Bölüm Şarkısı: Arctic Monkeys - Knee Socks
Sonunda kitabımıza ilham veren şarkıyı ve dönüm noktası olan bölümü paylaşıyorum. Bakalım neler olacak.
Knee Socks*
Dizüstü çorap anlamına geliyor(İngilizce)Medyada Betty var. İyi okumalar
☯️☯️☯️
Bir hafta sonra.
Dünya'nın Güneş etrafındaki kusursuz dönüşü, dairesel yörüngesi bana pek çok şeyi anımsatırdı.
Bazen gözlerimin etrafındaki mor halkaları bu yörüngeye, gözlerimi parıldayan Güneş'e, halkalarda dönüp duran acı kümesini ise Dünya'ya benzetirdim.
Ancak bu bana anımsattığı tek şey değildi.
Robert'ın etrafında pervane gibi dönmem de bana Dünya-Güneş arasındaki hatasız ama bir o kadar umutsuz ilişkiyi hatırlatırdı. Dünya, Güneş'e ulaşamazdı. Ulaşırsa yanar kül olurdu. Geriye ne Dünya ne de yörünge kalırdı.
Bu bir imkansız aşktı. Kendime itiraf etmesi başkalarına itiraf etmesinden de zordu. Ama onu düşününce yüzümde beliren aptal sırıtışları, durduramadığım o leyla hali engelleyemiyordum. Kulaklarımdaki deli sesleri* bastıramıyor, kalbimin ritmini düzene sokamıyordum.
Ah, evet. Kesinlikle aşıktım.
Güzel ve tatlı bir tat damağıma yapışıyordu. Sanki onun biçimli dudaklarından bu tat sızıyordu da ben bunu kilometrelerce uzaktan tadabiliyordum. Üstelik hiç dokunmadan.
Olanaksızlığı gün gibi ortadaydı fakat kalbimin büyük bir kısmı vücuduma onun adını nakşediyordu. Pompalanan kanımda onun adı geçiyordu. Akan göz yaşımda onun adı geçiyordu. Saçlarımın karmaşık bukleleri onun heyecanıyla daha da birbirine girip beni çileden çıkartıyordu. Ama ona olan sevgim gittikçe büyüyüp içimde yayılıyordu.
Gökyüzünün en uçuk tonundaki gözlerine bakarak kaybolmak istiyordum. Kollarında yok olmak, aklında yer etmek istiyordum. Onun benim aklımda yer etmesi gibi...
Sıra arkadaşımın abisi, düşmemi önleyen yabancı, yere düşen pedimi kucağıma bırakan yardımsever, beni hastaneye götürmek isteyen koruyucu, beni hastanede kırılan kalbimle bırakan Robert.
Ona takabileceğim isimler bunlardan ibaretti. Ama eminim ki daha yaratıcı şeyler bulabilirdim.
Hastaneden ertesi gün çıkmıştık. Babam ve ben eve dönerken Eva ve Nick yurda gitmişti. Aralarında geçen olay birkaç gün epey büyümüş, babam onu polise vermeyi dahi düşünmüştü. Ama bunu yapamayacağını gayet iyi biliyordu.
Bunu yaparsa bana yaptıkları da çorap söküğü gibi geleceği için susmuştu. İkisinin de yaraları birkaç güne kadar düzelmişti. Yüzlerinde hala birkaç silik izle dolaşsalar da bu pek büyük bir sorun değildi.
Grace'i ikna etmek için ayaküstü kırk yalan söyleyen babama bir hafta boyunca zavallı bir alçak gözüyle bakmıştım. Grace adına epey üzgündüm. Evleneceği adamın geçmişini bile bilmiyordu.
Nihayet sıkıntı ve kasvet dolu bir haftayı atlatabilmiş, yaraları iyileşen Nick ve ruh hali iyiye dönen Eva ile ilk kez beraber buradaki okula gidiyorduk.
Çantamın iplerini çekiştirip sevimli sevimli sırıtarak iki yanımdaki harika insanlara baktım.
"Onlarla tanışmak için hazır hissediyor musunuz?" Eva gülümsedi ve ellerini soğuktan korumak için ceplerine attı. Sokağın başında beni bekleyen Zoe, Eva ve Nick'i görünce biraz şaşırsa da toparladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/151232059-288-k296104.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Knee Socks | Daddy Issues
ChickLitO mükemmeldi. Hayran olunasıydı. Gözleri, saçları, sesi, bedeni, yüzü... O tamamiyle kusursuzdu. Benden yaşlarca büyük olsa da içimdeki hayranlığı engelleyemiyordum. Umrunda bile değildim. Küçük bir kız çocuğunu kim severdi ki? Ama ben ona deli gibi...