Yirmi doqquz

17.4K 1.5K 4.2K
                                    

"HER KÖŞESİ CENNETİM EZİLİR YANAR İÇİM. BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİİİİM LAY LAY LAY LAY LAY LAY LAY LAY LA LA LAY LAAAY LA LA LAY LAY..."

Keyfim kaçmış bir halde babamların yanına geldiğimde müdür sinirden bıyıkları titreyerek onlara bakıyor, Anıl'la Anılcan babam da telefondan Memleketim şarkısı açmış bağıra bağıra söylüyorlardı.

"Lütfen şunu kapatır mısınız?" dedi müdür sıkılı dişler arasından.

"Niye? Rahatsız mı oldun keltoş? Hoop keline yumurta kırsam menemen olur. Sen kurban ol bizim taşşamıza be. Anılcan gel sen de katıl babiş."

"Baba ne yapıyorsunuz ya?" dedim moralim bombok bir halde. "Rahat bırakın şu adamı. İki dakika yalnız bırakayım dedim çarşı tribünlerine döndürmüşsünüz yine ortamı."

"BARİ SESİNİ KISIN ŞU LANET MÜZİĞİN!" diye böğürdü sabrı taşan müdür.

Anılcan babam bunun üzerine iyice gaza gelerek kocasına talimat verdi. "Aç lan şu gavura oyun havası aç."

Çocuk gibi davranan üç yetişkinin ortasında kalmıştım. Düşük omuzlar ve asık bir suratla Anıl babamın telefondan damat halayı açmasını izledim. Zavallı müdür ellerini kulaklarına kapatırken onu daire içine almış, etrafında akbaba gibi dönerek halay çekmeye başlamışlardı.

Arkadaşlar, hayatım boyunca nereye düştüm ben diye nadiren sorgularım ama nereye düştüm ben.

Ruhsuz bir yüzle başlarında dikilmiş, onları ayırmaya takatim olmadığı için önümdeki tuhaf görüntüyü izliyordum. İkisi omuz omuza vermiş halde hızlandırılmış bir şekilde halay çekerken "Bu ne kepazelik!" diye bağırmaya yeltendi müdür, ama onu da halay çemberine kattılar ve ben gözümün önünde İngiliz adamın mendil sallayışına şahit oldum.

Her şey çok seri bir şekilde olup bitmiş, ben de kendimi halaya dördüncü olmuş bir vaziyette bulmuştum. Kendimizi müziğe kaptırmış, omuz omuza önümüzdeki koridoru tavaf ettiğimiz sırada ilerden elinde bir iğne tepsisi taşımakta olan hemşire geldi. Başını kaldırdı ve dört adamın hastanede hunharca halay çektiğini gördü.

"Ne oluyor burda?!" diye çığlığı bastı elindeki tepsiyi düşürerek. "Ayin mi yapıyorsunuz?!"

Gel de açıkla.

Hanımefendiye durumu izah etmeye çalışan babamları koridorda bırakıp fırsattan istifade odama sıvıştım ve kapıyı kilitleyip bedenimi yatağa bıraktım. Kendimi oldukça iyi hissetsem de ne yazık ki yarına kadar burdaydım, babamlar eve gidecekti ama ben geceyi hastanede geçirecektim o yüzden oyalanmam gerekiyordu. Charles da uyuduğundan kime sarsam bilmiyordum. Ayrıca aklıma en sonki halleri geldikçe hepten keyfim kaçıyordu.

Artık emindim, bu çocuğun diğer herkesin bildiği ama sadece bana göstermediği bir yanı vardı ve bu gizem beni içine çektikçe belanın kucağına bilerek atlayacaktım.

Hasta falan da olsa bir sikişimiz var be...

Belki daha uyumamıştır düşüncesiyle Whatsapp'a girdim ve çevrimiçi olduğunu gördüm.

Anılcan: Sen çevrimiçi ben çevrimiçi

Anılcan: Niye yazmıyorsun canımın içi

Anılcan: Şaka maka iyi misin lan

On dördüncü: Niye iyi olmayayım ki

Anılcan: Sinir krizi geçirdin falan ya hani

On dördüncü: Sinir krizi mi geçirdim

Anılcan: Evet ağladın da

On dördüncü: Ağladım mı

yan rol • bxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin