REHİNE

121 11 0
                                    

Sıkıştıkları dairelerin içerisinde geçen saatlerle farklı köşelerde, farklı şekillerde uyudular. 

BEŞ YIL ÖNCE 

İş çıkışı eve dönen Hakan kapıyı açtığında duyduğu seslerle içeri daldı. Ses onu terk eden karısı Yağmur'a aitti ve şiddetli bir şekilde ağlıyordu. Hızlıca yanına gelip ne olduğunu anlamaya çalıştı. Sıkıca sarılıp saçlarını okşayarak ne olduğunu sordu. Bir cevap alamamıştı, Yağmur'un ağlaması daha da şiddetlenmişti. Omuzlarına kadar uzanan saçlarla güzel bir yüze sahip esmer bir kadındı. En sonunda konuşmaya ikna oldu. Ağlamaklı ses tonuyla 

-Düşük yaptım !! Oğlumuz gitti Hakan !! Özür dilerim.

Beş aylık hamileydi, bunu ilk öğrendiklerinde sevinçten havaya uçmuşlardı. En büyük hayalleri  bir anda suya düşmüştü. Baba olacağına o kadar sevinmiş ve kendini hazırlamışken her şeyin alt üst olması asla beklemediği bir şeydi. Ağlamamak için kendini sıktı. Yağmur'u kollarından tutup kendinden ayırdı. Sakin bir tavırla göz yaşlarını sildi, ona destek olmaktan fazlası elinden gelmezdi öyle de yaptı.

-Kaderimiz buymuş, ağlama lütfen. Bu halini görmek bana daha acı veriyor. 

-Hakan,

-Bir daha deneriz, kendini harap etme ne olur. 

-Güçlü olalım. 

BİR KAÇ GÜN SONRA 

Sırf yanında kalmak için bir kaç gün izin alan Hakan iş başı yaptığı ilk günün çıkışında, eve geldiğinde büyük bir şokla karşılaştı. Yağmur evde yoktu, başta uyuduğunu düşündü. Günlerdir odasından çıkmayan kadın bu günde yatıyor olmalıydı, her yeri didik didik etti ama evde değildi. Telefonuna sarılıp arka arkaya arasa da bir türlü ulaşamadı. Gidebileceği yerleri, arkadaşlarını, ailesini aradı ama kimsenin ondan haberi yoktu. Endişe ile telefonunu açıp polisi arayacağı sırada yemek masasının üzerinde duran kağıdı gördü. Hızlı adımlarla gelip eline aldı.

-Şuan bunları yazmak o kadar zor ki, bir karar vermek zorundaydım. Oğlumuza sahip çıkamamanın yükünü tek başıma taşımam gerekiyor. Bugüne kadar ne olursa olsun arkamda durduğun, benimle olduğun için sağ ol. Acını sineye çekip benimle ilgilenmene daha fazla müsaade edemem. Olanlar benim suçumdu, seni çok seviyorum.

Gözlerinden akan yaşlarla birlikte olduğu yere çöktü.

ŞİMDİ

Sıçrayarak uyandı Hakan. Yıllar sonra ilk defa Yağmur'un gidişini rüyasında görmüştü. Etkilenmişti, ona ne olduğunu asla öğrenemedi. Polis, hastane, otogar, havaalanı akla gelen neresi varsa hepsi ile irtibat kursa da bir sonuç alamadı. Bir anda hayalet olmuştu sanki. Camın önüne yaklaşıp dışarıyı gözetledi. Kimseler görünmüyordu. Havanın aydınlanmasıyla dışarı çıkıp diğerlerini bulmayı düşünse de karanlıkta ilerlemek onun için daha büyük bir şanstı. Diğerlerinin bir işaret bıraktığına emindi. Tüfek ve tabancasının şarjörlerine baktıktan sonra kapıya yöneldi. Sessizce açıp koridoru kontrol ettikten sonra dışarı çıktı, sokağa çıkması beş dakikadan az sürmüştü. Eli tetikte sokağa çıkıp hızla ilerledi. Ara sokaktan bir ön sokağa geçti, sonra bir ön sokağa daha. Kaçtıkları yöne doğru ilerlemeye başladı. Onlar gibi düşüne düşüne koşuyordu, girdikleri yerde kendilerine işaret bıraktıklarına emindi. Aradan geçen yirmi dakikaya rağmen ne bir iz ne bir rastlantı ile karşılaştı. Girdiği farklı bir sokakta ilerlerken duyduğu seslerle köşeye sindi. Göz ucuyla ara sokağa baktığında binanın önünde bekleyen eli silahlı bir kaç adam vardı. Onları bulabilmiş olma ihtimallerine karşı elini kılıfına atsa da rehin alındıklarını görünce elini yavaşça geri çekti. Açılan kapıyla üçünü de tek tek dışarı çıkıp dizlerinin üzerine oturttular. Sokağın diğer ucundan bir kaç adam daha geldi. Ona yakın adam vardı, onlara bir şey olmadan indirmesi imkansızdı. Aradan geçen bir kaç dakika sonra bir araç daha geldi. İnen kısa boylu saçlarının yarısı olmayan ve yüzünün sol tarafında büyük bir bıçak yarası olan bir adam yaklaştı. Üçünü de baştan aşağı güzelce süzdü. 

-Dün bunun bir sonunun olacağını söylemiştim !! Ölümünüzü bir kaç saat ertelediniz !! 

Tek bir kelime etmediler. Yolun sonuna geldiklerini düşünüyorlardı. Yusuf ne kadar yüzünü saklamaya çalışsa da onu bir yerden çıkaracağını düşünüp sonunda kim olduğunu buldu.

-Sanırım seni tanıyorum !! 

-Ben seni tanımıyorum dedi Yusuf. 

İçinden kendisini tanımaması için dualar ediyordu. Çok geçti, kim olduğunu anlamıştı. 

-Burada başına ne geleceğini bilmene rağmen gelmen iyi cesaret !!

-Bizi öldürmek sana hiç bir şey kazandırmaz !! Hiç bir şeye dokunmadık !! Bırak gidelim !! 

-Size ne yapacağımı gayet iyi biliyorsun !! Diğer adamı da bulduktan sonra hep birlikte öleceksiniz !! Şimdi söyleyin bakalım o nerede !! 

-Bilmiyoruz !! 

Fırat'ın cevabının ardından arkasında duran adama yaptığı işaretle adam yere devirip tekmelemeye başladı. Yelda'nın saçlarını çekip kendine yaklaştırdı. Eğilip bir kere daha sordu. 

-Sevgilinin ölmesini istemiyorsan söyle !! 

Köşeden izleyen Hakan müdahale etmemek için kendini tutuyordu.

-Adamların bizi fark ettiğinde gitti !! Nerede olduğunu bilmiyorum !! Bırak onu !! 

Adamlarına çekilmesini söylediğinde Fırat iyi tartaklanmıştı. 

-O ortaya çıkana kadar sizi misafir ediyorum !! 

Arabaya doğru yürümesiyle adamları kaldırıp zorla peşinden götürdü. Hakan'ın bakışları arasında arabalara bindirilip uzaklaştılar. Gitmeleriyle ortaya çıksa da koca şehirde onları nerede bulacağını bilmiyordu. Ensesine dayatılan namlu ile olduğu yerde kaldı






ÖLÜLERİN KIYAMETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin