Qırx

13.6K 1.1K 5.8K
                                    

Kendime orospuçocusavar taktıracağım.

Sesli nefes alışverişlerimi duyan annemin bakışları yavaşça hocadan bana dönerken, benimkine çok benzeyen bir yeşil tonuna sahip gözlerinde ilk defa şefkat kırışıklıkları görmüş ve kalbim göğüs kafesime dayıyor gibi hissetmiştim. Her şeye rağmen, ne yaparsa yapsın, sadece bir bakışıyla bütün zırhımı kırmamı sağlayabiliyordu. Aradan yıllar geçse de yerini asla dolduramazdım, çünkü o an anlamıştım ki anne çok başka bir şeydi.

Sanki kucaklayacakmış gibi bana doğru yürüdü ve aramızdaki mesafenin kapanmasını hayal aleminde gibi izledim. Elim ayağım uyuşmuş, dilim tutulmuştu ve hayatımda ilk defa ne diyeceğimi bilmiyordum.

Ama kollarını bana uzatınca hemen kendimi geri çektim. "Sen ne yüzle buraya gelebiliyorsun?"

Annemin gülümsemesi yüzünde dondu kaldı. İçim burkulurken bir gerçeği daha fark ettim, nasıl güldüğünü bile unutmuştum. "Bu bir veli toplantısı, ben de senin velinim."

Bu arada sınıf hocamız sanki bize çift bilinmeyenli bir denklem çözmeye çalışır gibi bakıyordu. "İki baba ve bir anne..." dedi algılamaya çalışır gibi.

"Nasıl göründüğünü biliyorum." dedi Anılcan babam hemen. "Ama yemin ederim üçlü yapmadık."

Annem ise gözlerini benden ayıramıyordu, yalnız da değildi çünkü ben de sanki son kez görüyormuşum gibi ezberliyordum yüzünü. "Ne kadar büyümüşsün... Yakışıklı bir genç çocuk olmuşsun."

"Sen hala aynısın ama." dedim esmer olmasına rağmen iğrenç bir platin sarısına boyattığı saçlarına bakarak. "Trabzonsporlu İbrahim Yattara'ya benziyorsun."

Anıl babam arkamda tıslar gibi güldüğünde annemin bakışları anında değişerek ona odaklanmıştı. Bir süre hor görürcesine süzdü babamı. "Emanet büyüdüğün ailenin huylarını almaya başlamışsın bile. Bu insan müsveddeleri asla gerçek ailen gibi olmayacak biliyorsun değil mi?"

Sinir yüklü bir sessizlik oldu. Sonra Anılcan babam "HANIIIM HANIM!" diye yükselip bizi sahiplenircesine arkasına aldı ve hemen önümüze geçip çatmaya çalıştığı kaşlarıyla anneme baktı. "Bunlar benim yavrularım!"

Anılcan babamın tatlı olmasına rağmen tehditkar görünmeye çalışan yüzüne baktım ve gülmemi zar zor bastırdım.

Öfkeli baba dehşet saçtı...

Annem ise yine onlar yokmuş gibi davranmaya devam ediyordu. Kısa süre sonra gözleri giydiğim tişörte çarpmıştı. "LGBT bayrağı mı o üstündeki?" dedi sesinde bariz bir tiksinmeyle. "O bayraktan nefret ediyorum."

"Bir de direğini dene, seversin belki." dedim.

"Gelirken gördüğüm şu müdürün oğlu olan beyaz saçlı çocuk... Sevgilin değil mi?" Ben cevap vermeyince devam etmişti. "İğrençsiniz. Kendi cinsiyetinden birine sevgilim diyebiliyorsun, gerçekten oğlum olmasaydın bu olay midemi bulandırırdı."

İçimde ona karşı filizlenen bütün özlem ve umutlar paramparça olurken gözlerime tırmanan yaşları geri göndermeye çalışıyordum. Sadece biraz daha beklemem gerekiyordu, o gittikten sonra odama kapanıp istediğim kadar gözyaşı dökebilirdim. Ne sanmıştım ki? Annem hep böyleydi. Yılların geçmesi hiçbir şeyi değiştirmezdi.

"Hanımefendi." Anıl babam sakince öne doğru bir adım attığında gözlerimi yumma isteğime zar zor karşı koymuştum. Tabii ki. İyi bile dayanmışlardı, babamlarla biyolojik annemin yüzleştiği bir ortam ancak bu kadar sakin kalabilirdi. Veli toplantısında veliler kavga çıkaracaktı. "Biz bu gidişle sizi sikeriz."

yan rol • bxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin