"Gitmek zorundayım, akşama konserim var."
Jungkook suratını asıp kahvaltısını yapmaya devam etti. Jimin ile biraz daha vakit geçirmek istiyordu.
"Beni de götür. Arkadaşın diye girerim. Olmaz mı?"
Jimin biraz düşündükten sonra Jungkook'un bakışlarına dayanamayıp kabul etmişti.
"Şimdi eve gideceğim. Şu telefonla geldim, onunla dönmem lazım. Seni de götürmemi ister misin?"
Jungkook şaşkınlıkla ağzını açmış bir telefona bir Jimin'e bakıyordu. Korkmuştu. O telefonun içine girip de nasıl başka bir yere gidebilirdi ki?
"Benim gelebileceğime emin misin? Sonuçta peri veya melek değilim."
"Kıyafetlerim de peri veya melek değil."
Jimin üstündeki kıyafetleri göstererek Jungkook'a bakmaya başlamıştı. Jungkook Jimin'i biraz haklı bulmuştu. Eğer sadece periler gidip gelebilseydi, Jimin buraya çıplak gelirdi.
Jungkook Jimin'in çıplaklığıyla ilgili derin hayallere dalarken Jimin Jungkook'un ensesine şaplağı geçirmişti.
"Bir kere de rahat dur. Şu an sırası değil bunları düşünmenin."
Jungkook ensesine elini atıp okşamaya başladı. Jimin'in eli gerçekten ağırdı. Bu minik görünümlü şey aslında çok haşin bir yaratığa dönebiliyordu bazen. Jungkook bunu fark etmişti.
Jimin koltuğa kurulup Jungkook'u kucağına çekmişti. Jungkook refleksle Jimin'in omuzlarına tutunmuş gözlerini sonuna kadar açmıştı.
"Ne yapıyorsun?"
"Düzgünce otur ve sarıl bana."
Jimin Jungkook'un bacaklarını kendi beline sarıp kollarını Jungkook'un bedenine sarmıştı.
"Normal yollarla gitmek varken neden bu riske giriyoruz?"
"Çünkü canım öyle istiyor Jungkook. Şimdi yapabildiğin kadar sıkı sarıl bana ve gözlerini sımsıkı kapat."
Jungkook Jimin'in beline kollarını dolayıp Jimin'in dediği gibi sımsıkı sarılmıştı. Gözlerini kapatıp beklemeye başladı.
Jungkook gözleri kapalı bekliyordu ama herhangi bir hareketlilik yoktu. Jimin'e daha sıkı sarılıp beklemeye devam etti. Ama beklemesine rağmen hiçbir hareketlilik olmamıştı.
"Aç gözlerini."
Jungkook Jimin'den ayrılmadan gözlerini aralamıştı. Gözlerini araladığında kaşlarını çatmıştı. Burası kendi evleri değildi.
"Geldik."
Jimin gülümseyerek Jungkook'un yüzüne bakmaya başlamıştı. Jungkook şaşkınlıkla gözlerini etrafta gezdiriyordu.
"Neden gelirken hiçbir şey hissetmedim?"
Jimin gülümseyip burnunun dibinde duran Jungkook'un burnuna kendi burnunu sürttü.
"İzlediğin çizgi filmlerdeki gibi zaman tüneli gibi bir şeye gireceğimizi sandın sanırım."
Jungkook yutkunup hızla ayağa kalktığında Jimin gülmeye başlamıştı. Jungkook'un bu aşırı heyecanlı tavırları çok hoşuna gidiyordu.
Jungkook sessiz ortamdan sıkılmış ve gerilmişti. Ortamdaki gergin havayı dağıtmak için evin içini inceliyor gibi yapmaya başlamıştı.
"Ev güzelmiş."
Jimin gülüp başını sallamıştı. Jungkook'a doğru adımlayıp iyice yaklaştıktan sonra Jungkook'un beline arkadan kollarını sarıp ellerini Jungkook'un karnında birleştirmiş, kafasını Jungkook'un omzuna koymuştu. Jungkook'un kulağına dudakları değerken fısıldadı.
"Yatak odam da çok güzel. Bakmak ister misin?"
*
Çok saçma bir ruh halindeyim, ama vakit bulduğum için yazıp atmak istedim. Umarım berbat etmemişimdir.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wish | Jikook
FantasyJeon Jungkook, gerçekleşeceğine dair küçücük bir ümitle dilediği dileğin gerçekleşmesiyle hayatındaki en büyük dönümü yaşar. Başlangıç: 26/02/2020 Bitiş: 21/03/2020 @minkiseki 'ye ithafen🌸