Tesadüf.
Tesadüf neydi?
Kaderin hayatımızı şekillendirmemiz için bize sunduğu karşılaşma mı?
Hayatım boyunca tesadüflerin kendimizin yarattığına inanan ben şu an bu tesadüfü kelimenin başkası tarafından karşıma sunulmasından ölesiye korkmuş ve çözülebilmesi zor bir boşluğa yuvarlanmış gibi hissetmiştim. Bu bir tesadüf müydü yoksa kader tekrar benimle oynuyor muydu? Hangisi olursa olsun bunu kabullenecek gücüm kalmamıştı artık. Hayatımdan bende kötü izlemler bıraktığı için söküp attığım sözcük beni tekrar kendisi ile sınava çekemezdi.
"Tombik!"
Şaşkınlık dolu bakışlarımı bana seslenen insana döndürdüm. İçimde ne zaman tuttuğumdan habersiz olduğum nefesi bırakırken, rahatlıkla kuruyan boğazımı nemledim ve ardından gözlerimi kıstım.
Güneş ve Melisa keskin bakışlarla seslenen o çocuğa bakıp, "Bize mi dedin, birader?" dedi racon havasıyla.
Hafif gülüp çocuğa döndüm tekrar. Çocuk kafasını sallayıp parmağı ile beni göstererek "Sana dedim, Tombik." dedi sırıtarak.
Ağzım yuvarlak bir O harfi alınca, Melisa çocuğa doğru atılarak "Şimdi senin ben nesli icabetini tombiğe çevirmez miyim lan?!" bağırdı.
Alkım'la ben Melisa'yı durdururken,
Güneş çocuğun yakasından yapıştı. "Ne diyon sümsük herif sen?!"
Daha çocuk ne yapacağını şaşırmış şekilde Güneş'e bakarak, Güneş vurdu veee gol.
---------
Evet, tahmin ettiğiniz gibi Güneş çocuğa kafa atmış ve saçlarını da yolmuştu. Çocuğun göz altı morarmış ve saçlarından az kısımda koparılmıştı. Tam da mahkemelik bir neden. Neyse ki, çocuk müdüre şikayetçi olmamıştı. Çocuğun Melisa'nın eline geçmediğine şükür ediyordum. Çünkü içimizde tek Güneş kavgadan anlamayandı. Melisa'nın tek bir tekme ile çocuğun çenesini kırma ihtimali vardı. Biz de şimdi, geldiğimiz ilk günden daha yerleşemeden müdürden fırça yemiştik. Kovulacaktık cidden bu dangalaklar yüzünden.
Her defasında sakin olmaları gerektiğini belirterek söylesemde beni dinlemiyordular ki. Arıza çıkarmasalar olmuyordu.
"Odanıza gidin ve o odadan dışarı çıkmayın! Anladınız mı?!" dedim sertçe.
Kafalarını salladıktan sonra revire gidecek yolda ilerledim. Arkamdan Alkım'ın "Sen nereye?" diye söylediğini duyduğumda "S*çtığınız b*ku temizlemeye!" dedim bana göre yavaş olan sesle.
Güneş'in "Duvarın da kulakları var, Masoş. Terbiyeli, terbiyeli," dedi alayla.
Kaşlarımı kaldırarak "Çıkardığınız sorunlar kıçınızı tekmelediğinde terbiye nedir anlatacağım!" dedim gayet sinirlendiğimi göstererek.
Hızla revirin yolunda ilerlerken, oğlanın revir odasından çıktığını gördüm. Koşar adımlarla ona yetişip "Pardon, bakar mısın?" dedim. Bana yüzünü tam şekilde sunarak dönünce şüpheli bir bakış açısıyla çocuğun suratını filtreden geçirip tanımadığımın verdiği eminlikle "Kimsin sen dangalak?" dedim sertçe.
Evet, beni tanıyan biri çıksaydı kesinlikle sessiz kalacaktım. Ama anlaşılan bana bulaşmak isteyen hödüğün biriydi.
Alayla kahkaha atıp "Anlayamadım?" dedi sırıtarak.
"Oğlum, bak bana bulaşma anladın mı?" dedim dişlerimin arasında. Cidden sinirleniyordum.
Oğlan sırıtmaya devam edince daha fazla kendimden çıkıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tombik!
Teen FictionDeğiştim. Değiştik. Hayatın bunu yaptığını söyleyemem. Çünkü değişmek için çabaladık. 4 yıl. Fazla değil mi? Sevdiğim çocuğun görünüşüme göre beni reddetmesi, daha doğrusu sevdiğimiz çocukların bizi görünüşümüze göre reddetmesi 4 yıl önceydi. O g...