"Yaaa, Poyraz story'me yanıt vermiş." diye çığlık attı yatakta zıplayarak Güneş.
"Kızım, senin kime yürüdüğün belli değil, arada bir soluklan lan." dedi pes edercesine Melisa.
"O yanıta bel bağlama bence." sırıtarak gözüne rimel çeken Alkım konuşmuştu.
"Yanılıyorsun, beybi. En büyük aşklar story'e yanıt vermekle başlar." kıkırdayıp göz kırpmıştı Güneş.
1 hafta önce Kağan'ın sinema teklifini kabul ettiğime sağ olsun bizim grup pişman etmişti beni. İnadıma Utku da Hayat'ı davet etmişti. Ben de Kağan'la yalnız olmamak için Alkım'ın da gelmesini istemiştim, o da Cihan'ı davet etmişti. Gerçi Cihan onaylamamıştı daha gelip gelemeyeceğini bilmiyorduk.
"Bugün Alper'in inadına Cihan'la fotoğraf çektirip Instagram'ıma fotoğraf yükleyeceğim." deyince kaşlarımı çatarak ona baktım. Tamam, anlıyorum arkadaşımla sevgilisine acı çektirmek istiyor ama yani ne gerek var fotoğraf çektirmesine offf ne düşünüyorum, yahu. Kafamı iki yana sallayıp kıyafetimi düzelttim üzerimde.
"Anıl pisliğine bak sen, Akad'la bir kıza sarılıp fotoğraf atmış." söylenerek konuşan Güneş'in hemen yanında bitmişti Melisa.
Melisa "Allah belalarını vermiyor mecbur biz bir şey yapacağız." söylendi kendi kendine.
"Yok, olmayacak böyle." deyip hemen telefonunda bir numaraya tıklayıp aradı Güneş.
Telefon birkaç kez çaldıktan sonra Sinan'ın uykulu sesi doldurdu odayı. Sinan'la Anıl ve Akad aynı odada kaldığından bilgi edinmek için arıyordu Güneş. Melisa telefona dikkatle bakıyordu. Göz devirip makyaj masasına oturdum.
"Sinan'cım, biliyorsun bayramda küslülük olmaz hadi, yalvar da barışalım. Hem ne yapıyorsun? Ne ediyorsun? Sağlığın nasıl?"
Bir dakikada bin tane soru sormuştu Güneş, hayretle ona baktım.
"Ne saçmalıyorsun, Güneş? Ne bayramı? Niçin yalvarıyorum kafam karıştı."
"Kafan yok tabii senin, kullanmadığın için karışır yani. Canım, ne bayramı olacak, sevene her gün bayram ya. Onu diyorum."
"Güneş, gerçekten anlamıyorum seni. Kızım, sen matruşka falan mısın? İçinden sürekli biri çıkıyor. Hangisi sensin ya?"
"Boş ver, tatlım sen onları. Kim var yanında? Ne yapıyorsunuz?"
Konudan konuya balıklama atlamasına hepimiz ağzı açık bir şekilde bakıyorduk. Hiç takmıyor sadece merak ettiğini sormaya devam ediyordu.
"Allah'ım sen sabır ver. Odamdayım, Güneş. Uzanıyorum, yanımda da Akad var. Oldu mu?"
"Ayıptır söylemesi, Akad'la aynı yatakta ne yapıyorsun?"
Makyajımı bitirdikten sonra gözlerimi devirip çantamı da elime alarak kızlara el salladım ve odadan çıktım. Güneş'in sapıkça sorularını duymak istemediğim için hemen ayrılmıştım ortamdan. Aksi taktirde bir dakika daha orada kalsaydım, kulaklarım kanser olabilirdi. Arkamdan koşarak yetişti bana Alkım.
"Kızım, ne sabırsız insansın sen? Bir dursaydın?"
Omuz silkerek onu takmadığımı gösterdiğimde güldü. Yurttan çıktığımda telefonum çalınca Alkım'a devam etmesini söyleyip telefonumu çantamda aradım.
Bulduğumda cevaplayıp kulağıma götürdüm. Yavaş yavaş Alkım'ın ardından giderken,
"Masal, hemen yetiş eve!" diye annemin telaşlı sesini duyunca korkuyla telefonu indirip otobüs durağına doğru koşmaya başladım. N'olmuştu? Babam mı kötüleşmişti? Hastaneden erken ayrılmasına işte bu yüzden karşı olmuştum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tombik!
أدب المراهقينDeğiştim. Değiştik. Hayatın bunu yaptığını söyleyemem. Çünkü değişmek için çabaladık. 4 yıl. Fazla değil mi? Sevdiğim çocuğun görünüşüme göre beni reddetmesi, daha doğrusu sevdiğimiz çocukların bizi görünüşümüze göre reddetmesi 4 yıl önceydi. O g...