afiyet olsun Efendim.” Adam yanımızdan ayrılırken bende derin bir nefes alıp Kartal’a çevirdim bakışlarımı.
Bu süre boyunca eline kadehini almış, geri yaslanmış ve beni izliyordu. Neleri fark etmiş olabilir diye düşünürken oluşan tedirginliğimi gizleme telaşına da düşmüştüm.“Nereden tanışıyorsunuz?” Ses tonu ondan beklenmeyecek kadar ciddi ve sorgulayıcıydı.
Hesap vermeye tabii ki niyetim yoktu ama öylece de seni ilgilendirmez diyemezdim. İyi bir şey düşünmeliydim ki hem iletişimimiz olduğunu doğrulasın hemde ciddi bir durum olmadığına ikna etsin.“Kaza geçirdiğimde arkadaşı ile o yardımcı oldular.” Kaşlarını çattı ama yalan olduğundan şüphe duyar bir ifade yoktu yüzünde.
“Tanımazdan gelmesine mi bozuldun o kadar?” Kurcalamaya devam mı edecekti sahiden? Gözlerimi devirip onunla aynı duruşu benimsedim.
“Evet.” Yüzümün aldığı şekli tahmin ettiğimden, inkar etmek pek akıllıca olmayacaktı. Kartlarını açmaya devam edecek gibi bir hali olması beni daha da hırslandırıyordu olan biten her şeye karşı.
“Neden?” 5n1k sorularının hepsinin hedefi olacağımı hissetsem de henüz hiddet belirtileri göstermemeye çalışıyordum.
“Sence?” Rahatlığı sinir bozucu olmaya devam ediyordu.
“Kartal, açıkça sor lütfen. Yemeğimi sorgu altında yemek istemiyorum.”
Ne soracağını biliyordum ama ondan duymak istemiştim. Kartal’ın önünde iki seçenek vardı. Ya sorma cesaretinde bulunup tepkimi çekmeye razı gelecekti ya da konuyu değiştirme çabası içine girecekti ki ikinci yol onun için en sağlıklı olanıydı. Gözlerine baktığımda gördüğüm o kararlılık geri adım atmayacağını anlamama yeterli olmuştu.“Takıldınız mı?” İstemsizce gülmeye başladım.
Etrafta ki garsonların bakışları beni bulsada derhal işlerine geri döndüler. Bense derin derin nefesler alarak kendimi sakinleştirmeye koyuldum.
Takıldınız mı? Merakından ölüyordu ama beni de karşısına almak istememişti. O yüzden yattınız mı demek yerine takıldınız mı diyerek cevap almayı ummuştu. Yatmış olsaydık bunun cevabını daha rahat bir şekilde verebilirdim sanırım.“Hayır, ‘takılmadık’ endişe etme.” Gözlerini devirdi.
“Endişe ‘ettiğim’ şey biri ile yatıp yatmaman değil, endişe ettiğim şey bunun o olması ihtimali.. Ha tabii endişe ediyor olsaydım.”
Yüzüm ki mağrur ifadeyle birlikte, ayakta tutmaya çalıştığım gardımın da yıkılmasına engel olamamıştım. Tek kaşımı kaldırıp bana hakaret eden suratına baktım.“Sen merak etme Kartal, eğer olurda biri ile ciddi bir ilişki yaşamaya başlarsam kuzeninin de gönlünü alırım.”
Yüzünde ki o zafer ifadesinin yerini yenilgiye teslim etmesiyle, bende yemeğime döndüm.“İzninle.” Diyerek kısa bir açıklama yapıp masadan kalktı ve lavaboların olduğu hole doğru ilerlemeye başladı, bende zorla çiğnediğim yemeğe ara verip, geri yaslandım.
Herkesin eylemlerime karşı olması canımı aşırı sıkıyordu, çocuk değildim ve yapacağım şeylerin bilincindeydim. O sırada dışarıya açılan kapılardan esen rüzgâr beni bulmuş ve saniyeler sonra karşıma birini savurmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANŞİNEL
Teen FictionKarayip Yerlilerinin " Gölgesinde uyuyanın bir daha uyanmayacağına inandığı" tatlı Meyve Ağacı. Ama bir kusuru var.. Zehirli.. Dokunmanın, koklamanın, yaklaşmanın hatta ona çarpan su damlasına değmenin dahi günah sayıldığı ama etrafında olmanın büy...