Qırx beş

13.6K 1K 3.9K
                                    

ÇARLIS

"Çok affedersin ama ananın amıymış yani."

Annie'nin sesiyle başımı ona çevirirken, gözünü diktiği telefonda bir şeylerin ters gittiğini ve bu durumun kendisini rahatsız ettiğini anlayabilmiştim. Etrafımdaki insanları -yani Annie'yi- çok fazla gözlemlediğimden artık yüzündeki en ufak mimikten bile ne düşündüğünü çözümleyebiliyordum. Kendisi çoğunlukla Devlet Bahçeli gibi Allah'a emanet konuşurdu, ama ben söylediklerini Annieslate'imi açmadan da ayırt edebilirdim. Ah, benim belalı petibörüm, gotten çikolatam, adımızı göklere yazdırdığım, aşkı da arasına kondurduğum adam... Senin anlamsız kelimelerinin acılara sarınan bir sigara dumanı olup içime akmadığı bir dünyada, yaşamak istemiyorum...

"Ne bakıyorsun sokuk, yüzümde bir şey mi var?" diye sorması üzerine düşlerimden sıyrılarak kendime geldim.

Hemen gözlerimi kaçırarak serum şişesiyle oynar gibi yaptım. Kahretsin, ona baktığımı fark etmişti!

Hafifçe öksürüp heyecanımı kontrol altına aldıktan sonra "Yüzünüzde bir aptalla konuşuyormuşsunuz gibi bir ifade var." diye yalan söyledim.

Yüce İsa...

Bunun için cehenneme gidebilirdim.

Ama o bir günahsa, ben yanmaya hazırdım.

"Ee? Bu benim her zamanki yüzüm." dedi.

"Tamam, ben yanlış görmüşüm o zaman." diye geveledim.

"Çarlıs, umarım gerizekalı taklidi yapıyorsundur." dedikten sonra devirdiği gözlerini ambulansın tavanına çevirdi. Ardından Miracchi ve Alperen'e kaçamak bir bakış atmış, bizi dinlemediklerinden emin olup yanıma sokulmuştu. "Senin şu Biskrem herif Rus seri katil sanırım. Telefonda sesini programla değiştirmişti, yüzü de gözükmüyordu. Bıçak İsmail'i kesmedi, ateş İbrahim'i yakmadı, balık Yunus'u yemedi, deniz Musa'yı boğmadı, ama eğer s2mle 100leş oysa biz yarra yedik Çarlıs."

Gerçekten gerizekalı olduğumu mu düşünüyor?

Söylediklerinden sadece tek bir yere takıldığımı fark etmiştim ama hipnotize edici yeşillere çekilmemek elde değildi. Ruhum ona açtı, her zerresini kana kana içmek istiyordu. Düzgün kirpiklerin çevrelediği, peygamperdevesi yeşili tonlarındaki o gözler... Tam anlamıyla içime işliyordu. Poison Ivy'yi mi yemişti, Delphi'nin ruhunu mu emmişti? Çok derin bakıyordu ve ben yüzme bilmiyordum. Eğer yeterince yakından incelersem çocukluğunun acı dolu hatıralarını, terk edilmişliğin getirdiği puslu geçmişi, ve onu yalnızlığa iten sebepleri bile görebilirdim... Bekleyin çok az kaldı TC'sini de göreceğim.

Benim tekrar ona daldığımı fark edince sesini alçaltarak o kısık yatak odası ses tonuna geçti ve bana doğru eğildi. Doğrudan gözlerimin içine bakışı, stresli olduğunda dudaklarını diliyle yavaşça ıslatması... Nefesini alıp yavaşça burnundan verirken ne kadar seksi göründüğünün farkında mıydı acaba? Küçük Pipichu stratosfere doğru uçuşa geçmişti sanırım. Sakin ol Charles. Derin nefes al, vermeyi unutma. Nefes. Oksijen. H2O.

Dur o suydu.

Hala aynı mesafede duruyordu, ne geri çekiliyordu ne de öne hareket ediyordu. Sıcak nefesi dudaklarıma çarparak ciğerlerime karışıyordu, ben de ona karışıyordum. Böyle yapamazdı. Cehenneme giderdik...

Ciddi bir konuşma yapmaya hazırlandığını belli edecek şekilde kaşlarını çatmıştı. Bunları söylemek ona da acı veriyor gibiydi. "Çarlıs, bu götlek ikimizden birini öldürene kadar rahat etmeyecek. Tehlikenin farkındasın değil mi? O yüzden ben düşündüm ve bir karara vardım. Nasılsa yedeği var. Lys'i feda etmek zorundayız..."

yan rol • bxb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin