Gözyaşları, kederin sessiz dilidir.
🌻🌻🌻
Yıldızlar tekrar arabaya binip dans edecekleri yere doğru yola çıktılar. Tabii ki araç hareket eder etmez bu olay açıldı.
"O adamı grubumuza mı alacağız yani?" diye sonra Dilara oldu.
"Ne o, beğenemedin mi?" diye biraz sert karşılık veren Ada oldu. Her ne kadar o çocuğun gruba dahil edilmesine pek sıcak bakmasa da sırf Dilara'ya olan sinirinden ona karşı cevap vermişti.
"Evet, beğenemedim," dedi yüzünü ekşitip Ada'ya ters ters bakan Dilara. Konuya Edis dahil oldu.
"Açıkçası... Çok iyi dansçılarız, neler yaptığımız da ortada. İyi olmasak böyle bir reklam teklifi alamazdık da... O çocuğun bize ayak uydurabilecek kadar bir yeteneği var mı, emin değilim." Kararsızdı Edis, ne diyeceğini bilemiyordu. Suskunluğunu bozan Abay, kendinden emin bir şekilde sözü eline aldı. Gerçekten tam anlamıyla bir lider havası veriyordu Abay, duruşuyla, konuşma tarzıyla.
"Belli ki adam çaresiz kalmış, bir çıkış yolu arıyor. Bence böyle insanlara sırtımızı dönmek yerine ellerinden tutmalıyız, onların çıkış yolu olmalıyız. Olmalıyız ki bir gün onun durumuna düştüğümüzde birileri de bize çıkış yolu olsun." Ve işte tam da bir lidere yakışacak bir cevap! Fakat bu duruma Dilara, anında karşı çıktı.
"Olayı duygusallaştırmaya hiç gerek yok. Biz bir profesyoneliz, öyle hareket etmeliyiz. Bir kariyer istiyorsak profesyonel gibi davranmalıyız."
Ada, "Zaten çocuğun Taksim'e kadar gelip bizi bulmaya çalışacağına inanmıyorum. Bence bunları bir kenara bırakıp yapacağımız dansa odaklanalım." dedi. Konuyu başarılı bir şekilde kapattı. Gerçekten de haklıydı. Kim bilir, belki de çocuk kendini çoktan İstanbul'un hırçın, soğuk dalgalarına bırakmıştır.
Araç Taksim'in girişinde durdu. Şoför,
"Evet gençler, son durak!" dedi sevecen bir tavırla. Gençler araçtan indi, Edis ve Abay, bagajdaki eşyalarını aldılar. Öğlen güneşi bütün heybetiyle tepede parıldadığı için İstanbul'da oldukça güzel, sıcak bir hava vardı.
"Sanırım biraz terleyeceğiz," dedi Edis, sırt çantasını sırtına geçirirken. Abay, o çocuğu düşündüğü için Edis'i duymadı. Bu durumu fark eden Edis, Abay'a seslendi.
"İyi misin Abay, beni duymadın mı? Sana seslendim."
"He, şey... Dalmışım ya, kusura bakma. Ne dedin?"
Bu sırada Ada, yanlarına gelip, "Hepsini siz almayın ya, biz de taşımanıza yardım edelim." dedi. Edis,
"Yok, gerek yok. Zaten ağır değiller. Sen sadece şu müzik çaları alsan yeter."
"Tamamdır."
...
Taksim meydanına geldiklerinde tam telefonları ile Serhat Bey'i arayacaklardı ki buna gerek kalmadı, Serhat Bey, yine her zamanki şık haliyle Yıldızların yanına geldi.
"Ben de sizi bekliyordum, nasıl geçti yolculuğunuz?" dedi gülümseyerek.
Yıldızlar, Serhat Bey'in Taksime geleceğinden haberleri olmadığı için bu duruma epeyce şaşırdılar.
"Sizin geleceğinizi bilmiyorduk." dedi Abay,
"Sonradan alınmış bir karar. Bizzat sizi izleyerek durumu takip etme kararı aldım. He, reyonda duracak arkadaşımız da geldiğine göre bir eksiğimiz kalmadı." dedi, kendilerine doğru yaklaşmakta olan, fazla çikolata tükettiği için yüzünün bir bölümünde sivilceler çıkmış genç çocuk, başıyla herkesi selamladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLAR
Teen FictionDepsesif sorunlarla boğuşmakta olan insanların bir araya gelip kurdukları dans gurubun yükselişini ve düşüşünü anlatıyor. Tanıtımı okuyarak zihnimdeki ücretsiz sinemadaki yerinizi ayırtabilirsiniz.