KİM BUNLAR

372 31 0
                                    

Vagondaki yaşantıları sorunsuz devam ederken hepsi farklı köşelerde bir şeyler yiyordu. Buse 

-Diğerlerini bulmamız gerekiyor dedi. 

Üçünün de dikkatini çekti. Yemeyi bırakıp kulak verdiler. 

-Semra ablalar kulelerdeydi. Kurtulmuş olmalılar. İçeri girebilecek durumları yoktu. Hakan abilerle birlikteydin Salih abi, aranız açıldı ve onlardan ayrı düştün ama onların öldüğü anlamına gelmez. Kayıplarımız belli, onlar olmasa bile birileri illa ki o gün oradan kurtuldu. 

-Bu riske giremeyiz. Kaç gün geçti aradan, yaşasalar bile nerede olduklarını asla bilemiyoruz. 

-Hapishanenin etrafında dolaşsak yeter, çiftlikten sonra da öyle bir araya geldiniz. 

Salih'in ikna olmak üzere olduğunu anlayan Cansu 

-Saçmalamayın dedi. Kafamızı sokacak bir yer bulduk, boş yere bir hayalin peşine takılıp kendi ayağımıza sıkmayalım. Salih saçmalama. İsmail'de Merve'de öldü. Acı ama bunu kabul etmelisin.

-Siz istediğiniz kadar kendinizi kandırın. Hiç biriniz benden sorumlu değilsiniz, burada kalıp birbirinizi avutun. Ben duramam böyle. 

Silahların olduğu köşeye giden Buse aldığı dürbünlü av tüfeği ile vagondan çıktı. 

Kaldıkları odanın olduğu koridorda biraz bekledikten sonra içeri girmeye anca cesaret etti. Vurup açılmasını beklerken Demet'in kapıyı açmasıyla içeri girdi. Arkasından gelen Demet

 -Bu kadar kısa mı sürdü ? diye sordu. 

-Burası boş değil. Yukarıda yaşayanlar var. 

-Ne !! İyide bunu nasıl fark etmedik ? Bize neden izin verdiler. 

-İzlediklerini söylediler. Niyetimizi anlamaya çalışmış olmalılar. Ne kadar çalışsalar da gitmemizi istiyorlar. Belki başka bir yere gitmemiz gerekiyordur. 

-Yapma Hakan burayı bile bulmamız günler sürdü. 

-Mücadele edecek gücüm kalmadı Demet. Çok yoruldum. 

-Yapma Hakan sen bu değilsin. Yanındakiler için hep mücadele ettin, onları hayatta tutmayı bir şekilde başardın. Başınıza gelenleri biliyorum, hapishane de olanları da hatırlıyorum. Hiç biri senin hatan değil. 

-Hapishane de olanlar tamamıyla benim hatam. O bloğu kontrol etmemizi söylediler, riske girmeye gerek olmadığını söyledim. 

-Tamam ama onları oraya kadar getiren de sendin. Unutma bunu, bizi hapishaneden kurtaranda sendin. Şuan sırası değil. Yukarıda her kim varsa, onlarla en azından anlaşmamız gerekiyor. 

Çıktığı çatıda havanın kararmasına rağmen etrafa bakan Buse belki de bir mucize olmasını bekliyordu. Arkasından çatıya çıksa da yalnız bırakmak için yanına gitmek istemeyen Burak merdivenlerin kenarından saatlerdir onu bekliyordu. Tüfek omuzunda gözü dürbündeydi. En sonunda dayanamadı. Ayağa kalkıp yanına geldi. 

-Onları böyle mi bulacaksın ? 

-Bir yolu olmalı. 

-Buradan olmaz Buse. Eğer onları gerçekten bulmak istiyorsan vagonda dediklerini yapalım. Hapishanenin etrafına gidelim. 

-Bana inanıyor musun ? 

-Biz kurtulduysak diğerleri neden kurtulamasın. 

-Sağ ol Burak. Sağ ol.

-İçeride bulduğumuz yiyecekler çok değil, aramaya çıkmak gerekecek. Biz çıkalım, etrafa göz atarız, belki bir iz, bir işaret ne bileyim işte bakınırız. 

-Umarım bir şey buluruz.

Hava kararırken eve varmaya çalışan Eren ve Mert ayın az bir şey aydınlattığı yolda ilerlemeye çalışıyordu. Gidonu kontrol etmekte zorlanan Eren biraz ileri de olan sürüyü görünce frene basarak motoru durdurdu. Apar topar inip motoru kenarda ki çalıların arasına sakladılar. Birlikte kenarda duran evlere yöneldiler. İkinci katta bulunan dairelerden birisin kapısını açıp içeri daldılar. Tek tek tüm odaları kontrol edip öyle kendilerini rahata bıraktılar. Camdan dışarıya baktıklarında yüzden fazla zombi binanın önünden geldikleri yöne doğru yürüyordu. Bu gece burada kalmaya karar verdiler. Bir şeyler atıştırdıktan sonra uzanıp dinlendiler. 

Demet'in konuşmasıyla kendine gelen Hakan burada kalma fikrini iyice düşünmeye başladı. Bunun için bedel ödemesi gerekebilirdi. Burada ki insanları öldürmesi, eğer başaramazsa onların kendisini öldürmesi, savunmasız kalacak Demet ve Yiğit. 

Bir şekilde o günde bitti. 

Öğlene doğru vagonda gözlerini açmış oturdukları yerde sessizce yemeklerini yiyorlardı. 

-Erzak iyice azaldı. Burak'la arayışa çıkacağız. 

-Düşündüğüm şeyi yapmayacaksınız değil mi ? Hapishaneye gitmek gibi bir fikriniz yok ?

-Hayır abi, buralarda olacağız.

-Bende geliyorum. 

Salih'in onları tek bırakmayacağı açıktı. İtiraz etmeden kabul ettiler. Toparlanıp silahları aldıkları sırada kendilerine bakan Cansu 

-Ben burada kalsam daha iyi olacak dedi. 

İstasyondan çıkış yaptıktan sonra hemen önde duran arabalardan birisini düz kontak yaparak çalıştırıp uzaklaşmaya başladılar. Salih İsmail'den öğrenmişti, tebessüm ederek en yakın arkadaşını hatırlarken bir yerlerde iyi olduğunu umarak gaza basmaya devam etti. 

Sığındıkları evde uyanan Eren ve Mert'te gitmeye hazırlanıyordu. İkisi de sehpanın üzerinde açık duran haritaya bakıyordu. 

-Jeneratör işini bir kenara bırakıp silah bulalım derim ben. 

-Mantıklı.

-Nerede olduğumuzu bile bilmiyorken ne işe yarayacak şimdi bu ? 

Dikkatli gözlerle bakan Mert dün gördüğü yerleri gözünde canlandırdı. 

-Buralarda bir yerde olmalıyız. 

-Yakınlarda işe yarayan bir tek hastane var gibi görünüyor. 

-Silah işine odaklansaydık. 

-Buda önemli Mert. Keşke Sude burada olsaydı. 

-Bu işlerden anlıyordu dimi ? 

-Stajyer doktormuş. 

-Kendimiz idare edeceğiz.

-Oyalanmadan çıkalım. 

Haritayı katlayıp ceplerine koyduktan sonra dışarı çıktılar. Çalıların arasına bıraktıkları motoru kaldırıp çalıştırırken Mert'in arkaya atlamasıyla gidonu çeviren Eren gaza yüklendi. 

Tıkanıp kaldıkları odada Demet ve Yiğit bir o yana bir bu yana dönerken oturduğu yerde kılıfında ki tabanca ve bıçağına bakan Hakan cesaretini toplamaya çalışıyordu. Demet'in bunu fark etmemesi mümkün değildi. Başta yalnız bırakmak istese de onu öyle görmek kendisini de kötü etkiliyordu. Yiğit'i odaya gönderip yanına oturdu. Elini tuttu.

-Endişelendiğini görebiliyorum. Yapman gereken şeyleri de tahmin edebiliyorum. Kendine değil de bize ne olacağından korkuyorsun ama bunu yapma. Biz her türlü şeye hazırız, gelecek şey senin mücadelen de sonra gelecekse ben ölmeye de razıyım. 

Salih, Buse ve Burak saatler sonra karşılaştıkları alışveriş merkezinin önünde arabayı durdurdu. Kapalı otoparka doğru yürüyüp içeri giriş yaptılar. Silahları doğrultup giriş kapısına doğru yürüyorken kapının açılmamasıyla zorlayan Salih pompalı tüfeğini doğrulttu. 

-Çok ses çıkar abi. 

-Buse haklı.

-Bu kadar çıksın o zaman diyerek kabzasıyla arka arkaya vurmaya başladı. 

Kapıda çatlak dahi olmuyorken duydukları sese silahları doğrultarak döndüler. 

-Bugün kapalıyız !! 


ÖLÜLERİN KIYAMETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin