Güneş kağıdı ezmeye devam edince sinirle "Onu elinde oynatmaya son verecek misin?" diye sordum. Fark etmiş olacak ki bakışlarını bana sabitleyip yüz çizgilerimi gözden geçirdikten sonra dudaklarını kıvırarak "Hayır." deyip tekrar ezmeye başladı. Hızla kağıdı elinden alarak çöp kutusuna tek fırlatışta atıp, verdiği cevabı kendimce değiştirip "Evet." dedim. Böyle şeyler beni sinirlendirirdi. Kağıt sesine karşı bir alerjim vardı sanki. Kendime hâkim olamaz, sinirlenirdim.
"Artist basketçi." dediğini duysam da pek aldırmayıp gözlerimi kantinin girişine Hayat'la kol kola gelen Utku'ya sabitledim.
Alkım masaya oturup kafasını da eğerek ağlamaya başlayınca şaşkınca gözlerimi Utku'dan çekip Alkım'a çevirdim.
"N'oldu kız?" sordum anlamayarak.
Kafasını kaldırıp "Alper'le ayrıldık. Ya ben ona oje sürerken bile yazmıştım ya. Düşün, ne kadar seviyordum ben onu! Ama o beni kolay bir şekilde sildi. Nasıl bana bunu yapar?" diye tekrar gözleri dolunca yüzümü buruşturdum. Bunlar sık sık ayrılıp barışırlardı. Şimdi uğraşmaya değmezdi bu konuyla. Ama Alper pisliği konuyu ciddi bir boyuta getirirse ben ona haddini bildirmesini bilirim.
Yemeğini masamıza koyan Uraz ve Cihan'a baktım. "N'aber, Hanımlar?" gözlerini Alkım'a kayınca "Sanırım keyifler iyi değil."
Elimi sallayarak "Boş ver." diye mırıldandım. Omuz silkerek yanıma oturduğunda dün akşam gördüğüm fotoğraf aklıma geldi. Neden hiç konusunu açmamıştı? Belki de beni rahatsız etmemek için. Konuyu ben açarak "Instagram'ımı nasıl buldun?" diye sorunca kaşlarını kaldırdı.
"Ben mi?" dedi şaşkınca. Kafamı salladım. Omuz silkerek "Utku yapmıştır, ben pek Instagram'a girmem ki. Dün telefonum Utku'daydı." dedi pekte umursamadan. Utku neden Cihan'ın telefonundan beni takip etmişti?
Cihan çatalı eline alıp "Baksana ne diyeceğim," diye bana çevirince kafasını benim zaten ona bakıyor olduğumu fark edince şaşırdı.
"Baktım." dedim tepkisiz suratına bakmayı sürdürerek.
"Ya şey sen öyle bakınca değişik oldum. Unuttum." dedi şaşkın şaşkın.
Göz devirip kafamı çevirerek "Bakmadım, söyle." dedim bıkkınca. Bu çocuğa iyilikte yaramıyor gerçekten.
"Ya tamam, hatırladım. Söylüyorum." deyince tekrar kafamı çevirdim o sırada zaten Utku ve Hayat masamıza yaklaştığından onlara hiç bakmamak için tüm dikkatimi Cihan'a verdim.
Gülümseyerek "Senin evin yok mu?" diye sorunca kaşlarımı çattım.
Kafamı sallayarak "Ne?" diyerek anlamayarak baktım suratına.
"Hep aklımdasın da." deyip gülmeye başlayınca kafasına şaplak vurmaya çalıştım. O da kafasını benden kaçırmıştı.
"Ben de ciddi ciddi dinliyorum yahu!" diye hayıflandım.
"Yine ne yapmış?" diye gülerek masamıza oturdu Utku. Hayat'ta hemen yanına oturmuştu.
"Sana ne?" diye acıladım gözlerimi kısarak.
"Merak ettiği için soruyor. Neden böyle tepki veriyorsun?" diye Utku'ya sırnaşarak konuşmuştu Hayat Hanım.
"Canım, senin çenenin kapama tuşu yok mu? O çene boş yapıyor, bilgine. Seninle konuşan yok." diye gürledim üzerine. Bu kıza fena hâlde kıl olmuştum. Her lafında iğnelemesem olmuyordu.
"Sakin ol, kız." diye Güneş zoraki gülmüştü.
Utku kaşlarını çattı ve tepkisiz kalmak için gözlerini kapattı. Hah! N'oldu? Hoşuna gitmedi galiba sevgilisine tavrımız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tombik!
Teen FictionDeğiştim. Değiştik. Hayatın bunu yaptığını söyleyemem. Çünkü değişmek için çabaladık. 4 yıl. Fazla değil mi? Sevdiğim çocuğun görünüşüme göre beni reddetmesi, daha doğrusu sevdiğimiz çocukların bizi görünüşümüze göre reddetmesi 4 yıl önceydi. O g...