"Bir şeyi sevmenin yolu, bunun kaybolabileceğini fark etmektir."
Oysa her şey oldukça güzel gidiyor, arkadaşlarıyla beraber dans ederek hem para kazanıyor hem de güzel vakit geçiriyordu Abay. Ta ki Sinan'dan gelen o telefona kadar. Sinan ağlamaktan pek konuşamıyordu lakin arkadan çalan siren sesleri birçok şey anlatıyor. Abay üstünü değiştirmeye fırsat bulamadan doğruca kendisini yola attı. Yola koşana kadar aklından türlü türlü senaryolar geçiyor, siren sesi insana pek olumlu çağırışım vermediği için de bu senaryolar Abay'ı yeterince geriyordu. Telaşlı bir şekilde yoldan geçen bir taksiyi durdurdu. Arkasından seslenen Ada'yı duymadan taksiye bindi.
"Cerrahpaşa gideceğiz, lütfen hızlı!" diye hafif yüksek bir ses tonuyla yaşlı şoförden hızlı gitmesini istedi. Yaşlı adam, Abay'ın halinden ve ses tonundan ciddi bir şeyin olduğunu zaten fark etmişti. Hızla yola koyuldu. Bu sırada uzaklaşmakta olan taksinin arkasından endişeli bir şekilde bakmakta olan Ada'nın yanına Dilara ve Edis geldi. Edis,
"Ne oldu, söyledi mi sana?"
"Duymadı ki beni. Kötü bir şey olmuş, Allah'ım ya ne olur kötü bir şey olmasın," diye arkadaşı için dua etmeye başladı. En az Abay kadar Ada'da endişeliydi.
"Nerede oturduğunu biliyor musun?" diye sordu Edis, "Biliyorsan arabayla gidelim."
"Eve gittiğini bilmiyoruz ki. Ortalığı ayağa kaldırmayalım, herkes evine dönsün. Telefon ile arar haberleşiriz, belki farklı bir şey olmuştur, boş yere ailesini de telaşlandırmayalım." dedi. Edis bu öneriye karşı çıkıp,
"Ama Abay'ın evine gitsek daha mantıklı olmaz mı?"
"Yok, dediğim gibi kimseyi endişelendirmeyelim." diyerek kararlı bir şekilde söylendi.
Bunun üzerine Edis ve Dilara, Ada'nın dediğini yapıp evlerine döndüler. Fakat Ada, yoldan bir taksi çevirip Abay'ın evine gitti. Dilara'yı hem Abay hem de Ada pek sevmiyordu. Abay'ın başına ne geldiğini bilmiyordu fakat başına ne gelmiş ise bunun dedikodu malzemesi olmasını istemiyordu Ada. İşte bu yüzden Edis'in ve Dilara'nın evlerine gitmesini istedi. Edis'e değil de Dilara'ya dedikodu malzemesi vermek istemiyordu. Edis'in öyle bir şey yapmayacağını zaten biliyordu.
Abay, sürekli kardeşi Sinan'ı arıyordu, aracın içerisinde. Lakin telefon çalıyor çalıyor fakat kimse cevap vermiyordu. Bu durumu iyice gerilmesine neden oldu.
"Aç şu lanet telefonu, aç!" diye sesli bir şekilde bağırdı. Bunun üzerine yaşlı adam dikiz aynasından Abay'a baktı.
"Az daha hızlı gidemez mi bu araba!"
"Gidiyorum hanımefendi."
Akşam olmuş, güneş usulca elini eteğini yeryüzünden çekmişti. Hava soğumuş, işten dönenler yüzünden trafik oluşmuştu. Sinan'ı aramak için telefona odaklanan Abay, aracın durduğunu fark ettiği için dışarıya baktı. Trafiği fark etti.
"Allah kahretsin!" diye söylenerek cebinden çıkarttığı 20 lirayı taksici adama uzattı. Araçtan ineceği sırada,
"Hanımefendi, yirmi üç Tl tutmuştu ama...." diye söylendi. Bunun üzerine Abay, biraz sinirli bir şekilde cüzdanını karıştırıp bulduğu beş Tl'yi adama uzatıp para üstünü beklemeden doğruca kendisini dışarıya attı. Araçların arasından sıyrılıp kaldırıma çıktı. Koşmaya başladı. Hızlı bir şekilde kah insanlara çarpa çarpa kah aralarından sıyrıla sıyrıla evinin olduğu sokağın başına geldi. Siren seslerini duyabiliyordu. Soluklanarak kalabalığın toplandığı yere baktı. Araçlardan yayılan kırmızı mavi siren ışıklarını görebiliyordu. Daha da panik olmuş bir şekilde kalabalığa doğru koştu. Kalabalığın olduğu evlerinin olduğu yerdi. Kalabalığı yararak evine baktı. Dizlerinin bağı çözülür gibi oldu. Ayakta durmak için oldukça fazla efor sarf etti. Gözleri doldu. Tek katlı yıkık dökük evden geriye bir harabe kalmıştı. Evlerinde yangın çıkmış, her şey küle dönmüştü. Tam ağlamaya başlayacağı sırada omzunda bir el hissetti. Arkasını döndü. Sinan ağlamaktan kızarmış gözlerle Abay'a sarıldı. Abay da ağlamaya başladı.
"Annemler, Sinan... Annemle babam nerede?" dedi. Kalbi yerinden çıkacak gibi oldu. Evlerinin yanması kötü bir olaydı fakat asıl kötü olan annesi ile babasının da içeride kalması olurdu Abay için.
"Babam dumandan biraz etkilendi. Hastanedeler şimdi."
"Sinan! Sakın bana yalan söyleme."
"Yalan söylemiyorum abla, iyiler merak etme," dedi ağlamaya devam ederek. "ben seni bekleyeyim diye gitmedim onlarla."
Kaldırımın kenarına oturup küle dönmüş olan evlerine baktılar. İtfaiye erleri her ihtimale karşın soğutma çalışmalarına devam ediyorlardı. Toplanan kalabalık da yavaştan dağılmaya başladı. Her kafadan bir ses çıkıyor, bazen 'vah vahlar' bariz şekilde duyulur oluyordu.
"Çok yazık. Zavallı adamın kolu da sakattı, çalışamıyordu. Şimdi de evlerinden oldular."
"Sorma sorma. Allah yardımcıları olsun. Zor durum." diye söylenerek yürümeye başlayan iki adamın sohbetleri Abay'ı daha da yaraladı. Abay göz yaşlarını silip kardeşinin elini tuttu.
"Ağlama kardeşim. Toparla kendini. Güçsüz gözükmeyelim etrafa." Sinan ağlamaya devam ederek,
"Milletin ne dediği umurumda değil abla, ne yapacağız şimdi biz? He? Bi' yıkık dökük evimiz vardı artık o da yok." dedi başını ellerinin arasına alarak. Birkaç saniye sessizliğin ardından,
"Nasıl çıktı yangın?" diye sordu Abay.
"Bilmiyorum. Dışarıdaydım ben."
Soğutma çalışmaları da bittikten sonra itfaiye de ayrıldı. Kalabalık da dağıldı. Abay, Sinan'ın elinden tutup ayağa kaldırdı. Bu sırada az ötelerinden tanıdık bir ses yayıldı etrafa.
"Abay!" diye bağırdı Ada. Ardından koşup Abay'ın boynuna sarıldı. Abay ağlamamak için iyice sıktı kendini. Fakat başaramadı. Ağlamaya başladı.
"Evimiz yanmış Ada..." dedi, boğuk bir ses ile.
"Gördüm canım benim, gördüm." dedi, aynı üzgün bir ses tonuyla.
"Abla, hastaneye gidelim." dedi Sinan.
"Önce eve bir bakalım." diyerek üçü beraber evin içine girdiler. Üçünün de fark ettiği ilk şey ağır bir is kokusu oldu. Zemin, duvar, tavan tamamen siyaha bürünmüştü. İçeride kullanılabilecek hiçbir şey kalmamış, her şey küle dönüşmüştü.
Sinan tekrar ağlamaya başladı.
"Nerede kalacağız ya biz! Of!"
Gerçekten de kalacak hiçbir yerleri yoktu. Akrabaları, tanıdıkları, samimi oldukları bir komşuları yoktu. Yapayalnızlardı. Sinan böyle deyince Abay'da bunu düşündü. Gidebilecekleri kimsenin olmaması, paralarının da olmaması Abay'ı da hüzünlendirdi. Oldukça zor günler Abay'ı ve ailesini bekliyordu ve kuvvetle muhtemeldir ki Abay için okul hayatı ve dans kariyeri başlamadan bitmişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLAR
Roman pour AdolescentsDepsesif sorunlarla boğuşmakta olan insanların bir araya gelip kurdukları dans gurubun yükselişini ve düşüşünü anlatıyor. Tanıtımı okuyarak zihnimdeki ücretsiz sinemadaki yerinizi ayırtabilirsiniz.