İmkansızım Bölüm 10

260 18 2
                                    


Dediklerim karşısında Tae sadece yüzüme bakıyordu. Hiç bir şey demiyor yada yapmıyordu. Endişelenmiştim. Sonrasında yaptığımın yanlış olduğunu anladım. Sonuçta o başka birini seviyordu. Beni değil. Bunu yapmama kızmıştı belki de. Ardından Tae ifadesiz bir şekilde yönünü değiştirerek bir şey demeden arabaya ilerledi. Sadece izliyordum. Arabaya bindi ve birden çalıştırdı ama gitmiyordu. Hızla ilerleyerek arabaya bindim. 

Beni abimin kafesinin önüne getirmişti. Kafeye gelen kadar yol boyunca tek kelime etmemişti. Yüzüme göz ucuyla bile bakmamıştı. Ben ise onu izliyordum. Ondan bir tepki bekliyordum. Kafeye gelip arabadan inmeden son kez adıyla seslendim.

Y/N: Taehyung...

Ses yoktu. Arabadan indiğim gibi hızla oradan uzaklaşmıştı. Veda bile etmeden... Olduğu yere çökmüştüm. Beynim durmuştu adeta. Ben ne yapmıştım bu kadar kötü...

Birden Meriç'in koşarak yanıma geldiğini gördüm. 

Meriç: O kimdi? Sana bir şey mi yaptı? Bu suratının hali ne Y/N?!

O elleriyle saçımı kulağımın arkasına atıp herhangi bir yerim de bir şey var mı diye kontrol ederken usulca ona sarıldım. Oda bana sarılarak sırtımı sıvazlamaya başladı.

Meriç: Bana her şeyi anlatabilirsin Y/N? Bunu biliyorsun... İçeri geçip konuşalım ister misin?

Y/N: Abim... Beni bu halde görmesini istemiyorum. Eve gidelim.

Meriç elimden tutup beni kaldırdı ve arabasının olduğu yöne doğru ilerledi. Benim kapımı açıp binmeme yardım ettikten sonra kendi de bindi ve eve doğru sürmeye başladı.

Eve girdiğimiz de bana bakarak şefkatle konuştu.

Meriç: Sen odana çıkıp bir duş al. Kendine gel... Ben seni aşağıda bekliyorum.

Kafamı salladım ve dediği gibi yapmaya gittim. Gerçekten rahatlamıştım. Üzerime en rahat pijamalarımı geçirerek aşağıya indim.

Meriç: Gel bakalım. Sana kahve yaptım... Evet şimdi anlat hadi.. Ne oluyor şu son günlerde...

Ellerim istemsiz kalbime gitmişti.

Y/N: Meriç ben... birini seviyorum... Sevmeye başladım... Ama o başkasını seviyor ve ben şuan acı çekiyorum...

Meriç: Kimi?

Y/N: Geçenlerde kafeye gelmişlerdi. Kalabalık bir grup. Onların içinden birini...

Meriç: Başkasını sevdiğini nereden biliyorsun?

Y/N: Geçen güç buluştuğum kişi... Oydu... ve bana sevdiği kişiyi anlattı. Ama ben bunu bile bile ona hislerimi söyledim... En kötüsü de...

Meriç: En kötüsü de?

Y/N: Onu öptüm. Çok salağım Meriç. Aptalın tekiyim.

Sözlerimin ardından ağlamaya başlamıştım. Meriç ise hiç düşünmeden sarmıştı kollarını bana.

Meriç: Sssh... Sorun yok. Merak etme geçecek. Ve ben bu süreçte hep yanında olacağım. Seninle ara sıra acılarını paylaştığımı unutma... Ayrıca birini sevmek kötü bir şey değil. Ne kadar acıtsa da insan bile bile buna katlanır. Çoğu zaman onu sevme düşüncesi bile güzeldir.

Y/N: Yaptıklarımdan sonra tek kelime etmedi Meriç. Yüzüme bile bakmadı. Veda etmeden öylece çekip gitti. Bu acıya neden katlanmak isteyeyim ki?

Meriç: Büyük ihtimalle şaşırmıştır. Senden böyle bir şey beklemiyordu. Ne diyeceğini bilmiyordu ya da seni kırmak istemiyordu. Ona da hak vermelisin.

Biz böyle konuşuyorken abim elinde bavulla içeri girdi. İlk anlamsız baksam da arkasından giren Mina'yı görmemle yerimden fırladım. Koşarak ona sarıldım. Bunca saattir tuttuğum göz yaşlarım artık deli gibi akıyordu. Mina'nın gelmiş olması benim en büyük desteklerimden biri olacaktı.

Mina: Beni bu kadar mı özledin deli...

Y/N: Mina bir daha hiç bir yere gitme lütfen...

Daha da şiddetli ağlamaya başlamıştım.

Mina: Abla... Buradayım sakin ol artık...

Bana bakarak gülüyordu. Her zaman enerjisi gözlerinden belli olurdu ve ben bunu çok severdim. 

Berk: Bu ne özlemmiş böyle. Bu kadar ağlayacağını bilsem seni de onunla yollardım.

Meriç: Mina hanım... Siz buraların yolunu bilir miydiniz?

Mina: Abi ya... Yapma sende... Berk abim de aynı şeyleri tekrarladı durdu.

Sonra birden Mina bakışlarını bana çevirmişti.

Mina: O değil de siz bu kıza ne yaptınız... Surata bak...

Berk ve Meriç anda anda suçlu gibi birbirlerine bakıp omuzlarını kaldırmıştı.

Meriç/Berk: Hiiiiç.

Yüzümde belli belirsiz bir gülümseme oluşmuştu.

Mina: Annem ve babam yine yoklar sanırım. Benden çok geziyorlar.

Berk: Ne yaparsın. Onlar bu yaşta bile çifte kumru...

Hepimizin gülmesi daha da artmıştı. Tüm gece ayakta kalarak konuşmuştuk. Özlem gidermiştik adeta. Ardından hepimiz odalarımıza çekildik. Telefonumu odada bırakmıştım. Bir süre arama ve mesaj vardı. Ve hepsi Taehyung'dandı.

Tae: Evinin önündeyim. Dışarı gel.

Kalbim yine deli gibi atıyordu. Koşarak merdivenlerden indim. Tekrar aradım ama açmıyordu. Aramasının üstünden çok zaman geçmişti. Belki de gitmişti. Yine de kapıya çıkıp gözlerimle onu aradım. Ama yoktu. Neden bu kadar geç gördüm ki... Merdivenler de oturarak derin bir nefes aldım.

Y/N: Üzgünüm... Böyle olsun istemezdim...

Birden bir gölge belirmişti. Korkarak o yöne bakmıştım.

Tae: Korkma benim... Ayrıca benden üzgünüm... Yaptıklarım ve yapacaklarım için...

İmkansızımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin