Otuz bir

16.4K 1.3K 5K
                                    

"Oh Rose... You're so sexy. Damn!"

"Fuck me John."

"Ahh ohh."

"Oo yeeeaah."

"Imyeah."

"You nasty."

"Ich will dich vom arsch ficken, ganze nacht, pausenlos."

"Faster John faster..."

"Rose..."

"John..."

"Rose..."

"John..."

"Take off your fucking socks."

"N'oluyor lan?" diye sorarak hislerime tercüman olan Charles'ın hemen arkasından salona girdim.

Can atılarak kumandayı kapıp televizyonu kapatırken, benim yüzüme ise hin dolu bir gülümseme yerleşmişti. "Porno mu izliyorsunuz?"

"Kumandaya elim çarpmış." dedi Can.

"Şifreli yalnız bu kanal, kumandaya 4 kez çarpıp geçerli rakam bulan o elle neler yapıyorsunuz kim bilir... Gerçek bir amcısınız, tebrik ederim."

Cevap vermedi ve Charles'la sırıtarak birbirimize baktık.

Hep birlikte L koltuğa geçip oturunca pahalı bir şekilde dizayn edilmiş salonu incelemeye koyuldum. Genelde yeni bir ortama girince insanlar kendini çekimser hissederdi ama içimde saçma bir rahatlık vardı o yüzden koltuğun köşesine kendi evimmiş gibi yayılmıştım. Charles da hemen fırsattan yararlanarak kıçımın dibine ilişip sırtını göğsüme yasladı.

"Gitsene oğlum ileri." dedim onu ayağımla ittirerek. "Daralıyorum ben."

"Kutsal götüme yer aç aşkım..."

"Senin kutsal götünü harcarım, beynine osurduğum!"

İlkokullu çocuklar gibi yer kavgası yaptığımızı gören Can "Azışmayın, bakın bir sürü yer var burda." diye ılımlı bir sesle araya girdi.

En son Charles'la aramıza yastık koyarak işi çözdük ve "Bu sınırı geçmeyeceksin." diye soğuk bir şekilde gözdağı verdim. Aramızdaki yastıktan duvara yaslanıp bana göz kırptı.

Mutsuzca gözlerimi Can'a diktim, ev sahibi oydu, sohbeti başlatan da o olmalıydı.

"Öncelikle ne içersiniz gençler?" dedi ikimize de gülümseyerek bakıp. "Viski, rom, köpeköldüren?"

"Bana shot, Çarlıs'a da meyve suyu." dedim.

"Ben de içmek istiyorum." diye mızmızlanarak itiraz etti.

"Ses kes aslanım, senin ayyaş hallerinle uğraşamam."

Can siparişlerimizi hazırlamak için mutfağa gitti. Onun yokluğunda Charles'la güreşip birbirimizi üç kez koltuktan düşürmemizden bahsetmeme gerek bile yok çünkü çocukluklarımıza yeterince tanık oldunuz.

Can geri geldiğinde elinde üç tane kristal bardak duruyordu, içinde vişne suyu olanını cici oğluna uzattı ve şerefe dercesine kendi içkisini kafaya dikti.

"Babanlar içmene izin verir mi?" diye sordu bana.

"Babamlar bir gün uyuşturucudan ölsem dönüp bakmaz." dedim. "Bak mesela saatlerdir evde yokum, hala farkına varmadılar. Eminim sikişiyorlardır."

"Baskıcı olmalarındansa ihmalkar olmaları senin işine gelmiyor mu? Her gencin hayalidir bu."

Neşesiz bir şekilde gülümsedim. Bu konuda söyleyecek çok şeyim vardı ama Can'ı ailevi meselere dahil edip özelimizi açmak istemiyordum.

yan rol • bxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin