Jimin'den...
Okul'un ilk günüydü ve gitmek istemiyordum. Zorla da olsa yataktan kalktım. Ayna'ya geçip saçlarımı düzelttim. Okul üniformasını giymeyi sevmezdim ama yine de giydim. Gül kokan parfümü sıkıp, çantamı aldım ve evden çıktım. Okul'a gelince çok kişi vardı. Namjoon'u gördüğümde onların yanına gittim.
Jimin : Selam millet.
Namjoon : Selam Jimin, naber?
Jimin : İyidir, sen?
Namjoon : İyi işte.
Jungkook : Olum ya, okul niye var? Sabah'ın köründe kalkmak zorunda mıyız? Off.
Jungkook'un dediğine gülüp, etrafa baktım. Yoongi'in bu tarafa geldiğini gördüm. Kardeşi'yle gelmişti Rose..
Yoongi yanımıza gelip, herkesle selamlaştı. Elini omzuma atıp bana baktı.
Yoongi : Nasılsın kardeşim?
Jimin : İyi, sen?
Başını sallayıp, iyiyim dedi ve sınıflara girdik. Ben, Jungkook ve Namjoon aynı sınıftaydık. Jin, Yoongi, J-Hope ve Taehyung başka sınıftaydı. Seulgi yanıma gelip, beni yanağımdan öptü. Sevgiliydik ama ona ısınamıyordum.
Seulgi : Günaydın aşkım, seni çok özledim.
Başımla onu onaylayıp, ben de seni özledim demiştim ama fısıldayarak.. Bay Kim derse girdiğinde ders anlatıyordu. Başımı kaldırıp etrafa baktım. Rose bana bakıyordu. Hemen gözlerini kaçırmış ve önüne dönmüştü. Utanmış mıydı acaba? Önüme dönüp zilin çalmasını bekledim. Fazla uzun sürmeden zil çaldı ve kantine gittik. Yerlerimize oturup sohbet ettik. Fakat, ben onları dinlemiyordum gözlerim tekrar Rose kaydı. Uzun bir süre bakışmaya devam ediyorduk ki, Seulgi yanağımı öpünce dikkatim dağıldı.
Jin : Gençler yarın hep birlikte, akşam vakti sahil'e gidelim ne dersiniz?
J-Hope : Bence güzel olur.
Taehyung : Aynen, kızlar sizde gelin o zaman daha eğlenceli olur.
Namjoon ve Jungkook kafasını onaylar bir şekilde salladı.
Yoongi : Olur gideriz de, Rose ve arkadaşları yani Jennie, Jisoo ve Lisa da gelebilir mi?
Yoongi, Rose'dan bahsedince ona baktım. Ardından kafamı salladım.
Jimin : Yani gelsinler.
Yoongi : Tamamdır.
Ardından konuşmaya devam ettiler. Rose masadan kalkınca bir yere gitmişti. Bizimkiler konuşmaya o kadar dalmışlardı ki benim masandan kalktığımı bile fark etmediler. Rose'yi takip ettim. Müzik odasına girip gitarı eline aldı ve şarkı söylemeye başladı. "Eyes Closed.." Onun sesi eşsizdi. Kapı'ya yaslanıp onu dinledim. Gözlerimi kapattım ve huzur verici sesini dinledim..
Şarkı bittiğinde beni görmüştü tam karşısındaydım. Utanmıştı, yanakları kızarmıştı. O öyle de güzeldi..
Rose'den..
Jimin öylece karşımdaydı ve ben utanmıştım. Beni dinlemişti. Gitarı kenara koyup ayağıya kalktım. Yanına gittim ve saçlarımı karıştırdım.
Rose : Burda ne arıyorsun?
Jimin : Ben...geçerken senin sesini duydum ve güzel olunca yani söyleyince dinledim.
Şaşırmıştım Jimin benim sesimi beğenmişti. Hafif tebessüm ettim. O da bana gülümsedi. Ardından Seulgi'nin sesini duyduk.
Seulgi : Jimin aşkım! Nerdesin sen?
Jimin : Buradayım Seulgi, ne oldu?
Seulgi bir bana bir Jimin'e bakmıştı. Sinirlendiğini anlamıştım. Hemen Jimin'e sarılıp dudağını öpmüştü. Hızlıca kafamı eğip, onların yanlarından uzaklaşmıştım.
Sonunda okul bitmişti ve eve gidiyorduk. Abim konuşuyordu fakat ben dalgındım ama onu dinlemiyordum.
Yoongi : Rose, beni dinliyor musun abiciğim?
Rose : Ha, şey evet.
Yoongi : Yalan söyleme. Ne oldu? Niye dalgınsın?
Rose : Okul'un ilk günüydü ya o yüzden.
Yoongi : Öyle olsun bakalım. Bu arada yarın akşam hepimiz sahildeyiz.
Rose : Hepimiz derken?
Yoongi : İşte bizimkiler Jimin'in sevgilisi ve arkadaşları sen ve arkadaşların.
Jimin'in sevgilisi derken nedensizce üzülmüştüm. Kafamı tamam der anlamında salladım. Eve gelince kapıyı açıp içeri girdik. Odama çıkıp üstümdekileri çıkardım ve pijamalarımı giydim. Aşağıya inip, mutfağa girdim. Ve makarna yapmaya başladım. Sıcak suyu koyup, dolaptan domates ve salatalık çıkardım. Salata yapacaktım. Sıcak suyu olduğunda tencereye döktüm ve ardından makarnayı içine koydum. Ocağın altını yaktım ve tencereyi koydum. Domates ve salatalıkları doğradım. Yarım saat sonra masayı güzelce hazırlayıp, salatalığı ortaya koydum. İki tane tabak alıp makarnayı koydum ve masa'nın üzerine bıraktım. Suları doldurdum son olarak abimi çağırdım.
Rose : Yemek hazır abi!
Yoongi : Geliyorum.
Çok geçmeden abim gelmişti ve masaya oturdu. Yemeye başlamadan önce bana bakıp gülümsedi.
Yoongi : Çok güzel olmuş ellerine sağlık güzel kardeşim.
Rose : Ne demek abiciğim, her zaman.
Masa'ya bende oturdum ve yemeye başladım. Gerçekten güzel yapmıştım. Yemek bittikten sonra masa'yı toparladım. Abim içeri de dizi izliyordu. Netflix'ten açmıştı. Aklıma güzel fikir gelmişti. Patlamış mısır'ları hazırlayıp onun yanına gittim. Beni ve ellerimdekini görünce gülümsedi.
Yoongi : Canım kardeşim sen olmasan, ne yapardım bilmiyorum.
Ona sıcak bir gülümsemeyle karşılık verdim. Yanına oturup, başımı onun omzuna yasladım. O da beni, sıkıca sarmıştı. Ardından dizi bitmişti. Saat'te geç olmuştu 23.45 tam yatmaya gidiyorduk ki, kapı çaldı. Bu saat'te kim olabilir ki?
Abim kapıyı açmıştı. Gelen kişi Jimin'di.Yoongi : Jimin, ne oldu?
Jimin : Babam'la kavga ettik, ben sana geldim. Rahatsız etmedim umarım.
Yoongi : Yok olum, gel tabi geç içeri.
Jimin içeri girerken bana bakmıştı.
Yoongi : Dur Jimin, benim odama çık da üstüne rahat bir şeyler giy. Rose canım odamı Jimin'e gösterir misin?
Kafamı salladım. Merdivenlerden çıkarken arkamda Jimin vardı. Abim'in odasına girip, dolabını açtım ve bir kaç rahat bir şeyler bulup ona uzattım. Ellerimden alırken elleri ellerime değdi.
Jimin : Teşekkürler Rose.
Rose : Rica ederim.
Öylece ona bakıyordum. Yüz hatlarını inceledim. Aslında yakışıklıydı. Sanırım ona çok dikkat etmediğim için fark etmemiştim. Aniden Jimin üstünde ki tişörtü çıkardı. Gözüme ilk çarpan karın kasları olmuştu. Hemen arkamı döndüm.
Rose : Ne yapıyorsun sen ya!?
Jimin : Ee, sana dışarı çıkar mısın dedim. Öylece bana baktın.
Kahretsin! Onu duymamıştım. Umarım yanlış şeyler anlamamıştır.
Rose : Şey, ben..
Bir şey diyememiştim. Ardından omzuma dokundu ve beni kendisine çevirdi.
Jimin : Sorun değil, herkes beni yakışıklı bulup, yüz hatlarımı inceler.
Göz kırpıp tam kapıdan çıkacağı sırada, dönüp bana baktı.
Jimin : Güzel geceler 'prenses.'
Kapı'yı kapatıp çıktı, ben ise öylece bakakaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JiRose
Teen FictionGöz kırpıp tam kapıdan çıkacağı sırada, dönüp bana baktı. Jimin : Güzel geceler 'prenses.' Kapı'yı kapatıp çıktı, ben ise öylece bakakaldım.