İmkansızım 6 Bölüm

317 16 6
                                    


Dediği şeyle tekrar kalbim hızlanmıştı. Bu kadar saf davranmamalıydım.

Y/N : Neden bana birden iyi davranıyorsun? Kız arkadaşın yanlış anlamasın sonra.

Tae : O benim kız arkadaşım değil, ondan hoşlanıyorum. Ama lütfen aramızda kalsın. Her neyse seni almaya gelirim. Kabul mü?

Y/N : Pekala. Yarın görüşürüz.

Tae : İyi geceler.

Y/N : İyi geceler Tae.

Az önce ki üzüntümü unutmuş şimdi heyecandan yatakta dört dönüyordum. Yataktan kalkıp Meriç'in yanına gittim. Uyumamıştı. Bilgisayar da oyun oynuyordu. Yanına yaklaşıp onu izlemeye başladım. Beni fark etmişti ama oyunlarını asla bölmezdi. Bir süre onu izledikten sonra koltukta uyuya kalmıştım.

Sabah uyandığım da odamdaydım. Güneş bütün ışıltısıyla odama vuruyordu. Bugün içim kıpır kıpırdı. Yerimde duramıyordum. Yataktan kalkıp direkt abimin odasına koştum. Hala uyuyordu. Gidip yatağının üzerine zıpladım. Ne olduğunu şaşırmış bir şekilde etrafa bakıyordu.

Y/N : Günaydın abilerin en mükemmeli.

Berk : Y/N iyi misin? Sonunda özüne mi döndün.

Y/N : Bugün sadece mutluyum. Ve abimi de özlemişim olamaz mı?

Dedim ve yanaklarını sıktım.

Berk : Y/N sen kilo mu aldın?

Y/N : Yaa! Ne alakası var?!

Berk : Y/N nefes alamıyorum kalk üstümdeeen!

Diye bağırmaya başladı.

Bu beni güldürmüştü. Bizim sesimize Meriç'te uyanmıştı ve gözlerini ovalayarak odaya girmişti.

Meriç : Hainsiniz oğlum siz! Bensiz eğlence ha!

Dedi ve oda yatağın üzerine zıpladı.

Berk : Sanırım bir süre nefes alma fonksiyonumu gerçekleştiremeyeceğim çocuklar...

Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Meriç'le abimin bu haline oldukça gülmüştük.

Meriç : Mina burada olsaydı çoktan bizi koşturuyor olurdu. Sanki bizim abimiz değil.. Kız paylaşamıyor seni..

Bu dediğine hepimiz birden gülmüştük. Kardeşimi özlemiştim. Aramızda sadece 2 yaş vardı ve benim derdimi anlatabileceğim tek kişi oydu. Tabii ki Deniz dışında.

Kahvaltımızı yapıp herkes evden çıkmak için hazırlandığın da abime dönerek konuşmaya başladım.

Y/N : Abi ben bugün kafeye gelmeyeceğim.

Berk : Neden hasta mısın?

Y/N : Hayır bir arkadaşım ile buluşacağım.

Dediğim de gözlerimi kaçırmıştım.

Berk / Meriç : Nasıl bir arkadaş bu?!

Y/N : Sadece bir arkadaş.. Haberiniz olsun diye söyledim. Pişman etmeyin ve gidin hadi!

Dedikten sonra direkt odama çıktım. İki saat kendime kıyafet seçmeye çalıştım. Birden telefonum çalmaya başladı. Arayan Taeydi.

Y/N : Efendim.

Tae : Hazır mısın?

Y/N : Evet çıkmak üzereyim

Tae : Nerede buluşacağız? Kafeye mi geleyim?

Y/N : Hayır. Sen çık bana konum at. Ben senin yanına geleceğim. Buraları bilmiyorsun. Kaybolup başıma bela olma sonra.

Tae : Ahaha tamam.

Dedi ve telefonları kapattık. Hızla evden çıktım. Tae'nin konum attığı yere gitmeye başladım. Heyecandan ellerim titriyordu. Tae'nin yanına geldiğim de elini mi sıksam yoksa sarılsam mı karar verememiştim. Ama gördüğüm gibi hafifçe sarılıp yanaklarını öptüm. Yaptığıma oldukça şaşırmıştı. Ama ben bir şey olmamış gibi önüme döndüm. Halbuki şua domates gibi olduğuma yemin edebilirdim.

Y/N : Ee nereye gitmek istersin?

Tae : Buz pateni yapmaya.

Y/N : Ne! Hayatta olmaz. Ben bilmiyorum. Ömrümde bir kez gittim onda da rezil oldum.

Tae : Ben yanındayım sorun yok. Düşe kalka öğrenirsin.

Y/N : Sen çok iyi biliyorsun her halde?

Tae : Pek sayılmaz.. Ama istiyorum.

Yine o müthiş gülümsemesini kondurmuştu yüzüne. Ona bakarken ufak bir tebessüm ettim.

Tae : Ne oldu? Yüzüm mü garip?

Y/N : Hayır gayet iyisin. Hatta kusursuz. Sana bakmak hoşuma gidiyor.


İmkansızımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin