Kısa bir özet: Arkadaşlar, hikayeye biraz ara verdiğim için kısa bir özet geçme gereği duydum. Ne kadar özür dilesem azdır, hikayeye ara vermemem gerekiyordu fakat hayatımda bazı şeyleri düzene sokmam gerekiyordu. Her neyse, affınıza sığınarak bu bölümü yazdım, unutanlar için kısa bir özet geçme gereği duydum. Yıldızlar, Fransa'da düzenlenen yarışmada bir üst tura çıkmayı başarmıştı, fakat tam bu sırada önemli gelişmeler yaşanmıştı. Dilara, babasını kaybettiği için Türkiye'ye dönmek zorunda kalmış, hemen ardından da Ada ayak bileğini incitmişti. Hal böyle olunca da Abay ve Edis, ikili bir görsel şov hazırlamak zorunda kalmışlar ve ucu ucuna da olsa üst tura çıkmayı başarmışlardı. Şimdi okuyacağınız kısmı, bu müthiş gecenin ardından yaşananlar olacak. İyi okumalar, sizi çok seviyorum ve düzenli bölüm yazacağıma söz veriyorum
YILDIZLAR
"Hayat o kadar garip ki, o kadar tesadüflerle dolu ki inanın bu değişimler insanın ruhunu yerinden çıkarıp tekrar yerine koyuyor gibi oluyor. Ne oldu, biliyor musun sevgili günlük, biz; Yıldızlar... Başardık. Hem de imkansızlıklara rağmen başardık. Ada ayağını sakatladı, Dilara İstanbul'a dönmek zorunda kaldı ama ben ve Edis her şeye rağmen başardık. Bir üst tura kalarak hayallerimize bir adım daha yaklaştık. Keşke bunları sana değil de anneme, babam anlatsam. Biraz olsun benle gurur duyacaklarını bilsem inan bunu sana değil, onlara anlatırdım. Ama gurur duyacaklarını sanmıyorum hatta bütün dünyanın önünde 'kıvırtıyorum' diye beni ayıplıyorlardır bile."
Abay, bu cümleleri günlüğüne geçirdikten sonra günlüğü kapattı. İçinde kazanmanın vermiş olduğu müthiş bir sıcaklık vardı. Her ne kadar yazdıkları ile hissettikleri aynı olmasa da, durum böyleydi. Saat sabahın yedisiydi. Bugün, İstanbul'a döneceklerdi. Çünkü yarışmanın final turu bir ay sonra Brezilya'da yapılacaktı. Kapısı tıklatıldı, birkaç saniye sonra da açıldı. Edis,
"Gelebilir miyim?" diye sordu.
"Tabii, gel. Ben de hazırlanıyordum. Sen hazırlandın mı?"
"Evet, Ada ile hazırız biz. Sen de hazırlıklarını bitir, çıkalım."
Abay da hazırlıklarını tamamladıklarına saat sekizi gösteriyordu. Beraber resepsiyona inip çıkış işlemlerini tamamladılar. Edis, işlemleri tamamlarken Abay, Ada'ya döndü.
"Ayağın nasıl? Biraz olsun iyileşti mi?"
Ada, uykulu bir şekilde,
"İyi ya, fena sayılmaz." Bu esnada Edis işlemleri tamamlayıp yanlarına geldi.
"Hadi, gidelim." dedi, yerdeki el bavulunu alıp bağını omzuna astı. Spor giyinimliydiler. Edis, beyaz bir kapüşonlu hırka, altına da siyah bir eşofman giyiyordu. Ada ile Abay da gayet sakin, spor giyinmişlerdi. Ada, bavulunu taşıyamadığı için bu görev Edis'e kalmıştı. Otelin girişinde bir taksiye bindiler ve havaalanına doğru yola çıktılar.
Ada, "Hiç gitmek istemiyorum buradan ya, o kadar güzel şeyler başardık ki kısa sürede, buraya aitmişim gibi hissediyorum bu yüzden."
Edis gülümsedi ve cevap verdi. Şoförün yanındaki koltukta Edis, arka koltukta da kızlar oturuyordu.
"Aslında cidden öyle. Özellikle son turda yaptığımız gösteri mükemmeldi. İki kişiyle anca bu kadar yapılırdı."
"Aynen öyle," diye olaya dahil olan Abay oldu. "Sosyal medyayı gördünüz, değil mi? Herkes bizi konuşuyordu. Ah, ne büyük bir mutluluk bu. Bunca imkansızlıklara rağmen bu kadar güzel şeyler yapabilmek gerçekten de mükemmel bir his."
"Daha bitmedi ama," dedi Ada. "Final turunu da kazanıp yolumuza bakmamız gerekiyor. Ki kazanacağımıza da inanıyorum. O zamana kadar ben de iyileşirim, Dilara da gelir aramıza."
Bir süre sessizlik oluştu. Havaalanına kadar da hiç konuşmadılar. Hepsi camdan dışarıya bakıyor, bin türlü şey düşünüyorlardı. Araç sonunda havaalanında durdu. Edis taksi ücretini ödedikten sonra bagajdan bavulları aldı, Abay kendisine yardım etti. Hep beraber girişe doğru yöneldikleri sırada Magic grubunun üyelerini gördüler. Magic grubu da ülkelerine dönmek için erken saatte havaalanına gelmişlerdi.
"Bunların burada ne işi var?" diye bir soru sordu Ada, fakat bu soru çok yersizdi. Abay,
"Ne alaka Ada, onlar da sonuçta bizim gibi yarışma için geldiler."
"Doğru ama, bilmiyorum. Karşılaşmamız ne tesadüf. Şu kızdan nefret ediyorum ya." diye söylendi. Nefret ediyorum dediği kişi Alisa idi ve Alisa da bir şeyler mırıldandı. Bunun üzerine diğer grup üyeleri dönüp Yıldızlara baktılar. Alisa bir şeyler söyledikten sonra hepsi kahkaha attı. Kendileri hakkında yersiz şaka yapıldığını üçü de anlamıştı. Bu durumdan rahatsız olan Ada,
"Allah'ım ne sinir bozucu bir şeymiş bunlar. Bir de o kadar fanları var, millet bunların nesini seviyor anlamıyorum."
"Aman, boş verin." dedi Abay. "Hadi, biz işimize bakalım diyerek yürüdüler." Kapıdan girecekleri sırada Stefan,
"Hey, Yıldızlar!" diye seslendi. Üçü de dönüp sesin geldiği yere, Stefan'a baktılar. Stefan, uzun boylu, yapılı bir siyahi gençti. Kısa kıvırcık saçları, hoş bir yüz hattı vardı. "Her geçen tur biraz daha azalıyor musunuz, yoksa bize mi öyle geliyor?" diye söylendi. Bunun üzerine yine kıkırdamalar oldu. Edis, elindeki bavulu yere bırakıp,
"Bu seni ne kadar ilgilendirir? İki kişilik bir gruba yenildiğiniz için mi bu sinir?"
"Yenilmek mi?" dedi Stefan. "Dostum hangi dünyadasın, finale çıkan ilk isim biziz, bunu unuttun mu?"
Bu sırada birbirlerine iyice yaklaşmışlardı. Ortamda aşırı gergin bir hava vardı. Bu iki ekipte aşırı yetenekli, başarılı bir ekipti. Birbirlerine laf atmalarının tek sebebi de aslında bu başarının vermiş olduğu kıskançlıktan kaynaklanıyordu. Edis, kaşlarını çatıp keyifsiz bir şekilde söylendi.
"Bana baksana çikolata çocuk, senin problemin ne?"
Ten rengiyle ilgili yapılan şaka Stefan'ı fazlasıyla sinirlendirdi.
"Şu küstaha bak! Hem ukala hem de ırkçı!"
"Irkçılık mı yaptığımı düşünüyorsun? Şu ahmağa bak, hem küstah hem aptal!"
Bunun üzerine Stefan, Edis'i göğsünden itip, "İşine bak!" diye bağırdı. Aralarında küçük bir itişme oldu, Edis'te onu itti. "Ben zaten işime bakıyorum, bize laf atan sizsiniz!"
Abay, aralarına girip kavgayı ayırmaya çalıştı.
"Edis! Boş ver, yürü gidelim!"
Bu esnada Alisa ile Ada'da laf dalaşına başlamıştı. Alisa'nın söylediği bir söze alınan Ada,
"Ne diyorsun sen be! Laflarına dikkat!" diyerek elindeki koltuk değneğini tehditvari bir şekilde savurdu. Bu hareket karşısında sinirlenen Alisa, Ada'yı itti. Ada, sırt üstü yere düşüp acıyla inledi. Bu olaya şahit olan Abay, Alisa'nın üzerine yürüdü. Bütün bunlar olurken Stefan ile Edis, hala birbirlerine güç gösterisi yapıyor, ses tonlarını arttırıp birbirlerine bağırıyorlardı. Ve sonunda olan oldu Edis, kendisini daha fazla tutamayıp vücudunda yükselen adrenaline kapıldı, sol yumruğunu var gücüyle savurup Stefan'ın sol kaşını yardı. Birkaç saniye içinde yüzünün sol tarafı kana bulanan Stefan, misliyle karşılık vermeye başladı.
Yarışmanın iki favorisi, yumruk yumruğa birbirine girdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILDIZLAR
Teen FictionDepsesif sorunlarla boğuşmakta olan insanların bir araya gelip kurdukları dans gurubun yükselişini ve düşüşünü anlatıyor. Tanıtımı okuyarak zihnimdeki ücretsiz sinemadaki yerinizi ayırtabilirsiniz.