Jungkook babasının olaya bu kadar çabuk alışmasına inanamamıştı. Sanki her gün telefonundan birilerinin çıkmasına çok alışıkmış gibi oturmuş Jimin'le rahat rahat sohbet ediyordu.
"Jungkook'un odasını gördün mü? Her yerde sen varsın. Usanmıştık artık bu çocuğun sana melek deyip durmasından ama haklıymış yavrum. Benim oğluşum hep haklı ki zaten."
Jungkook göz devirip parmaklarıyla oynamaya başlamıştı. Babası gelin tanıtır gibi Jimin'e Jungkook'u övüyordu ve Jungkook bu duruma gülse mi ağlasa mı bilememişti. Hem çok mutluydu hem de garip hissediyordu.
Jungkook bakışlarını annesine çevirince annesinin çok derin düşüncelerde yüzdüğünü fark etmişti. Annesinin yanına oturup elini annesinin omzuna attı.
"Anne?"
Jungkook'un annesi bakışlarını Jungkook'a çevirip gülümsemiş ve kafasını efendim dercesine sallamıştı.
"İyi görünmüyorsun sanki?"
Jungkook'un annesi yerinden kalkıp bakışlarını Jungkook'tan kaçırmıştı.
"Ben, biraz kafamı toparlamak istiyorum. İyi geceler hepinize."
Jungkook annesinin arkasından başını düşürmüştü. Annesinin bu duruma alışması ve kabullenmesi zaman alacağa benziyordu.
İçeriden bir çığlık sesi koptuğunda annesi koşarak salona geri girmişti.
"Lanet olsun! Eve iki tane mi ruhani varlık soktunuz!? Evim garip mahluklarla doldu! Tanrım..."
Jungkook yerinden kalkıp annesinin kolundan nazikçe tutmuş ve annesini yatak odasına kadar götürmüştü. Annesi genç bir kadındı ama bu kadar garip olayları kaldıramayabilirdi. Biraz uyuyup dinlenmesi kendine gelmesinde yardımcı olabilirdi.
Jungkook salona geri döndüğünde Jennie umursamazca oturmuş tırnaklarıyla bakışıyor, arada Chaeyoung'a bakıp gülüyordu.
Jimin ise hâlâ Jungkook'un babasıyla sohbet ediyordu. Sağlam muhabbet etmişlerdi. Jungkook Jimin'in yanına oturmak için atakta bulunacağı sırada Jimin'in telefonunun sesi gelmişti kendi yatak odasından. Jimin telefonunu almaya gitmek için ayaklandığında Jungkook da peşinden gitmişti. Odaya girdiklerinde Jimin telefonunu alıp aramayı hızla yanıtlamış ve telefonu kulağına dayamıştı.
"Efendim?"
"Jimin! Neredesin sen!? Bütün hayranların senden bir açıklama bekliyor! Hemen buraya gelmezsen senin için iyi şeyler olmaz aptal herif seni!"
"Namjoon hyung, sakin olsan keşke. Abartma bu kadar. Ayrıca, Jungkook ile geleceğim, sorun olur mu?"
"Daha o meseleyi de konuşamadık değil mi? Sen bizi unuttun hepten, yazıklar olsun."
"Hyung, atar yapmanın sırası değil. Geleceğim birazdan, kapatıyorum. Görüşürüz."
Jimin telefonu kapatıp derin bir nefes vermişti. Şirketinin biricik CEO'su Namjoon, neyse ki anlayışlı bir insandı. Jimin'deki rahatlık oradan geliyordu zaten. Buna iyi niyeti suistimal etmek diyebilirdiniz ama Jimin'e göre samimiyetten kaynaklanan bir durumdu.
"Birlikte mi gideceğiz gerçekten?"
Jungkook'un gözlerindeki minik parıltıyı gördüğü gibi gülümseyip kafasını sallamıştı Jimin.
"Birlikte gideceğiz. Ama öncelikle seni güzelce hazırlayalım bakalım. Evime gidiyoruz."
*
Jungkook geldikleri yere şaşkınlıkla bakıyordu. Burası Jimin'in daha önceden geldiği evi değildi. Daha farklı ve villa tarzı bir evdi.
Bahçeden içeri girerlerken Jungkook geniş alanı incelemeye başlamıştı. Girişin sol tarafında büyük bir salıncak ve salıncağın yanında kalan bir kamelya vardı. Jungkook çok beğenmişti o kısmı. Ama sırf görgüsüz gibi görünmemek için sakince geçip gidiyordu her yerden.
Jimin evin kapısını açtığında önce geniş bir hol karşılamıştı onları. Jungkook beyaz renginin ağırlıklı olduğu ortamda gözlerini gezdirirken dudaklarının bir o şeklini aldığından habersizdi.
"Pek de harika sayılmaz. Bu evi yıllar önce almıştım. Uzun süredir gelmiyordum buraya. Bu yüzden içerisi biraz kirli ama senin bedenine uygun kıyafetleri buraya getirmelerini söylemiştim. Bu yüzden buraya geldik."
Jimin Jungkook'a baktığında Jungkook'un yerinde kımıldamayıp evi incelediğini görmüş ve gülümseyip Jungkook'un elini tutup çekiştirmeye başlamıştı.
Jungkook elinin sıcak avuçla buluştuğunu hissettiği anda bakışlarını ellerine indirmiş ve yüzünü aptal bir sırıtışın ele geçirmesine izin vermişti.
Üçüncü kata çıktıklarında bir odaya girmişlerdi. Bu oda diğer yerlere kıyasen daha temiz ve düzenliydi. Hatta fazlasıyla temizdi.
"Buraya geldiğimde bir tek bu odayı kullandığım için sadece burayı temizlettiriyorum. İnsanların bütün evi temizleyip boş yere yorulmasına gerek yok sonuçta."
Jimin Jungkook'un elini bırakmadan odanın boydan camlarından birini açmış ve balkona doğru adımlamışlardı. Balkonun zemini de camdandı. Bastığınızda sanki aşağı düşecekmişsiniz gibi görünüyordu ve Jungkook bundan korkmuştu.
Jimin balkona geçerken Jungkook'u zorla yanına çekmeye çalışmıştı ama Jungkook çok tedirgindi.
"Gelsene."
"Ya düşersek?"
Jimin yine Jungkook'un elini bırakmadan balkonun cam zeminine basmıştı. Aniden zıplamaya başladığında Jungkook korkuyla Jimin'i yanına çekmişti.
"Ölmek mi istiyorsun aptal?"
Jimin kahkaha atıp Jungkook'un beline kolunu dolamış ve Jungkook'u balkona çekmişti. Jungkook panikle kendini geriye çekmeye çalıştığında Jimin Jungkook'un belindeki kolunu daha fazla sıkılaştırıp Jungkook'u daha fazla çekmişti yanına.
Jungkook aşağıya bakmak istemiyordu ama gözleri kaymıştı bir kere. Balkonun tam altında kocaman bir havuz vardı. Yani düşseler bile havuza düşerlerdi. Ölme tehlikeleri yok gibi bir şeydi.
Jungkook kafasını kaldırmış ve yüzünün dibindeki Jimin'e bakmıştı. Kalbi hızla çarparken Jimin'in gülümseyen yüzünde gezdirmişti parmak uçlarını. Çok fazla seviyordu. Öyle çok seviyordu ki, bu sevgi Jungkook'un minik kalbine sığmaz olmuştu.
Jungkook Jimin'in gözlerinin önüne düşen saçlarını eliyle geriye doğru itmiş ve gülümsemişti. Çok mutlu hissediyordu. Sonsuza kadar Jimin'e bakmak, asla bir santim bile uzaklaşmadan yaşamak istiyordu.
Jungkook Jimin ile nefes aldığını hissediyordu.
Jungkook Jimin'in yüzüne derince bakmaya devam ederken aniden çalan telefon Jungkook'un sinirlerini yerle bir etmişti. Jimin telefonu cevaplarken Jungkook Jimin'e sarılmış ve o şekilde konuşturmuştu Jimin'i telefonla. Yanından ayrılmasını istemiyordu şu an.
Jimin telefonu kapatıp cebine atmış ve kollarını Jungkook'un beline sarmıştı yine. Jungkook Jimin'in kokusunu solurken Jimin de aynı şekilde Jungkook'un kokusuyla mest olmuştu.
"Jungkook, şirkete gitmeliyiz."
*

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wish | Jikook
FantasiaJeon Jungkook, gerçekleşeceğine dair küçücük bir ümitle dilediği dileğin gerçekleşmesiyle hayatındaki en büyük dönümü yaşar. Başlangıç: 26/02/2020 Bitiş: 21/03/2020 @minkiseki 'ye ithafen🌸