Zoraki bir şekilde gülümseyerek dirseğimi Cihan'ın karnına vurdum. Cihan inleyerek yüzünü buruşturunca "İlahî Cihan," dedim yalancı bir kahkaha atarak. Melisa ve Güneş'te gergin havayı dağıtmak adına gülmeye başladılar.
Kahkahama son verip gülümseyerek "Ya işte Cihan bana hep Tombik der, eskiden tombik yanaklarım vardı da, o yüzden yani. Aramızda bir şaka." dedim açıklama yaparak. Bu zaman Utku'nun yüzündeki ifade açılınca Cihan'a baktım. Neden böyle dediğimi anlamıyor gibi bakıyordu. E o da haklı. İkimiz de şişko olduğum için bana öyle seslendiğini biliyorduk. Gözlerimi Cihan'ın mavisine sabitleyip 'Lütfen, beni onayla.' der gibi bakıyordum.
Dudağını kıvırınca, ellerini yanaklarıma koyarak sıkıp "Tabii ki, öyle. Baksana şunun yanaklarına, agucuk bugucuk." diyordu.
Zoraki gülümseme ile ellerinden kurtulunca derin bir nefes aldım. Gözucu Utku'ya bakıp, tekrar Cihan'ın alayla sırıtarak bakan yüzüne döndüm. Daha fazla rezillik çıkmadan buradan tüymem lazımdı.
"O zaman size iyi eğlenceler, arkadaşlar. Biz kaçalım." deyip Cihan'ı da kolundan çekerek restorandan çıkardım.
Dışarı çıkınca içimde tuttuğum nefesi dışarı vurdum.
Cihan "Demek yanakların tombik?" diye dalga geçti.
"Beni sinir etme. Dalga da geçme. Uğraşma da." dedim kaşlarımı çatarak ona bir adım atıp karşısında durarak.
Tekrar dudak büzerek "Ama öyle eğlencesi olmaz ki." dedi alayla.
Gözlerimi sımsıkı kapatıp tekrar açtım. "Katil olasım var ama kendimi zapt ediyorum! Biliyorsun değil mi?!" dedim tıslayarak.
Bana hayali öpücük atıp "Biliyorum, Tombiğim." dedi gülümseyerek. Kaşlarımı kaldırıp şaşkınca suratına baktım. Bu az önce bana öpücük attı öyle mi? Kafası mı güzel bu çocuğun? Yahut kendini fazla yakın hissediyor. Ben kızlara bile öpücük atmıyorum be.
Biraz duraksadıktan sonra yüzünü bana yaklaştırıp hafif bir gülümseme ile gözlerime bakarak "Tatlı olma," dedi gözlerini yüz çizgilerimde gezdirerek dudağını kıvırmıştı. Ona bu kadar yakından bakmak beni daha çok şaşırtmıştı. İstem dışı göz kapaklarım yaklaştıkça daha fazla açılıyordu. "Akla zarar." deyip geri çekilerek gülmeye başlayınca omuzuna sert bir şekilde vurdum. Dalga geçiyor resmen.
Gülerek omuzunu tutup "Hey, acıdı." dedi. Ya hâlâ gülüyor. Gözümü onun dışında sakinleşmek için her yerde gezdirince camdan bizi izleyen Utku'yu gördüm. Yüzünde herhangi duygu beriltisi yoktu. Donuk bir suratla bizi izliyordu. Bazen çok iyi maskelene biliyordu o. Hem de en iyi bir şekilde. Neden buradaydı merak etmemeye çalıştım. Aklımı bulandırmasına izin vermeyecektim.
Beni Cihan ile görmesi, onun ile aramda bir şey olduğunu zannetmesi artık umurumda değildi. Ama rahatsız olmuyorum desem yalan söylemiş olurum. Bana geçmişte acı çektirdiği gerçeği şimdi iyi davranması ile geçmiyordu maalesef. Birazcık bile benden hoşlanma ihtimali vardısa, şimdiden yok olsa benim içinde iyi olurdu.
Gözlerimi Cihan'a çevir "Kendine geldiysen gidelim." dedim sinirle. Kendime sinirlenince bunu çevreme yansıttığım bir gerçekti.
Yüzünde alaycı ifade silinmezken "Kendime gelemiyorum. Sana gelsem olur mu?" dedi sırıtarak.
Bak hâlâ asılıyor. Kafasına atacağım şaplaktan kaçınırken "Sen yavşaklık kursuna falan mı katıldın?" dedim bıkkınca.
"Ne var, Tombik? Güzelliğin adamın aklından çıkmıyor ki," sırıtmaya devam edince sabahtan sıktığım yumruğumu suratına fırlattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tombik!
Fiksi RemajaDeğiştim. Değiştik. Hayatın bunu yaptığını söyleyemem. Çünkü değişmek için çabaladık. 4 yıl. Fazla değil mi? Sevdiğim çocuğun görünüşüme göre beni reddetmesi, daha doğrusu sevdiğimiz çocukların bizi görünüşümüze göre reddetmesi 4 yıl önceydi. O g...