22 - Atone

3.2K 180 228
                                    

Bölüm Şarkısı: Aurora - Half The World Away

Atone*
Telafi etmek, affettirecek davranışta bulunmak anlamına geliyor İngilizce'de.

İyi okumalar.

☯️☯️☯️

"Bir varmış bir yokmuş. Tanrı, hayatı boyunca yüzü gülmeyecek bir kız sureti yaratmış."

Bu cümle, içime bir taş gibi çökmüştü. Sebebini anlamadığım bir ağırlığın altında ezilen kalbimin ritmi düzelsin diye düzenli nefesler almaya ve titrememeye gayret gösteriyordum. Bu öyle tanıdık gelmişti ki sanki aynaya bakıyordum. Aynadaki kız, hayatı boyunca yüzü gülmemiş ve gülmeyecek bir kız suretiydi. Aynadaki kız, bendim.

Zavallı ve soğumaya mahkum bırakılan sıcak çikolatanın buharı ikimiz arasında ince bir sis tabakası yaratarak tüterken Brian adlı adamın anlatacağı hikayeyi onun sözünü kesmeden dinleyeceğimi kendime tembihledim. Kalkıp gitmek ve saatlerce çalıştığım için yorulan bedenimi yatağa bırakmak varken neden kalıp dinlediğime bir anlam veremezken hakikat kollarıma düşerek varlığını belli etmişti. Aurası ve ses tonu. Beni burada tutuyordu çünkü onda öyle bir şey vardı ki; sözünü dinletiyordu. İlginç bir şeyler vardı sözleri ardında. Sanki hayatımın akışına bir ışık tutacakmışçasına pür dikkat onu ve dudaklarından çıkacak kelimeleri izliyordum.

"Bu kız, doğduğu andan itibaren kimse tarafından istenmemiş, herkes onu yok saymış, dışlamış, hor görmüş. Bir sebebi yokmuş. Yeni doğan bir meleğin hiçbir suçu yokken bile adeta merhamete düşman olan insanlık onu sevmemiş, ona değer vermemiş. Teni dünyanın en saf kokusuyken bile herkes elinin tersiyle onu itmiş; pamuksu yumuşaklıktaki ufak bedenini bir çöpten farksız görmüş.

Kız, yıllar geçtikçe bir goncanın güle evrilişi gibi gelişmiş, büyümüş. Güzelliğine güzellik katarak büyürken yine herkesin bakmaktan ve sevmekten kaçındığı bir gölgeymiş. Güneş battıkça gölge nasıl uzuyorsa kızın hayatından olmayan sevgi azaldıkça da o kadar soyutlanıyormuş. Anne ve babasının yalnızca bir yük olarak gördüğü bu kızın sevgisizliği, kalbindeki yarayı gittikçe genişletirken zaman geçiyor, kız bu yaradan geçemiyormuş.

Kızın serpilip bir genç kız olduğu dönemde, bir gün aynı yaradan canı yanan bir çocuk, onun yaralar içindeyken bile etrafa ışık saçan aydınlık kalbini görmüş. Öyle bir kalbi varmış ki içinde ona sevgi göstermeyenleri bile barındırabilirmiş. Kocamanmış, alçak gönüllüymüş, merhametliymiş. Hiçbir zaman güzel bir muamele görmeyişine karşılık genç kız, meleklere rakip olacak kadar temiz ve safmış. Genç çocuk, kalplerinin tıpkı eşi benzeri olmayan ve birbiri için yaratılmış parçalar gibi tam oturduğunu hissetmiş. Onun yaralarını sarmalamak istemiş. Kalpleri bir bütün olsun istemiş.

Genç kızın buna bir itirazı yokmuş. Hatta genç çocuğu gördüğünde, onu tanıdığında, onu zavallı hayatına aldığında ne kadar benzer olduklarını düşünmüş. Tıpkı genç çocuğun hissettiği gibi o da birer yapboz parçasından ibaret olan yüreklerinin birbirine uyum sağladığını, eşsiz olduğunu hissetmiş. Ne var ki genç kızın bencil, biyolojik ebeveynleri onu bu mutluluğun kollarına bırakmak istemiyormuş. Onun gülümsemesini, kalbinin ısınmasını şiddetle reddetmişler.

Genç kız, hiç tadamadığı hislerin ellerinden kayıp gitmesine izin vermemiş. Kalbini tamamlayan gencin kollarına ulaşmış, onunla kaçmış. Uzaklara, kimsenin onları bulamayacağını sandığı yerlere kaçmışlar. En azından öyle sanmışlar. Berbat anıları silmek mümkün olmasa da birbirlerinin yaralarını sararak, maddi sıkıntılara göğüs gererek, bazen aç, bazen soğukta kalarak ama daima aşkla daha da dolup taşarak aylar geçirmişler. Genç kız hamile kaldığında ve anne olduğunda yanında yalnızca bir sevgiliden fazlası olan ve hayatını onunla paylaşan genç çocuk varmış. Onlar dünya üzerindeki en mutlu çekirdek aile olduklarını düşünürken ya da küçük oğullarının günden güne büyüyüşünü izlerken karanlık bir geçmişin yapıtaşı olan kişilerin de durmaya niyeti yokmuş.

Knee Socks | Daddy Issues Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin