Daha ilk görüşte nefret ettiğim insan musibetine bakıyordum. O bizi henüz fark etmemişti, ama havlusunu ensesine bastırmak için bu tarafa döndüğünde gözlerindeki negatif sinyalleri almıştım. Erlik'in molozları bitmiş de yerkürenin üstünden gafil beşerler almaya çıkmış gibi bir halin var. Frenk alametleri ile yanıp tutuşan bir çift mahlukat görmüş gibisin. Gobi çölü gibi donuk suratınla kim bilir kafanda ne melunluklar dönüyor...
İçimden 'bu insansa biz neyiz' temalı cümleler geçirirken "E bir hoşgeldin diyelim bari." diyen Anılcan babama başımı hızla çevirip, lazer ışınlı bakışlarımla buharlaştırmak isteyerek baktım. Şu an Survivor'daki Sercan gibi İSTEMİYORUM İSTEMİYORUM diye bağırmak istiyordum. Ah Sercan, benim hüzünlü kelim... Kaderimiz nasıl da aynıydı.
İkimiz de yetim götü gibi açıkta kalmıştık.
Babama 'götünün sağ lobu olayım beni bununla sınama' türü yalvaran bakışlar fırlatırken, 'olmaz çocuğum yeni komşu o ayıp olur' şeklindeki bakışlarla karşılık veriyordu. Ben 'baba bak kendi kendimi döverim baba fritöze sokarım kafamı ne olur' der gibi bakıyordum, o ise 'yüzüne tükürsem bumerang gibi geri seker babacık, bir şey olmaz sana' diyordu adeta.
Sonunda bakışma oyununu kazanan o olmuştu.
Ruh halim yine tabut taşıyan abilerden hallice olduğundan, yüzümde acı çeken bir ifadeyle kollarımı Çarlıs'a sararak onu kendime çektim. Bu benim sahiplenen erkek tutuşumdu. O ise bir yandan sırtımı okşuyor, bir yandan beni teselli etmeye çalışıyordu.
"Annie bir şey olmayacak, kısa bir tanışma faslı, çok kısa sürecek. Biliyorum insani tanışmalar bir ayıyı ürkütebiliyor. Ama sadece hoşgeldin deyin, başarabilirsiniz."
Başımı kaldırıp yüzümü buruşturdum ve adama dönerek "Hoşt geldin." dedim.
"Onun adına özür dilerim." dedi Charles hemen toparlamaya girişerek. "Evcil ayım karnı açken biraz agresifleşir."
"Sorun değil, ergenlik işte. Tanışalım, Adım Josef."
"Kusacağım galiba."
Elimi karnıma bastırırken maruz kaldığım aşırı dozdan dolayı zehirlenmek üzereydim. Kıskançlık bende mide bulantısı ve baş dönmesi etkisi yaratıyordu. Şu an abarttığımın farkındaydım ama Charles'ın başka bir bireyle konuşması bile o kişinin yüzüne kezzap atma isteği uyandırıyordu. Sadece bana baksın, benimle ilgilensin istiyordum. Bir de yemek, içmek ve sıçmak gibi biyolojik faaliyetleri günün 2 saatine sıkıştırıp, geri kalan 22 saati full benimle geçirsin... Bence çok bir şey istemiyordum.
"Onun nesi var?" diye sordu Josef iti.
"Çok heyecanlandı sadece." dedi Charles. "İlk defa ünlü görüyor da."
"Biraz ketum biri galiba?"
"Yok sana sinir oldu ondan." dedi Oğuzhan Amca'nın sesi.
Anılcan babam yerinden zıplayarak göt cebine koyduğu telefonu çıkardı. "Gevşek, sen oradan bizi mi dinliyorsun?"
"Kapatmayı unuttun kanka." dedi Oğuzhan Amca.
"İki saattir götünle bakışıyoruz." dedi Bartu Amca da.
"Lan puştlar, ne arıyorsunuz götümün ardında!" deyip telefonu sinirle kapattı babam.
Bu sırada yürüyen sikspek abimiz, çimini biçmeye devam ederken kaknem gözlerini Charles'tan hiç ayırmıyordu. Umarım babasına galeriden bir fotoğraf gösterecekken babası telefonu elinden alıp diğer fotoğraflara bakardı. Umarım duş alırken biri mutfaktan musluğu açar, taşakları buz keserdi. Umarım Winx'te Tecna olur, asla kimse tarafından seçilmezdi. Umarım çüküne Thor'un çekici düşer, kimse onu kaldıramadığı için hayatı boyunca üreyemez ve nesli tamamen tükenirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yan rol • bxb
HumorKitap zaman dilimi olarak Adaş'ın 8 yıl sonrasında geçmekle beraber sureti umumiyede iptidaî fiatile behemehal ve mülâhazalarladır ki rasyonelleştirme gayeli ve münferiden ticarî hedefli bilûmum ahlaki değerleri tasrih etmemektedir kısaca içeride si...