7.Bölüm.

9.2K 397 174
                                    

Yanımıza yaklaşan Alkım'ı fark edince kibar bir şekilde Utku'nun elinden elimi çektim. Alkım şüpheli bakışlarını ikimiz arasında gezdirip "Canım, sen bir kantine in, hava al gel. Teyzem hiç buradan ayrılmadığını söylüyor, hadi." konuştu şefkatli bir tavırla.

Sonunda beni ikna edebildiğinde bıkkın bir şekilde hemşirelere sorarak kantin yerine lavaboya yöneldim.

Lavaboya girdiğimde uzun duvardan sonra sol duvara dayalı klozetleri görünce erkeklere ait olduğunu anladım. Çıkacağım zaman Uraz'ın "Kovulacaksın, Cihan! Farkında mısın? O kadar önemli bir maça iki gündür molasız, kesintisiz çalıştıktan sonra gelmedin! Neden? Esin'i hastaneye yetiştirmen gerektiği için. Tamam, anladım. Esin'i bende seviyorum. İyi kız. Ama onu durağa yetiştirip maça gelebilirdin. Tamam, onu da geçtim. Bari hastaneye koyduktan sonra gelseydin. Oturmuş, onunla beklemişsin ya! Geleceğini hiç umursamıyor musun sen?!" diye bağırdı resmen.

Yutkunup şaşkınca duyduklarıma inanamıyordum. Cihan'ın önemli bir maçı vardı ve gitmemişti öyle mi? Neden bana söylememişti? Kesinlikle onu oyalamazdım. Kendimi çok fazla suçlu hissetmiştim. Sığındığım duvardan çıkacağım zaman "Yapamazdım..." diyen Cihan'ı duydum. Ne söyleyeceğini merak ettiğim için bekledim.

"Masal zor durumda olduğumda benimle oldu zamanında. Masal benim için çok değerli bir arkadaşım. Onu o şekilde bırakıp gitmek bana yakışmazdı. Bir maç arkadaşımdan değerli değil benim için. Konu tartışmaya kapalı. Koç'la bu konuyu konuşurum ben." dediğini duyunca hızla lavabodan çıkıp kadınlar için olana girdim. Düşündüğüm gibi çıkmıştılar onlar da lavabodan. Demek, geçmişte ona yaptığım herhangi iyiliğin karşılığını ödüyordu bana. Yine de böyle bir şekilde ödemesi gerekmezdi. Elimden ona minnettar olmaktan başka bir şey gelmezdi. Sanırım Cihan benim için gerçek bir arkadaştı. Ama beni fazla sinirlendirdiği gerçeğini de değiştiremezdi.

Lavaboda elini yıkayan ve garip bakışlarını benden çekmeyen kadına zoraki gülümsedim. Onu umursamadan ben de musluğu açarak elimi yüzümü yıkadım. Daha sonra elimi peçeteye silip çöpe atarak lavabonun penceresinin önünde durdum. Dışarı bakarak gözlerime dolan yaşları geri ittirdim. Ağlamayacaktım ne olursa olsun. Cihan doğru diyordu, babam iyi olacaktı. O hep güçlü biri olmuştu şimdi de şüphesiz iyileşecekti. Lavabonun kapısı açılınca içeri başka kadınlar girdi. Ben de fazla vakit kaybetmeden bekleme salonuna geçtim.

Çocuklara yaklaşırken Güneş'in "Mecnun dağları delmiş zor bela ulaşmış Leyla'ya demiş ki, seni ne kadar çok sevdiğimi bak gör işte. Leyla da demiş ki, ya Mecnun bu sene KPSS var ilişki düşünemiyorum."

Çocuklar Güneş'in söylediğine gülerken ben konuştukları konuya göz devirdim. Cihan beni fark edince gülerek bana yaklaştı. "Senin bu arkadaşların çok kafa kızlar ha." dedi sırıtarak. Anlaşılan bizimkileri sevmişti.

Kafamı sallayıp gülümsedim. Cihan'la daha fazla kavga etmemem gerektiğini düşünmeye başlamıştım. Onu bizim kızlardan ayırmayacak ve gerçek bir dost olacaktım. Kafasını sallayarak "N'oldu, Tombik?" diye sordu.

"Babam için endişeliyim. Ondan." diye geçiştirdim konuyu.

Dudaklarını büküp saçımı okşayarak "İyi olacak, merak etme. Hadi," deyip koluma girerek beni çocukların yanına götürdü.

"Akrabalar en kötü olaydır." diye Akad onayladı Güneş'i. Neden konuştuklarını anlamaya çalışarak koltuklardan birine bıraktım kendimi.

"Evet, kesinlikle. Ben yemin ettim vallahi evlenirken düğünüme babam taraf gelecek olursa ben düğünüme gitmem!" dedi kararlılıkla Alkım.

"Eee o zaman ben kiminle evlenirim?" diye konuşarak yaklaşan Alper'e baktık hepimiz. Alper Alkım'ın sevgilisiydi. Gerçi hiç sevmezdim bu herifi nedense. Bana fazla çapkın gözüküyordu. Bunu Alkım'a bir türlü anlatamıyordum ki. Konusu her açıldığında kavga ediyorduk. Bu yüzden ben fazla onların birlikteliğine burnumu sokmuyordum. Alper'in tek hatasını bekliyordum. Tek bir hatasında onu neyin beklediğini kendisi de biliyordu. Muhtemelen onu dövecektim.

Tombik!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin