-7-

6.1K 615 248
                                    

Jungkook tekrar okuldan geldiği bir günün sonunda eve girip kıyafetlerini değiştirmiş ve salondaki koltuğa uzanmıştı.

Dün gece yaptıklarını düşündükçe kendine inanamıyordu. Jimin böyle bir şey yaptığını duysaydı kesin Jungkook'u bir daha asla görmek istemezdi.

Jungkook masasındaki pasta tabağındaki pasta kalıntılarının küflenmiş olduğunu düşünüyordu. Mecburen yıkamalıydı. Yerinden kalkıp odasına doğru adımlamaya başladı.

Odasının kapısını açtığında karşısındaki masanın üzerinde ne bir pasta tabağı, ne de bir çatal görebilmişti.

Hızla odasının kapısını çarpıp kapısı kapalı olan mutfağa bodoslama daldı. Karşısında hiç beklemediği birini görmüştü.

"Hoseok?"

Jungkook şaşkınlıkla Hoseok'a bakarken Hoseok sıcak bir şekilde gülümseyip bulaşıkları yıkamaya devam etmişti. Bir yandan da yemek yapıyordu.

"Annen annemi aramış, Jungkook'a göz kulak olun falan demiş, ben de adını duyunca geldim koşarak buraya. Kapı şifresini de annenden öğrendim. Ve bir şey soracağım. Kapı şifreniz neden Jimin'in doğum tarihiyle senin doğum tarihinin karışımı?"

Jungkook gülerek kapıya dikmişti bakışlarını. Annesi her gelen geçene şifrelerini verdiği için siniri bozulmuştu.

"Bunu fark etmen şaşırtıcı."

Hoseok tavuğu parçalarken dudaklarını büzüştürüp bakışlarını kısa bir an Jungkook'a çevirdi.

"Aslında, ben fark etmedim. Taehyung söyledi."

Jungkook gözlerini devirip aptal kuzeninin bunu aklında tutabilmesine hayran kaldığını belirten mırıltılar çıkarmaya başlamıştı.

"Taehyung ile siz bayağı yakınsınız sanırım?"

"Yakınsak, bundan sana ne?"

Jungkook'un arkasından seslenen ikinci bir kişi çıkageldiğinde Jungkook biraz ürküp birkaç adım gerilemişti. Taehyung da buradaydı. Evini işgal etmişti bu mülteciler.

"Evimden defolun."

"Ama çok ayıp bak, olmuyor böyle."

Taehyung kınayan bakışlarını Jungkook'un üzerinde gezdirmeye başlamıştı. Hoseok ise bir aşçı edasıyla yemekleri güzelce pişirip tabaklara ayrıştırmıştı.

"Salondaki masaya götürün şunları, boş yapmayın daha fazla. Biraz hareket ettirin o kıçlarınızı."

Hoseok bıkkınlıkla söylenirken Taehyung ikiletmemiş ve tabakları salona taşımaya başlamıştı. Jungkook da arkasından içecekleri götürüyordu.

Masaya kurulduklarında herkes kendi hâlinde yemeğini yiyordu. Taehyung ve Hoseok bir sohbet başlatmışlardı ama Jungkook'un umrunda değildi konuştukları konular. Aklında tek bir kişi vardı.

"Jimin'i özledim."

Jungkook en kısık sesiyle mırıldandığında ikili kafalarını Jungkook'a çevirmişti.

"Ne dedin?"

Jungkook elini havada bir şey yok der gibi sallayıp telefonunu eline almıştı. Jimin'in fotoğraflarından birine bakarken yüzünde genişçe bir gülümseme oluşmuştu yine. Jimin'in güzel gülüşüne dokunmak istiyordu.

"Keşke gülüşüne dokunabilsem."

Jungkook içinden geçirdiği cümleden sonra telefonunu masaya geri bırakacaktı ki, içinden çıkıp kucağına yerleşen cisimle eli ayağına dolanmıştı.

Dudaklarında hissettiği dudaklarla artık yaşadığını hissetmiyordu.

*

İlk öpücüğümüzü de aldık yey

Wish | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin