Otuz yeddi

15.2K 1.1K 4.3K
                                    

Üç kulhuvallah bir elham okuyup sırra kadem basmalıydık, çünkü basbayağı ölü adam canlanmıştı.

Ya da belki de hiç ölmemişti. Hem de önce başına bir yıkım güllesi yedikten ve sonra da diri diri gömüldükten sonra...

Zombiydi pezevenk.

Charles'la birlikte motelin revirindeydik, az önceki motel sahibine çok benzeyen güler yüzlü bir hemşire Charles'ı sedyeye yatırıp yılanın panzehirini hazırlamaya başlarken ben de sinirden titreyen ellerimle bir yandan ona çemkiriyordum. "Sen bu adamın nabzını kontrol etmedin mi?"

"Etmiştim. Atmıyordu." dedi. "Ama belki de nefesini tutmuştur, ya da ölü taklidi yapıyordur. O kadar şeyden sonra ben de olsam benim de ölesim gelir."

Hiçbir işi doğru düzgün beceremiyorduk. Zaten ne düşünüyordum ki? 17 yaşında iki velet yetişkin bir adama karşı ne yapabilirdi? Bu kadar çabuk kurtulamayacağımızı tahmin etmeliydik, herif Deadpool gibiydi kopan uzvu tekrar çıkıyordu. Gusül abdesti mi aldın, GTA'da ölümsüzlük hilesi mi bastın abicim lütfen öl artık ya.

Yine de bir yanım dünyevi bir yükten arınmış gibiydi çünkü katil olmanın getirdiği vicdan azabından kurtulmuştuk. Bir taraftan bundan sonra başımıza gelebilecek sayısız felaketi düşünüyor, diğer taraftan duvara yaslanmış etrafı inceliyordum. Karşıdaki rafların üstünde nedense delikli bir süzgecin asılı durduğunu görünce rengim uçtu ve beni bir titreme aldı.

Bu halimi Charles da fark etmişti. "Efendim sizin tripofobiniz vardı değil mi?" Cevap vermeyince sırıtarak devam etmişti. "Siz şimdi ciddi ciddi bu cansız, kendi halinde takılıp topluma hiçbir zararı olmayan bir süzgeçten korkuyor musunuz?"

"Ya sus tüylerim diken diken oldu bak."

"Makarnayı nasıl süzüyorsunuz? Rendede nasıl kaşar doğruyorsunuz?"

"Gerçekten hayattan tek gayem rendede korkusuzca kaşar doğrayabilmekti benim."

"Gece aniden uyanıp o karanlığın içinde, yatağın yanında bu süzgeci bulsanız ne yapardınız? Süzgeçler odanızı istila etse? Süzgeç canavarı geliyor bööö."

"Bak sevgilim, şimdi yok yere günaha girmek ve üslubumu bozmak istemiyorum lakin nâzende evrende meftun bir kartal olup ananın amına süzülürüm senin."

"Çok edebi sövüyorsunuz bayılıyorum." deyip güldü. "Tamam tamam üstünüze gelmeyeceğim ama bir kere korktuğunuzu itiraf edin."

"Yo korkmuyorum. Midem bulandı biraz. Yoksa iki delikten ne korkacağım, altı üstü yuvarlak ve ürkütücü ve bir sürü var ve insanı transa sürükleyip çok uzun süre bakarsan sanki seni içine çekecek bir kara delik gibi onlarca küçük küçük ve gözümü alıyor ama-"

"Elinizi tutmamı ister misiniz?"

"Evet lütfen." dedim pes ederek.

Gülümseyip destek verircesine parmaklarını parmaklarıma geçirdi. Elinin ısısıyla gevşerken başımı başka yöne çevirip deliklere bakmamaya çalıştım. Dünyanın en absürüboktan fobisi.

Charles'ın üstünü sıyırıp antiserum iğnesini karnına hizalayan hemşire, kesinlikle kıpırdamaması için ona uyarı altyazısı geçiyordu. Eğer zehirlenme 3. derecedeyse intravenöz (?) sıvılar ya da diğer zımbırıklarla acil tedavi uygulanacakmış sanırım, pek de dinlemiyordum açıkçası. Bütün bunlar olduğu sırada ben de boş kalmamak için telefonumu çıkardım.

Anılcan: Baba para lazım

24 cm olan babam: Umarım bulursun oğlum

Anılcan: Baba önemli

yan rol • bxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin