☆Stars'11

1.2K 196 36
                                    

"Başarmak zordur, kolaya kaçarsan sonuç basitleşir. Unutma, yokuş aşağı inmek kolaydır ama manzara tepeden seyredilir."

Dan Brown

🥀🥀🥀

Bir sonbaharın insanın üzerine buhran gibi çöktüğü anlardan biriydi. Havada insanın içini titreten keskin bir soğuk vardı. Kış, çok yakında bütün heybetiyle semt sakinlerini kucaklayacakmış gibi duruyordu. Tam da böyle bir zamanda evlerinden olan Mumcu ailesinin üzüntüsünü anlatacak kelimeler yetersiz kalırdı. Zaten maddi açıdan durumları iyi olmadığı için Abay hem okuyup hem de çalışmak zorunda kalıyordu, buna rağmen kıt kanaat geçiniyorlardı. Lakin artık hem okuyup hem de çalışmaktan daha fazlası gerekliydi. Belki de sadece çalışmak gerekiyordu.

Abay, Ada'ya dönüp,

"Biz hastaneye gidelim Ada, annemler orada. Sen evine dön, ailen merak edecek." dedi. Sesinde bir yorgunluk, kırgınlık vardı. Ada, arkadaşının omzuna dokunup sıcak bir tavırla,

"Ben de sizinle geleyim. Belki bir yardımım dokunur." Abay, bu öneriye karşı çıktı.

"Cidden gerek yok Ada. Teşekkür ed...." Lafını tamamlayamadan Ada araya girdi.

"İtiraz istemiyorum. Böyle bir günde yanında olamayacaksam ne zaman yanında olacağım? Hı? Biz dost değil miyiz," diye ısrar etti. Abay hiçbir şey demedi, gözleri doldu. Ağlamak istiyordu fakat kendisini tuttu. Ağlamaktan kızarmış gözlerle ablası ile Ada'ya bakan Sinan,

"Hadi, daha fazla oyalanmayalım. Annemle babamın yanına gidelim." dedi. Bunun üzerine üçü yola koyuldu. Hastane çok da uzakta değildi zaten. Yoldan çevirdikleri taksiye bindiler. Yaklaşık bi' on dakika sonra hastaneye vardılar. Abay'ın itirazlarına rağmen ücreti Ada ödedi. Hastanenin kapısından yorgun bir tavırlar giren Abay, resepsiyona yöneldi. Annesinin ve babasının adını söyleyip durumlarını sordu. Resepsiyondaki genç, oldukça güzel hemşire, ailesinin durumunun iyi olduğunu ve 423'numaralı odada kaldıklarını söyledi. Bunun üzerine Abay asansöre yöneldi. Sinan ve Ada hiçbir şey söylemiyor, Abay'ı takip ediyorlardı.

Abay, 423 numaralı odanın kapasını tam açmak üzereydi ki Ada, Abay'ın omzuna dokundu,

"Siz girin, ben sizi burada beklerim. Rahatsızlık vermeyeyim." Diye söylendi. Abay, kaşlarını çatıp,

"Saçma sapan konuşma Ada," dedi. Ada, bu cevaptan hoşnut olsa da bunu belli etmedi. Hep beraber içeri girdiler. Abay'ın babası, yoğun dumana maruz kaldığı için baygınlık geçirmişti lakin şu an durumu iyiydi. Hastane kıyafetleri giydirilmiş, gerekli müdahaleler yapılmıştı. Rahat nefes alabilsin diye oksijen maskesi takılmıştı, yorgunluktan uyuyakalmıştı. Kocasının hemen yanında, koltukta oturup sessiz sessiz ağlayan annesini fark etti. Kadıncağız o kadar içten ağlıyor, kederleniyordu ki odaya giren bu üç genci fark edememişti. Annesin ağladığını gören Abay, ağlamaklı bir ses tonuyla,

"Anne?" dedi.

Annesi, irkilip hemen sağ tarafına, Abay'a baktı. Çocuklarını görünce sesli bir şekilde ağlamaya başlayıp oturduğu yerden kalktı ve Abay'a sarıldı. Diğer kolunu açıp Sinan'ı da çağırdı. Üçü birbirine sarılıyor, ağlıyorlardı. Ada, kendisini kötü hissedip arkasını döndü, göz yaşını sildi. Bu küçük hastane odasının içinde kasvetli bir ortam vardı. Evin babası dumandan zehirlenmiş, yatıyor, geri kalanlar ise hem ailenin direğinin haline hem de evsiz kalışlarına ağlıyordu. Ada ise en yakın arkadaşını başına gelen musibetten kederleniyor, hem maddi açıdan hem de fiziksel açıdan yıkılmış bu ailenin nerede kalacağını düşünüyordu.

Gerçekten oldukça zor durumdaydılar. Kalacak yerlerinin olmaması, ceplerinde üç beş kuruşun dışında paranın olmaması, Mumcu ailesinin en büyük problemlerinden biriydi. Bütün bunları düşünmek istemese de aklından hiç çıkarmayan Abay,

"Anne, babamın durumu nasıl?" diye sordu.

"İyi kızım... İyi."

"Nerede kalacağız biz?" diye ağlayarak soru soran Sinan'dı.

"Bilmiyorum yavrum, bilmiyorum." Diye üzgün bir şekilde söylenerek Sinan'ı öptü. Abay,

"Okulu bırakıp düzenli çalışabileceğim bir iş bulacağım. Siz merak etmeyin, bugünlerde geçecek inşallah." dedi. Okulu bırakacağım demesi ile bütün gözleri üstüne çekti. Ada bir şey diyecek gibi oldu fakat bunun pek de iyi bir fikir olmadığına kanaat getirip vaz geçti.

"Saçmalama abla," diye söze başlayan Sinan oldu. "Elim artık iyileşti sayılır, ben çalışırım." dedi.

"Büyüğün sözünün üstüne söz söyleme ufaklık," diye gülümseyerek Sinan'ı omzuna dokundu, Abay.

Abay'ın annesi, Ada'yı fark edince,

"Kızım, ayakta kalma, geç otur istersen." dedi. Ada, oldukça içten gülümseyip,

"Yok teyzeciğim, teşekkür ederim." diyerek teklifi geri çevirdi. Hemen ardından da,

"Abay, biraz dışarı çıkıp hava alalım mı?" dedi. Abay, başını olumlu anlamda salladı.

Birkaç dakika sonra hastanenin bahçesinde soğuk havaya rağmen yürüyüşe durdular. Söze başlayan Ada oldu.

"Okulu bırakma diye ısrar edemeyeceğim, gerçekten zor dönemden geçiyorsun ama illaki başka bir yolu olmalı."

Abay gözlerini uzağa dikti. Durgunlaştı.

"Başka yolu yok. Tam bir şeyi yoluna koydum diyorum başka bir şey patlak veriyor. Bitmiyor ki canına yandığım dünyasında dert."

"Ya vardır illaki bunda da bir hayır, hiç değilse öyle düşün."

"Evimiz yandı Ada... İnsanın evsiz kalması ne kadar da acı bir durummuş. Gidecek hiçbir yerinin olmaması..."

"Biz de kalın." dedi Ada, hiç düşünmeden. Abay zorla da olsa gülümsedi.

"Çok iyisin Ada, gerçekten senin gibi bir dostum olduğu için çok şanslıyım ama teşekkür ederim. Böyle bir şeyi kabul edemem.

"Saçmalama be, hem babamla sürekli tavla oynamaktan sıkıldım, benim yerimi baban alır." dedi gülümseyerek. Abay da gülümsedi. Cevap vermedi. Bunun üzerine Ada konuşmasına devam etti.

"Senle beraber de okula gider geliriz."

"Okul yok, Ada. Okula devam edemem. Çalışmam gerek. En kötüsü de artık dans edemeyecek olmak."

Ada, hiçbir şey söylemedi. Abay'ın içinde bulunduğu durumu çok iyi biliyordu.

"Hadi, artık sen evine dön. Ailen merak edecek." dedi Abay.

"Peki, gidiyorum ama sen ailene benim teklifimi söyle. Ben de ailemle konuşacağım,"

"Ya Ada," diyerek araya girdi Abay fakat Ada sözünün kesilmesine izin vermedi,

"Ya sus bakayım, aileme söyleyeceğim dedim, o kadar! Ne diyeceklerini gayet iyi biliyorum zaten, o yüzden sen de ailene söyle. Hadi şimdi gidiyorum, yarın sabah ararım seni." diyerek kucaklaştılar. Ada giderken Abay arkasından seslendi,

"Ada."

Ada, arkasını dönüp Abay'a baktı.

"Efendim."

"İyi ki varsın. Seni seviyorum." Ada gülümseyip cevap verdi.

"Üzgünüm canım, erkekler daha çok ilgimi çekiyor." diyerek gülüştüler.

BÖLÜM SONU

Zor dönemden geçen Abay ve arkadaşları için ret edilemeyecek bir teklif gelecek olması Abay'ı biraz olsun mutlu edebilecek miydi acaba? Gelecek bölümde görüşmek üzere.

YILDIZLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin