"Önyargılar, aptalların sebeplerden dolayı kullandıkları şeydir."
İLAHİ BAKIŞ AÇISI
Yıldızlar gerçekten o kadar büyük bir başarıya imza atmışlardı ki bu başarı ile gerçekten hepsi büyük bir kıvanç duyuyorlardı. Üstelik böyle büyük bir yarışmada ilk turu geçmeleri Türkiye'deki birçok haber kanallarına konu oldu; Yıldızlar büyüyor, şöhret basamaklarını tırmanıyordu denilebilir. Tam da bu sıralarda yapmaları gereken bir şeyi Ada gündeme getirdi.
"Yahu bizim neden bir instagram sayfamız yok ki, hemen bir sayfa açmalıyız."
Otelin yemek salonunda beyaz peynirli salatasını yiyen Abay ve arkadaşları bu öneriye oldukça sıcak baktılar.
"Harbiden ya! Hemen bir sayfa açmalıyız. Belki bizi merak edip araştırmak isteyenler, takip etmek isteyenler olur." diye yanıtladı Edis.
Zafer sarhoşu gibi davranıyorlardı lakin henüz daha yolun başındaydılar. Bu geçtikleri sadece ilk turdu. Daha finale çok yol vardı ve bunun bilincinde olan Abay, salatasını bitirip dudaklarını peçeteyle sildi, arkasına yaslanıp sakin bir ses tonuyla,
"Arkadaşlar, tabii ki sosyal medyada olmamız gerekiyor ama ağırlığımız bunlar değil, yeni dans figürleri olmalı. Yani bir an önce çalışmaya başlamamız gerekiyor. Sonuçta her turda aynı figürleri yapacak değiliz." diyerek tam bir kaptan konuşması yapmış oldu. Abay'ı kimse kaptan yapmamıştı aslında, yani oturup 'Takımımıza bir kaptan seçelim' diye bir söylemde bulunmamışlardı fakat hem söylemleri hem en olmadık yerde aldığı sorumluluklar sayesinde ister istemez bir kaptan havasını hissetirmeye başlamıştı Abay ve arkadaşları bu duruma karşı çıkmadı çünkü gerçekten de liderlik ruhunu oldukça iyi hissetiren kuvvetli bir karakteri vardı Abay'ın.
Edis, "Abay haklı. Bir an önce çalışmalara başlamamız gerekiyor. İpin ucunu tuttuk, elimizden kaçırmamız için de çok çalışmamız gerekiyor."
Bunu söylerken bile o kadar mutluydular ki, Dilara bile o soğuk tavrını bir kenara bırakmış, oldukça sevecen yaklaşmaya başlamıştı arkadaşlarına. Öte yandan türlü türlü hayaller kuruyordu Ada, yarışmayı kazandıktan sonra yapılacaklar listesi, gezilecek ülkelerin yerleri bir kenara not edilmişti bile. Gerçi bunlar için çok erkendi. Hiç farkında değillerdi fakat onları bekleyen oldukça büyük bir yol ayrımına doğru ilerliyorlardı. Ne yazık ki kader bu gençler için çoktan yazgısını yazmış, o günün gelmesini beklemeye koyulmuştu. Ama hiç farkında olmadan gerçekten çok güzel bir isim seçmişlerdi, YILDIZLAR... Bu ismin gerçekten tam anlamıyla hakkını vereceklerdi. Ne de olsa her yıldız doğar, büyür ve oldukça parıltılı bir hale bürünür ve ölür, uzayın karanlığında sonsuza dek yok olur.
Edis, "ama önce instagram hesabı açalım, akşama doğru çalışmaya gideriz." dedi. Ada neşeli bir ses tonuyla,
"Ben çoktan açtım," dedi elindeki telefonla meşgul olarak. "thestars, kullanıcı adımız. Hadi girip takip edin." dedi gülümseyerek.
Hepsi telefonlarını çıkartıp kullanıcı adını aratıp Ada'nın kurduğu instagram sayfasını buldular,
"E hadi o zaman bir fotoğraf atalım," dedi Abay.
"Harbiden, Edis senin kolun uzun hadi," diyerek birbirlerine iyice sokuldular.
"Tamam, yaklaşın," diyerek herkesi kareye almaya çalışan Edis, "Gülümseyin," dedikten birkaç saniye sonra fotoğrafı çekti. Hepsi gülümseyerek bir poz vermişti. Oldukça içten, oldukça samimi... Böylelikle ilk fotoğraflarını paylaşmış oldular.
Akşam saatlerine doğru Abay ve arkadaşları Paris'in ara sokaklarını keşfe çıktılar, akıllarında sessiz sakin bir yer bulup yeni dans figürlerini çalışmak vardı. Alafranga sokaklarda yürüyor, bir yandan da etrafındaki binaların yapılarını, yanlarından geçen insanları inceliyorlardı. Edis'in dışında ilk defa yurt dışına çıkmışlardı. Ara sokakların dar olduğuna karar verdiler ve Eyfel Kulesi'nin karşındaki bir parkı fark ettiler.
"Heh! Bakın şu park sakin gibi, belki orada dansımızı yapabiliriz." dedi Ada, diğerleri de onu onayladı.
"Aynen ama şikayet etmezler bizi değil mi," diye bir karşıt görüş sergileyen Dilara oldu, "sonuçta müzik açacağız."
Abay birkaç saniye düşündükten sonra, "Sanırım sorun olmaz, olmadı sesi çok açmayız."
Parkın tam ortasına gittiler ve müzik çalar ile sırt çantalarını bir köşeye bıraktılar, ardından da dans ederken kullandıkları pelerinli kostümlerini giyinmeye koyuldular. Park çok kalabalık değildi fakat yine de hatırı sayılır insan dinlenmek için bu parkı tercih etmişti.
"Herkes hazırsa müziği açıyorum," dedi Edis ve müzik çalmaya başladı. Kimseyi rahatsız etmemek için sesi çok açmamışlardı. Müziğe ayak uydurarak yarışmada sergiledikleri dans figürlerini sergilemeye koyuldular, bir yandan dans ederken bir yandan da birbirleri ile konuşuyorlardı. Edis,
"Abay, o yarışmada yaptığın dans figürünü yapmayacağız değil mi?" dedi. Hızlı bir şekilde etrafında iki tur döndükten sonra Abay,
"Yapalım bence, yani yapabilirim."
Ada, bu duruma karşı çıktı.
"Saçmalama. Yer yumuşak bir zemin değil, düşersen sakatlanabilirsin."
"Kesinlikle."
Abay, " Arkadaşlar ne kadar çok tekrar yaparsak o kadar çok ustalaşırız." diye arkadaşlarına karşı çıktı. "Ama haklısın, yer pek müsait değil."
Bu sırada Yanan Gül figürünü yapmak için hazırlık yapan Ada, bir anda etrafında hızlıca dönerek bir topaç gibi dönmeye başladı, arkadaşları da ona ayak uydurarak aynı figürü sergileyeceklerken beklenmedik bir olay yaşandı. Ada'nın çığlıkları bütün parkı ayağa kaldırıyordu adeta. Yanan Gül veya Topaç hareketini yapabilmek için kollarınızı kullanarak oldukça hızlı bir şekilde etrafınızda dönmeniz gerekirdi, lakin zeminin uygun olması lazımdır çünkü en küçük çıkıntı ayak bileğinizdeki dengeleri tamamen bozabilirdi. Keza Ada'nın başına gelen de tam olarak buydu. Etrafında hızlı bir şekilde dönerken küçük çıkıntı dengesini bozmuş ve vücudunun bütün ağırlığı Ada'nın ayağına yüklenmişti.
"Ahhhh! Çok acıyor!" diye yerde sol ayak bileğini tutarak sızlanan Ada, daha fazla dayanamayıp ağlamaya başladı. Arkadaşları hemen Ada'nın yanına diz çöküp Ada'yı teselli etmeye çalıştılar.
"Bileğin mi burkuldu?" diye sordu Abay. Ağlayarak cevap verdi Ada,
"Evet, çok ağrıyor."
Edis doğruca yola yönelip bir taksi aradı. Paris çok işlek bir yer olduğu için taksiyi bulması çok uzun sürmedi. Dakikalar sonra hep beraber en yakın bir hastaneye yola koyuldular. Ada hala ağlamaya devam ediyordu.
"Yarışma ne olacak ya! Of," diye söylenmeye başladı.
"Sağlığını düşün, boş ver yarışmayı. Senden değerli değil ya." diye arkadaşını teselli etmeye çalıştı Abay.
"Umarım kırılmamıştır bileğim ya, sadece incinmiştir ya çok acıyor!"
Bu beklenmedik gelişme gerçekten Yıldızların moralini bozmuştu. Çünkü çok değil sadece 10 gün sonra yarışmanın ikinci turuna çıkacaklardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLAR
Genç KurguDepsesif sorunlarla boğuşmakta olan insanların bir araya gelip kurdukları dans gurubun yükselişini ve düşüşünü anlatıyor. Tanıtımı okuyarak zihnimdeki ücretsiz sinemadaki yerinizi ayırtabilirsiniz.